- 26.10.2013 00:00
Hasan Cemal’e göre Gezi’yi çıkaran Erdoğan’ın üslubu.
ODTÜ’yü gaza getiren de öyle.
Çözüm sürecini zorlayan, tehlikeye atan, bozan yine Erdoğan’ın üslubu.
Başbakan’ın üslubu neredeyse bütün kötülüklerin anası…
Ama günde beş kez hükümeti tehdit eden Kandil’in üslubu sorunsuz, problemsiz…
KCK’nın bir numarası Cemil Bayık’ın “iç savaş çıkarırız” sözleri süreci tehdit eden, hatta dinamitleyen bir dil olmuyor ama Başbakan Erdoğan’ın “İmralı’ya gidecek isimleri biz belirleriz” sözleri süreci zora sokuyor!
KCK’nın “Türkiye’yi Suriye’ye çeviririz” açıklaması süreci olumsuz etkilemiyor ama Erdoğan’ın “haddinizi bileceksiniz” sözleri çözüm sürecini olumsuz etkiliyor!
BDP’li Demirtaş’ın Diyarbakır’da Başbakan’a “korkak, riyakâr, aymaz” dediği üslubu sorun olmuyor, fakat Başbakan’ın üslubu sorun oluyor!
Gültan Kışanak’ın Erdoğan’a söylediği “Biz susarsak neyin konuşacağını sen iyi bilirsin” sözlerinde hiçbir sorun yok, öyle mi?
Bu üslup, savrulan bunca tehdit, küfür, hakaret ne anlama geliyor?
Sizce süreci zorlamıyor mu?
En koyu çözüm yanlıları bile Cemil Bayık, KCK ve BDP’nin tehditleri karşısında “Yeter artık!” noktasına geldi, görmüyor musunuz?
Çözüm sürecine toplumsal destek sağlamak için aylardır harcanan çabayı bir çırpıda boşa çıkarıyor bu tehdit dili.
Sürece karşı olan medya neredeyse her gün manşetlerini Kandil’in tehditleriyle süslüyor.
Internet medyası günde en az 10 kez Kandil’den yağan tehditleri “son dakika” olarak geçiyor.
Ne için dersiniz?
Ankara’yı güçsüz, iradesiz ve zayıf göstermek için. Barış toplumsal desteğini zayıflatmak için elbette. Barışı, çözüm sürecini destekleyecek psikoloji mi kalır, bu tehditler karşısında…
Neden Erdoğan’ın üslubu için yaptığınız eleştirilerin yüzde birini KCK’nın tehditleri için, BDP sözcülerinin hakaret ve küfürleri için yapmıyorsunuz?
Erdoğan’ı da eleştirin, üslubunu, tarzını, çözüm sürecine olan yaklaşımını gündeme getirin.
Ama hiç olmazsa çözüm süreci adına, barış adına, kardeşlik adına, savaşta hayatını kaybeden bunca Türk-Kürt genci adına Türkiye’yi “İç savaş çıkarırız, ülkeyi Suriye’ye çeviririz” diyerek tehdit edenleri de biraz uyarın.
“Ama bu ülkeyi yöneten başbakan, her şeyin sorumlusu o…” diye itiraz etmeyin; bu yalanın arkasına daha fazla saklanmayın.
Gerçekçi olun.
Kandil’den yağan tehditler karşısında aslında Ankara’da hiçbir hükümet sessizliğini daha fazla koruyamaz. Bu tehdit ve şantaj diliyle Erdoğan’ı tahrik edip duruyorlar.
Süreci bozması için iktidarı zorluyorlar.
Ya Ankara İmralı’nın taleplerini tartışmasız kabul edecek ya da süreci bozacaklar!
Bunu yaparken de faturayı Ankara’ya kesmeye çalışıyorlar. Çözüm sürecini hükümetin seçim taktiği olarak yorumladıklarından ateşkesi bir an önce bozma niyetindeler.
Erdoğan’ın üslubu kadar Kandil’in tehditlerini de eleştirmek gerekmez mi?
İç savaş çıkarma peşinde olanlara bile bir çift sözünüz yoksa kaleminize kim güvenir sizin?
Yorum Yap