- 21.04.2014 00:00
Kürt siyasal hareketi, 30 Mart yerel seçimlerinin ardından yeni bir yapılanma içine girdi. BDP’li yöneticiler önceki gün toplanarak, HDP’ye katılma kararı aldıklarını duyurdu. Seçimlere Güneydoğu’da BDP, batıdaki illerde ise HDP adıyla zaten birlikte girmişlerdi. Seçim sonuçları HDP açısından pek iç açıcı olmasa da Kürt hareketi, önceden planlandığı anlaşılan birleşme süreci için düğmeye bastı.
Öncelikle bu birleşmenin yöntemine ilişkin bir şeyler söylemek gerekiyor. Dünyanın en iyi siyasi ittifakını bile yeterince tartışmadan, parti tabanına mal etmeden, çoğu milletvekilinden, belediye başkanı ve üyeden habersiz gerçekleştirmeye kalktığınızda olumlu neticeler alamazsınız. BDP-HDP birleşmesinde de böyle bir sorun olduğu anlaşılıyor. Bazı BDP’li vekiller, bu karardan kendilerinin haberdar edilmediğini yüksek sesle dile getirerek parti yönetimini eleştiriyor. Parti üyelerinden de benzer şikayetler geliyor. Bu tablo, BDP-HDP birleşme sürecinin tepeden yönetildiğini ortaya koyuyor.
Kürt kamuoyunda bu birleşme kararına yönelik ciddi bir tepki var. Bu birleşme olayına bir türlü anlam veremiyorlar. Bazı vekillerin medya üzerinden bu projeye karşı çıkması, gözlerin çevrildiği bazı parti yöneticilerinin de bu süreçte içine gömüldüğü sessizlik de buna eklenince, tabanda BDP-HDP birleşmesine yönelik tepkiler büyüyor.
BDP ile HDP arasında doku uyuşmazlığı olduğu göz ardı edilemez. İttifak yapılan sol zihniyete BDP yöneticilerinden yakın olanlar çıkabilir ancak BDP tabanı, bu kesimlere her zaman mesafeli durdu. Böyle giderse, bu mesafe daha da açılacağa benziyor.
Birleşmenin özüne gelirsek; BDP-HDP birleşmesi, Kürt siyasal hareketinin büyümesini, güçlenmesini öngören bir proje. Bu birleşmeyle, Güneydoğu sınırlarına hapsolan BDP’ye, daha geniş bir alanda siyaset yapma imkanı doğacak. Ancak bu hedeflere dar ideolojik takıntıları olan, toplumdan ve gerçeklerden kopmuş, klasik sol gruplarla kıyılacak bir nikahla ulaşmak mümkün değil. BDP’yi büyütelim derken, HDP’nin dar ideolojik-siyasi ufkuna hapsolma tehlikesi bulunuyor.
Bu projenin asıl sahibinin Abdullah Öcalan olduğu biliniyor. Öcalan’ın, bu projeyi önerirken, Kürt siyasal hareketinin büyümesini arzu ettiği herhalde yadsınamaz. Kürt hareketi de eğer buna inanıyorsa, o zaman bu projenin neden gerekli olduğunu tabanına tüm ayrıntılarıyla anlatmalı, kamuoyu önüne çıkıp açıkça savunmalı. İnanmadıkları bir projeyi bence sessizce hayata geçirmeye çalışmamalılar.
Bu aşamada benim gördüğüm sorun bu; BDP-HDP birleşmesi iyi bir siyasi proje, gelecek vaat ediyor; ancak buna inanmayan yöneticilerle hayata geçirilmesi veya umulanın elde edilmesi imkansız. Bu süreç iyi yönetilmezse Kürt siyasal hareketi daha büyük zarar görür. BDP tabanıyla hareket arasında duygusal kopuş bile yaşanabilir. BDP’li seçmenin partisine olan sadakatini fazla zorlamamak gerekiyor. Toparlaması imkansız kırılmalara yol açabilir. Genel seçimlere bir yıl gibi bir süre var; olası bir seçim yenilgisiyle karşılaşmamak için Kürt siyasetçilerin, bu siyasi projeye dört elle sarılması gerekiyor.
Yorum Yap