- 5.09.2014 00:00
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bugünkü kurultayda yumruğunu masaya indirerek ulusalcılarla yollarını kesin bir şekilde ayıracağını açıkladı. Oysa o yumruk CHP'nin başına ta 2010'da, Deniz Baykal'a yapılan kaset komplosuyla indi. Bu yumruk, CHP'nin başına inen o yumruğun devamı olabilir ancak. Ve anlaşılan Baykal ile başlayan CHP'deki darbe sürecinin sonu bu kurultayda getirilecek.
Bu gerçeği hala anlayamayan CHP'liler var. Kemal Kılıçdaroğlu'nun partinin başına getirilmesi planlı bir operasyonun sonucuydu; CHP yönetimi, kaset komplosuyla yeniden dizayn edildi. Askeri vesayetle dirsek temasında bulunan Deniz Baykal yönetimindeki CHP, Kılıçdaroğlu ile Yargı vesayetinin güdümüne sokuldu. Darbe öyle ağırdı ki, yıllardır kimsenin yerinden kıpırdatamadığı, hatta kazıyarak bile CHP'den sökemeyeceği düşünülen Baykal ve ekibi, hızla tasfiye edildi. Yerine getirilen Kılıçdaroğlu yönetimi ise partinin bütün birimlerine kısa sürede hakim olmaya başladı. Deniz Baykal'a yakın olan bazı isimler ise Pensilvanya'ya teslim olarak tasfiyeden kurtuldu.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin bu kurultayda "sosyal demokrat kimlik üzerine oturacağını" ilan etmesi ise, eksik kalan tasfiye sürecinin tamamlanacağı anlamına geliyor. Pensilvanya güdümüne giren CHP yönetimine direnen ulusalcılar, bu kurultayda tümden tasfiye edilecek veya sindirilecek.
"Yeni CHP" veya "Sosyal demokrat CHP" sloganları aslında parti içindeki ulusalcıları sindirmek için uydurulmuş karşılığı olmayan siyasi söylemlerdir. CHP'deki ulusalcılar askerin dibinden çıkmıyordu, "yeni CHP" ise Pensilvanya'nın güdümüne girdi. "Yeni CHP" söylemi, ulusalcıları tasfiye etmek için kullanılan ve CHP'yi paralel devletle eşgüdüm halinde yönetmeye yarayan bir argümandır.
Burada elbette CHP'yi modern sosyal demokrat bir parti haline getirmek isteyen CHP yönetici ve kadrolarından bahsetmiyoruz. Samimi CHP'lilerin çoğu, partilerinin dünya ile uyumlu modern bir soysal demokrat partiye dönüşmesini arzu ediyor. Ancak parti yönetimini Pensilvanya'ya kaptırınca, bence bu şanslarını da yitirdiler. CHP'yi Baykal ve ulusalcılardan kaset komplosuyla çalma becerisi gösteren Kılıçdaroğlu'nun partiyi, bu kurultayda ulusalcılara teslim etmesini kimse beklemesin.
Muhaliflerin bu kongrede başarılı olma ihtimali yok denecek kadar az. Fakat yine de işe "yeni CHP'yi" sorgulayarak başlayabilirler. Mesela istihbaratçı polislerle eşgüdüm halinde çalışan bir "sosyal demokrat" parti olabilir mi? Partideki ulusalcıları "geri", "çağdışı" olarak eleştirip derin devletin peşine takılmayı "modern sol parti" söylemiyle açıklamak ciddi bir yanıltma değil mi?
Bu sorgulama yapılamazsa CHP'nin kendini toparlaması ve parti dışı güçlerin egemenliğinden çıkması mümkün olmaz.
Kemal Bey'in "sosyal demokrat yeni CHP"sinin, son bir yıldaki bütün icraatı darbeye kalkışan Pensilvanya'nın peşine takılmak oldu. İstihbaratçı polislerin sağladığı lojistikle politika yaptı Kılıçdaroğlu. CHP'yi Cemaat'in uzantısına dönüştürdü. Bu gerçeklerle hesaplaşmaya hazır olmayan hiç bir muhalif grup CHP yönetimine talip olamaz. Gerçeklere dokunmayan bu muhalefetin başarı imkanı da yoktur. Muharrem İnce ve onu destekleyenlerin en büyük problemi de budur; Pensilvanya-Kılıçdaroğlu ilişkisini sorgulamadan, CHP'nin Pensilvanya'nın güdümüne sokulmasını eleştirmeden Kılıçaroğlu'na karşı çıkmanın hiç bir anlamı ve ağırlığı olamaz. CHP bu hesaplaşmayı en çok 2015 yılındaki genel seçimlere kadar erteleyebilir; daha fazla uzatmaya kalktığında İşçi Parti gibi marjinal bir partiye döner ki, maalesef bu da çok olasılık dışı değil.
Yorum Yap