- 11.04.2012 00:00
12 Eylül davasına da geleceğe de müdahiliz!
Eşitlik ve demokrasi yolunda adımlar atmaya devam ediyoruz. 4 Nisanda hep birlikte Ankara Adliyesi önündeydik. Aylar öncesi Eşitlik ve Demokrasi Partisi Düzce il örgütü olarak 12 Eylül mağdurları ile birlikte Düzce Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunmuştuk. Neden ?
anayasa oylamasında, Dikkat: “ AKP’ye hayır, değişime evet” demiştik.
Neden mi?
O dönemde çok anlatmıştık, yazmıştık. 12 Eylül anayasasının er yada geç değişeceğini, tüm darbecilerin yargılanacağını, tarihi gerçeklerin ortaya çıkarılacağına inanıyorduk.
Vesayetçi rejimin egemenleri “Atatürkçü gençlik yetiştireceğiz” diyerek sömürü ve zulmü reva gördüler. Şimdiler de de “dindar gençlik yetiştireceğiz” diyenler eşitlikçi, özgürlükçü mücadelenin önünü kesmeyi düşünebilirler. “O duvar, o duvarlarınız. Vız gelir bize vız, tarihin verdiği hız” diyen demokrasi mücadelesinin motorunu oluşturan emekçi sınıflar, sınıf kavgası ile demokrasi kavgasının birlikteliğini örgütlü bir şekilde kazanılacağını bilerek yola devam ediyorlar.
Kadınlar 12 Eylül mağduru kadınlarla birlikte müdahillik başvurusuna çalışıyorlar. Çünkü: göz altına alınan, tutuklanan, işkence, tehdit, cinsel taciz ve tecavüzü yaşayan, sevdiklerinden ayrı bırakılan, ülke dışında yaşamak zorunda kalan, öğrenim hakları engellenen, cezaevi kapılarında kötü muamele gören, cezaevinde-polis merkezinde bebeğini düşüren ve ya çocuk doğuran, büyütmek zorunda kalan, düşünce ve ifade özgürlüğü, seyahat etmesi engellenen, geceleri sokağa çıkamayan, korku ve sindirme politikaları ile örgütlenme özgürlüğü yasaklanan, işsizlik ve yoksullukla boğuşan kadınları görüyoruz.
Simge haline gelen Berfo Ana “Oğlumu istiyorum. Bana cenazesini verin. Başbakan sözünün tutsun” diyor.
Fatsa belediye başkanı Terzi Fikri Sönmez’in eşi Nurten SÖNMEZ, işkencede katledilen öğretmen Cengiz AKSAKALIN eşi Teren AKSAKAL gibi daha pek çok kadın bu davaya müdahil oldular ve 4 Nisanda Ankara’daydılar.
4 Nisan, bağımsız ve kendine güvenen bir siyasi hattın doğruluğunu kanıtlayan bir gün olarak tarihe geçecektir. İddianame hazırlamaktan başka “suçu” olmayan savcı Sacit KAYASUNUN direncini görerek 15. Maddenin ne olduğunu, nasıl çöpe gittiğini görüyoruz. Bu gün Evren ve Şahinkaya’nın sanık olmaları önemli ve de 12 Eylül rejimi ile hesaplaşmanın yeni bir uğrak noktasıdır.
“paşalarda, maşalarda yargılanacak” diye slogan atıldı.
Daha şimdiden 45 savcılık 45 ilde mağdurların müdahil olmalarını bekliyor. Emek ve demokrasi güçlerinin ortak duruşu, siyasi tutarlılığı ve mücadelesi devlete hakimiyetini tahkim eden AKP’ye karşı kazanımlarımızın ivmesi olacaktır.
Toplumsal muhalefetin önemli ayaklarından biri olan HDK’nın ( Halkların Demokratik Kongresi) çalışmalarıyla, 1 Mayısın resmi tatil olması zincirin bazı halkalarının kırıldığını gösteriyor. Şimdi hesap sorma zamanı. Özgür bir gelecek için, adalet ve barış için…
Adnan Yücel ile bitirelim:
Aşksız ve paramparçaydı yaşam
Bir inancın yüceliğinde buldum seni
Bir kavganın güzelliğinde sevdim
Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Yorum Yap