- 22.11.2013 00:00
Yaklaşan yerel seçimler öncesi CHP ve BDP arasındaki yakınlaşma hissedilir ölçüde arttı. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, İstanbul’da CHP’yle ittifak için “neden olmasın” dedi. Ancak Demirtaş, olası bir ittifakın “ilkeler” üzerinden sağlanabileceğini de sözlerine ekledi. Demirtaş’tan önce HDP’nin yeni eşbaşkanı Sebahat Tuncel de, CHP’yle “ilkeli” bir ittifaka açık olduklarını duyurmuştu.
Bu “ilkeli” ittifak sözünden neyi kast ettiklerini pek anlayamasam da seçim öncesi partiler arasındaki ittifak arayışlarını yararlı buluyorum. Türk siyasetinin köklü partilerinden CHP’nin, BDP ile ittifak arayışı içine girmesi bile başlı başına sevindirici bir gelişme. Eski düşmanlıkların ortadan kalktığını, buzların eridiğini gösteriyor. Siyasi partiler arasındaki bu yakınlaşma kuşkusuz bu partilerin seçmenlerini de birbirine yakınlaştıracaktır. Bu da Türkiye siyasi hayatının normalleşmesi bakımından kayda değer bir gelişme olarak görülebilir. Hele hele yakın zamana kadar Kürt partilerine vebalı muamelesi yapıldığı göz önüne alındığında CHP ve BDP arasındaki gelişen diyaloğun önemli olduğunun altını çizmekte fayda var.
Ancak BDP açısından CHP’yle ittifakın pek de iyi bir fikir olduğu söylenemez. Bu biraz da CHP’nin şu anda temsil ettiği siyasal çizgiden kaynaklanıyor. Eski devletin mağduru olan bir partinin eski devleti yaşatmak için tüm gücüyle savaşan bir partiyle ortaklık kurması anlaşılır gibi değil. Türkiye değişiyor ancak CHP hâlâ yerinde sayan bir parti. Değişime karşı direnen CHP’yle Türkiye’nin değişimi için çırpınan BDP’nin aynı kareye girmesi mümkün mü? Eğer BDP’nin demokrat kimliği bir süsten ibaret değilse bu iki partinin aynı kareye girmesi imkansız.
Elbette BDP kendi seçmenine bu yakınlaşmayı veya ittifakı “ilkeli” bir ilişki olarak açıklamaya çalışıyor. CHP de tam aksine kendi tabanına İstanbul’da AK Parti’yi devirmek için “şeytanla” bile işbirliği yapılabileceğini söyleme yoluna gidecektir. CHP seçmeni açısından bu durum kabul edilmesi çok güç bir ilişki olarak değerlendirilebilir. Ancak BDP seçmeni açısından böyle bir ittifak tam bir hayal kırıklığı yaşatır. Kürt sorununun kaynağı olan ve halen bu meselenin çözümünü engellemek için büyük savaş veren bir partiyle ittifak kurmak, üstelik bunu PKK/Kürt sorununu çözmek için büyük risk alan ve radikal adımlar atan iktidar partisine karşı geliştirmek reddi tarih anlamına gelir. BDP seçmeninin de bunu sineye çekeceğini hiç sanmıyorum. Demokratik doğrultunun kaybedildiğini sezen BDP seçmeni, yönünü değiştirme eğilimi gösterir.
Barış sürecinde gösterdiği performans ve Kürt meselesiyle ilgili attığı radikal adımlar Güneydoğu’da ibrenin iktidar partisinden yana dönmesine neden oldu. Ayrıca BDP artık bölgenin tek partisi değil. Kürt siyasetinde de bir kıpırdanma ve hareketlenme var. Hak Par, KADEP, Hür Dava Partisi ile yerel seçimlerden sonra kurulması planlanan Türkiye KDP’si oy dağılımını etkileyecektir. Kürt oyları artık cepte değil.
CHP’yle ittifak arayışına girmek bile şimdiden Kürt sokağında ciddi rahatsızlığa yol açmış durumda. BDP yöneticileri Başbakan Erdoğan ile yarışacağım derken, hata üzerine hata yapıyorlar. Partinin yönünü dar bir sokağa çeviriyorlar. Eski devletin simgeleştiği CHP’yle yakınlaşarak geniş bir alanı AK Parti’ye terk ediyorlar. Bu da en çok iktidar partisini sevindiriyor.
Bir ittifak için sadece ilkeli olmak yetmez, akılcı bir strateji de gerekir. Cumhuriyet gazetesine manşet olan BDP belki Kemalistlere umut verebilir ama Kürtleri umutsuzluğa sevk eder. CHP’yle ittifak konusunu bir kez daha düşünmek şart.
Yorum Yap