- 6.09.2014 00:00
Gazetelerin dünkü sayılarına yansıyan haberlerden biri şöyleydi; "Kemal Kılıçdaroğlu kurultayda Kürt kartını açacak." Hürriyet ve Cumhuriyet'te yer alan haberin ayrıntılarında ise Kılıçdaroğlu'nun "anadilde eğitime yeşil ışık yakacağı" belirtiliyor. "CHP'nin Kürt kartını masaya sürmesi"nin fikir babası ise Cemaat'in liberalleri. İsim vermek gerekirse Mehmet Altan. Cemaat'in istihbaratçı polisleriyle birlikte kalkıştıkları darbe başarısız olunca faturayı Kürt hareketine çıkarmış, hızını alamayarak Kürtleri ülkeyi faşizme sürüklemekle suçlamıştı. Neyse ki kendini toparlayarak bu kez CHP üzerinden Kürt siyasetini tavlamanın yollarını aramaya başlamış. Altan, CHP'ye 2015 seçimleri için Kürt kartını masaya sürerek AK Parti'yi köşeye sıkıştırma planları öneriyor. Kemal Bey'in kurultayda "İktidara gelirsek Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nı kabul edeceğiz" yönündeki açıklamasına ve "Kürt sorununu biz çözeriz" türünden üstü kapalı olarak verdiği mesaja bakarsak, CHP'nin bu mühendislik projesini satın aldığı görülüyor.
Samimi olmak gerekir
Fakat Kürt meselesini kullanılacak bir karta indirgemek zaten daha baştan samimiyetsizliklerini ele veriyor. Ne Kürt meselesi ne de çözüm süreci basit bir politik malzemeye indirgenecek nitelikte bir sorundur; çözüm süreci, kabul edelim ki Cumhuriyet'in en büyük demokratikleşme projesidir. İran, Suriye, Irak ile doğrudan bağlantılı olduğu için de uluslararası bir vizyona sahip olmayı gerektirir. Kürt meselesinde politik bir açılıma girişmek için samimi, ciddi, derin bir değişim projesine ve vizyona sahip olmak gerekiyor.
Açılımdan bahsetmeleri komik
Kürt meselesiyle ilgili ulusal ve uluslararası vizyonu sınırlı olan, hatta olmayan, sorunu "politik bir kart" olarak görmekten öteye gidemeyen zihniyetin, bu alanda çözüm gücü olması elbette beklenemez.
Ancak iktidar partisi sayesinde eski devletin inkarcı, asimilasyoncu, imhacı çizgisini terk etmek zorunda kalmaları bile CHP için başlı başına bir gelişme olarak görülebilir. HDP kendi açısından bu durumu bir "gelişme" olarak değerlendirebilir. İktidar partisine karşı Kürt hareketinin elini güçlendiren bir adım olarak yorumlayabilirler. Ancak ne Cemaat'in, ne bu Cemaat'in psikolojik operasyonlarını düzenleyen kalemlerin ve ne de Kılıçdaroğlu'nun (dikkatinizi çekerim, CHP demiyorum) çözüm sürecinin başarıya ulaşmasını arzu ettiklerini düşünüyorum. 17-25 Aralık darbesinin amacı görünürde Erdoğan'ı devirmekti ki bu doğrudur; ancak Cemaat'in harekete geçirilmesinin asıl nedeni, Başbakan'ın kanlı bir isyanı sonlandırmaya kalkması ve Kürt meselesinin çözümü için başlattığı barış süreciydi. CHP'yi bu darbe girişiminin siyasi şubesine çeviren Kemal Kılıçdaroğlu ve Mehmet Altan gibi darbenin akıl işçiliğini yapan isimlerin şimdi kalkıp "Kürt açılımı"ndan bahsetmesi sizce de kulağa biraz komik gelmiyor mu?
Kılıçdaroğlu'nun üç kopyası
"Kürt kartını" kullanıp Kürt hareketini Erdoğan karşıtı koalisyona dahil etmenin mümkün olduğunu düşünmüyorum. Bunu başarmak için ancak Kemal Kılıçdaroğlu'nun üç adet daha kopyasını çıkarmaları ve birincisini İmralı'ya, ikincisini Kandil'e, üçüncüsünü de HDP'nin başına geçirmeleri gerekir.
Yorum Yap