- 16.07.2013 00:00
KCK yönetimindeki değişiklikler medyada yankı uyandırdı. Haklı olarak bu değişikliğin çözüm süreci üzerindeki etkileri ve olası sonuçları kestirilmeye çalışılıyor.
Doğrusu ben uzmanlardan daha çok Kürt siyasi çevrelerinin bu konuda ne düşündüğünü merak ediyorum. Kürt siyasetinin önde gelen isimleriyle yaptığım görüşmelerde edindiğim izlenim, bu değişikliği zaten bekledikleri yönünde. Bir süredir İmralı-Kandil hattında, bu konuyla ilgili bir dizi görüşmeler yapılmış. Uzun tartışmalar sonucu, Öcalan’ın onayıyla KCK’da değişikliğe gidilmiş. Kimse, Cemil Bayık’ın örgütün başına getirilmesinin çözüm sürecini olumsuz etkileyebileceğini düşünmüyor.
Aksine bu isimler şuna dikkat çekiyor; KCK Kongresi’nde, Öcalan’ın Nevruz’da ilan ettiği çözüm sürecini “devam ettirme” kararı çıktı ve Cemil Bayık da bu politikayı uygulayacak “yönetici” olarak belirlendi.
Bu çok önemli bir gelişme. Bundan böyle örgüt içinde sürece güvensiz bakan ve mesafeli yaklaşan hoşnutsuz yapının itirazları, Cemil Bayık’ın KCK’nın en tepesine getirilmesiyle birlikte son bulacak. Örgüt içi dengeleri çok iyi bilen Öcalan, Bayık’ı KCK’nın başına getirerek, örgütteki tüm kesimleri çözüme dahil etti. Bundan sonra örgütte sürece karşı kolay kolay ayak direyecek kimse kalmayacak. Cemil Bayık’ın KCK’nın tepesine atanması, Murat Karayılan’ın ise örgütün askeri kanadının başına getirilmesi sürecin engellenmesi bir yana, örgütün silahlı unsurlarını sınır ötesine çekme sürecini ve eve dönüşü hızlandıracak. Süreç daha disiplinli yürüyecek.
***
Kürt siyasetçiler, şu uyarıyı yapmaktan da geri durmuyor: Çözüm süreci elbette hükümetin elini çabuk tutmasına ve anayasa başta olmak üzere demokratikleşme adımlarını hızla atmasına bağlı. Örgüt bu süreci “stratejik” olarak ele alıyor, İmralı’nın arkasında duruyor.Cemil Bayık ismi, diğer bir yanıyla örgütün, hükümete verdiği “bizi sakın aldatmayın, oyalamayın” mesajı.
Kürt siyasetçiler, hükümetin MİT ile Öcalan arasında varılan mutabakata bağlı kalması halinde çözüm sürecinin ikinci ve üçüncü aşamasının da sorunsuz tamamlanacağı görüşünde.
Cemil Bayık’ın örgütün tepesine getirilmesi hükümet için de sürpriz olmadı. MİT, Başbakan ve süreci yürüten bakanları, bu konuda önceden bilgilendirdi. Hükümet KCK’nın başında kimin olup olmadığına bakmıyor; KCK’nın Öcalan’a ve sürece bağlı olması kâfi. Öcalan’ın örgüte çekilmeyi hızlandırmaları ve bunu herhangi bir önkoşula bağlamamaları yönündeki talimatı da hükümeti memnun etmiş durumda.
Ben de Cemil Bayık’ın KCK’nın başına getirilmesinin, çözüm sürecini olumsuz etkileyeceğini düşünmüyorum. Abdullah Öcalan ve PKK, “politik” davranmaya çalışıyor. Bir yandan çözüm sürecini yürütürken, diğer yandan daha önce sertlik yanlısı imajıyla öne çıkan Cemil Bayık’ı yönetime getirerek, “barışa da, savaşa da hazırız” mesajını veriyor. Bayık, bu iki özelliği örgüt içinde en iyi temsil eden isim.
***
Bayık, örgüt içinde Öcalan’dan sonraki ikinci önemli isimdir. Öcalan örgütün “ideolojik önderi”, Bayık ise “taktik önderi”dir. Bayık 2004’ten sonra örgüt içindeki ayrışmalarda çok “sol”da kalınca Öcalan, onu dengelemek için Karayılan’ı öne çıkarmıştı. Fakat bu durum, Bayık’ın örgüt içindeki pozisyonunu hiçbir zaman değiştirmedi.
Sonuç olarak; Öcalan, KCK Kongresi’nde oybirliğiyle “Genel Başkan” seçildi. Bayık, onun altındaki isim oldu. İmralı’da Öcalan ile sorun yaşanmadığı ve işler yolunda gittiği sürece bence rahat olabiliriz. Çünkü bu süreci Cemil Bayık ya da Karayılan değil, Öcalan belirliyor.
Yorum Yap