- 19.09.2014 00:00
İskoçya'daki bağımsızlık referandumu en çok kimi heyecanlandırdı dersiniz? Akla ilk Kürtler geliyor tabii. Ama Kürtlerden daha çok ulusalcılar, cemaate bağlı liberaller ve Hasan Cemal heyecanlanmış görünüyor. Cumhuriyet gazetesi referandumu yerinde izlemek için Edinbourg'a özel muhabir bile gönderdi. Ulusalcı televizyonlar internet üzerinden saat başı İskoçya'ya bağlanarak gelişmeleri izleyicilerine aktararak heyecanın dozunu artırmaya çalışıyor.
Bu heyecanı Kürtler duysa anlayabiliriz ama ulusalcı çevreler ve Hasan Cemal'in coşkusuna anlam vermek zor. Onları Kürtlerden daha fazla heyecanlandıran nedir? Kürtlerin kendi geleceklerini belirleme hakları mı? Kürtlerin savunamadığı hakları ulusalcılar, liberaller mi savunuyor? Gerçek bu mu? Elbette ki hayır; ulusalcıların, solcuların, cemaate bağlı liberallerin ve başta da Hasan Cemal'in amacı başka; çözüm sürecini, Kürtlerin Türkiye'den ayrılma seçeneğini öne çıkararak gölgede bırakmak, boğuntuya getirmek istiyorlar. Çözüm sürecini yürüten Kürt hareketinin aklını bağımsızlık referandumuyla, Türkiye'den ayrılma seçeneğiyle çelmeye çalışıyorlar. Yani Kürtleri heyecanlandırmaya çalışıyorlar. Haliyle Kürtler de bunlara bakıp işin içinde bir bit yeniği arıyor.
Bu çevrelerin bir anda Kürtlerden daha fazla "bağımsızlık" yanlısı kesilmeleri tuhaf değil mi? Referandum olsa ulusalcılar, liberaller, solcular ve Hasan Cemal tercihini ayrılmaktan yana mı kullanırdı?
Geçen Hürriyet gazetesine verdiği röportaja bir göz attım; Hasan Cemal, Abdullah Öcalan'a bile "talep çıtasını düşürdü" diyerek çıkışıyor. Dağdaki gerillalar Türkiye sınırları dışına çıktığı için "burukmuş!" Böyle giderse Öcalan'ın karizması çizilirmiş!
Oysa 1999'da şu satırları yazan da Hasan Cemal'di: "Apo'nun yakalanarak Türkiye'ye getirilmesi 1984'ten beri Cumhuriyet devletinin PKK'ya karşı verdiği haklı ve meşru mücadelede bayrağın zirveye dikilmesi, zaferin tescilidir."
Geçen zaman süresinde Hasan Cemal'in, Kürtleri Türkiye devletinden bağımsızlık istemeye zorlayacak noktaya gelmesi nasıl mümkün oldu? Olağan bir değişim mi? Hasan Abi'nin fikirleri mi değişti? Bilinç sıçraması mı yaşadı? Pek rastlanmaz. Maalesef mesele Kürtlerin hakları, özgürlükleri değil, çözüm süreci. Çözüm sürecinde sözü durmadan ya özerklik-bağımsızlık konusuna ya da Apo'nun özgür kalmasına getiriyorlar. Kürtleri heyecan duyabilecekleri yerden vurmaya çalışıyorlar. Hasan Abi'nin deyimiyle "40 milyon nüfuslu Kürt’ün niye devleti olmasın?", "Apo, niye özgür kalmasın?"
PKK ve PYD'yi Ortadoğu'nun yeni parlayan yıldızı olarak sunmaya başladılar. Kürtleri, silahın ve şiddetin kendilerine daha iyi bir gelecek kazandıracağına inandırmaya çalışıyorlar. Batı basınında çıkan göz boyamaya dönük haberleri gündemleştirip, silahlı PKK güçlerini övgüye boğarak Kürt hareketini maceraya sürüklemeye çalışıyorlar. Kürleri "Neden olmasın, bu yüz yıl Kürtlerin yüzyılı, özerklikle yetineceğimize bağımsızlık isteyelim, nasıl olsa Türkler de zorda, dünya AKP Hükümeti’ni istemiyor... " noktasına getirmeye çabalıyorlar.
Bütün yayınları bundan ibaret. Bir yandan Kürtleri heyecana getiriyor, diğer yandan da Türkleri tahrik ediyorlar. Cemaat'e bağlı liberaller, Kürtlerin başını bağımsızlık rüyasıyla döndürmeye çalışırken, ulusalcı yazarlar da Türkleri "bölünüyoruz" korkusuyla dolduruyorlar.
Çözüm süreci bu ülkede yaşayan insanların sağduyusu üzerine bina edildi. Barış mutabakatı toplumun ortak aklına, vicdanına dayanıyor. Kürtler maceracı heveslere kapılsa, Türkler ülke bölünüyor diye korku ve paniğe düşse barış mutabakatı da ortadan kalkar; silah, kan ve gözyaşı tekrardan bu toprakların acı kaderine dönüşür. Son 30 yılda 40 binden fazla canı bu savaşa kurban veren Türkiye, bedeli ne olursa olsun, bu acı tablonun yaşanmasına bir daha izin vermez.
Yorum Yap