- 18.01.2013 00:00
Sakine Cansız, Fidan Doğan veLeyla Şaylemez için Diyarbakır’da yapılan cenaze törenine Kürtlerin barış ve çözüm konusundaki kararlılığı damgasını vurdu. Hem devlet hem de Kürt hareketi dün çok iyi bir sınav verdi ve barışa hazır olduğunu kanıtladı.
Şimdi politikacılara sadece ortaya çıkan bu barış ruhunu müzakerelerle bir çözüme bağlamak kalıyor. Tarih politikacıların omuzlarına bu sorumluluğu yükledi; halk barışta politikacıların arkasında olacak, savaşta asla!
Neredeyse bütün Türkiye, dünkü cenaze törenine kilitlenmişti; toplum dün Diyarbakır’da neler olup biteceğini endişeyle bekliyordu. İkinci bir Habur kazası, bütün barış umutlarını yerle bir edebilirdi. Nitekim Habur korkusu yapay bir korku değil, başarısızlığın sonuçlarını binlerce asker ve gerilla canıyla ödedi, binlerce siyasetçi hapse atılarak özgürlüğünü yitirdi. Habur’daki yol kazası, topluma kan ve gözyaşı olarak geri döndü.
Aradan geçen zamanın iki tarafı da olgunlaştırdığı görünüyor. Ama Diyarbakır’ın ikinci Habur’a dönüşmemesinin en önemli nedeni bu “tecrübe” değil, tarafların çözüm konusunda son derece kararlı olması. Eğer hükümet bu samimiyetini sürdürürse, hiçbir “provokasyon” artık barışı engelleyemez.
Provokasyon girişimleri ancak zayıf politikaları vurabilir, güçlü politikaları vuramaz. Barış kararı zayıfsa, çözüm kararlılığı güçsüzse, küçük müdahaleler bütün planları yerle bir edebilir.
Fakat bu kez önemli bir kararlılık düzeyinin yakalandığı anlaşılıyor. Dün Diyarbakır’da yüz binlerce insan barışı simgeleyen beyaz kaşkollarla aslında yüreklerindeki barış kararlılığını gösterdi. Devlet-polis hiçbir şekilde cenaze törenine müdahalede bulunmadı.
Kürt hareketi bence barışa ve çözüme hazır olduğunu dün net olarak kanıtladı. BDP’nin önde gelen isimleri, beyaz tülbent ve kaşkollarla cenaze törenine katılıp İmralı’da başlatılan barış sürecine desteklerini açıkladılar. BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın konuşması önemliydi. Ahmet Türkve Ayla Akat’ın İmralı ziyaretinin ardından partisinin Meclis grubunda yapıcı olmayan bir konuşma yapan Demirtaş, önceki gün düzenlediği basın toplantısında BDP’nin de resmen İmralı sürecinin içinde olduğunu açıklayarak, pozitif mesajlar verdi. Dün ise bir adım daha atarak,Kürt hareketi adına cesur bir konuşma yaptı.
Demirtaş’ın bu sözlerine siyasal iktidarın kulak vermesi gerekiyor: “Malatya morgunda 11 PKK’li genç var, Kandil dağında yedi Kürt gerillasının cenazesi var. Her ananın gözyaşının rengi aynıdır diyorsanız bütün değerlere saygı beklemek de bu halkın hakkıdır. Hem savaşırım hem barışırım demek olmaz. Barış cesaret, yürek işidir. Bu halk cesurdur o nedenle barışa hazırdır. Siz cesursanız hodri meydan. Bu fırsatı artık kaçırmayalım. Bu topraklarda artık gençler yeterince toprağa düştü diyorsak, herkesin bu fotoğrafı iyi okuması lazım.”
Hükümetin çözüm konusundaki kararlılığı önemli; ancak PKK’ya yönelik nokta operasyonları sorun teşkil ediyor. Neredeyse her gün cenaze haberleri geliyor. Barışı sabote edecek girişimler sadece PKK tarafından gelmiyor, gözleri bence sadece buraya dikmeyelim; Lice’de 10 PKK’lının hayatını kaybettiği operasyon ile yedi gerillanın hayatını kaybettiği Kandil’e yönelik son hava operasyonu, dilimizden hiç düşmeyen “provokasyon” girişiminin ta kendisi olmuyor mu?
Diyarbakır’daki barış ruhundan en çok etkilenen yerlerden biri de Kandil olacak. Kürtler barışa hazır, İmralı hazır, BDP de barışa hazır ama Kandil hazır mı bundan o kadar emin değilim; Kandil’in barışa hazır olup olmadığını İmralı’nın çağrısına vereceği yanıt belirleyecek.
Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez’in cenaze töreninden sonra Türkiye barışa bir adım daha yaklaştı. Barıştan dönüş yok artık.
kurtulustayiz@gmail.com
Yorum Yap