- 4.04.2014 00:00
Seçimler bitti ancak hayat devam ediyor. Türkiye'nin gündeminde şimdi üç önemli konu var; cumhurbaşkanlığı seçimi, paralel devletle mücadele ve çözüm süreci.
Cumhurbaşkanlığı meselesi, Abdullah Gül'ün Kuveyt gezisinde gazetecilere yaptığı açıklamalarla biraz erken sayılabilecek bir şekilde gündeme girmiş bulunuyor. Gül'ün mesajı gazetelere ilginç bir şekilde yansıdı; Cumhurbaşkanı Gül “Bana haber vermeden sürpriz yapmaz. Gazete manşetlerinden öğrenmem. Ben ona yapmam, o da bana yapmaz” sözleriyle Başbakan'ı masaya davet etti. Kısacası Gül, Başbakan ile bu konuyu seçimlerden sonra oturup konuşma konusunda daha önce vardıkları uzlaşmayı hatırlatarak, Erdoğan'a “bunun zamanı geldi” diyor.
Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığı konusunu “hatırlatma” gereği duymasının altında saklayamadığı bir endişe olduğu söylenebilir. Ya da konuyu bu şekilde yansıtan medya, durumu böyle algılamamıza neden oldu. Yine de daha seçim sonuçları bile ilan edilmeden Başbakan Erdoğan'a böyle bir “hatırlatma” yapılması bana pek şık görünmedi. Erdoğan'ın, cumhurbaşkanlığı meselesinde daha önce kararlaştırıldığı gibi hareket edeceğinden benim kuşkum yok. Seçim sonuçları ne olursa olsun, hangi mecburiyetleri ortadan kaldırırsa kaldırsın Başbakan Erdoğan'ın eğilimi değişmez; Başbakan centilmence hareket edecektir.
Başbakan Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına adaylığını Abdullah Gül ile görüştükten sonra açıklayacağını düşünüyorum. Seçim akşamı yaptığı konuşmada da cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda açık bir sinyal verdi. Kişisel düşüncem de Başbakan Erdoğan'ın Köşk'e çıkması yönünde. Erdoğan, siyasette verdiği sözleri yerine getirdi, siyasi hayatı boyunca girdiği bütün savaşları kazandı. Sadece partisine de değil, Erdoğan Türkiye'ye liderlik yaptı. 30 Mart'tan sonra da açık ki, cumhurbaşkanlığı konusunda son kararı vermek Erdoğan'ın hakkıdır.
Başbakan Erdoğan'ın Çankaya Köşkü'ne çıkması durumunda paralel devletle mücadelenin yarım kalacağına dair bir endişenin varlığından da söz edilebilir. Eğer Abdullah Gül başbakan olursa, bu mücadelenin aksayacağını dillendiren çevreler var. Yeni Şafak'tan Ali Bayramoğlu'nun, Adbullah Gül ile yaptığı sohbetten aktardığı ifadeler, bu konuya açıklık getirecek nitelikte. Ali Bayramoğlu, Gül ile yaptığı görüşmeyi şu sonuç cümlesiyle tamamlamış: “Devlette cemaate yönelik tasfiyeler adım adım başlıyor. Bu konuda Cumhurbaşkanı'nın ne yapacağını merak edenlere yanıt şu: Bu tasfiyelerin arkasında duracak.”
Erdoğan sonrası paralel devletle mücadelenin “devlet kararı” olarak uygulanacağını düşünüyorum. Abdullah Gül, başbakan olursa da bu süreç devam eder. Paralel devletle mücadele, devletin yeniden yapılandırılması anlamına geliyor. Siyaset kurumu, devleti yeniden dizayn etmek zorundadır. Devlet içine sızan, işi casusluk faaliyetlerine kadar vardıran çetenin devletten temizlenmesi bundan sonraki başbakanların öncelikli görevleri arasında yer alıyor.
Cumhurbaşkanlığı için birkaç ay sonra başlayacak olan seçim atmosferine girmeden çözüm sürecinde daha ileri bir aşamaya geçilmeli. İmralı'da görüşmelerin daha nitelikli hale getirilmesi, müzakerelere yasal bir çerçeve kazandırılması gerekiyor. İmralı'ya akil insanlardan oluşan bir heyetin gitmesi, gazetecilerin ziyaret gerçekleştirmesi ise artık daha fazla ertelenmemeli.
Yorum Yap