- 29.11.2011 00:00
Bizi yok saysanız da, biz varız.Çünkü DİSK’e bağlı tüm emekliler sendikasında örgütlüyüz. Eşitlik ve özgürlük için demokrasi mücadelesinden emekli olunmaz dedik, yola çıktık. Dünyada 160 ülkede tüm emekliler ilgili yönetenleri ile toplu sözleşme imzalıyor. Bizlerde onurlu, insanca, huzurlu ve mutlu bir yaşam için 1995 yılından bu yana anayasa ve uluslararası sözleşmeleri güvence sayarak toplu sözleşme taleplerimizi ilgili hükümetlere ilettik. Karşılığında sendikamız kapatılmaya çalışıldı ve kendimizi mahkeme kapılarında bulduk. Tam 16 yıl mücadelemiz sürerken hükümetlerin tavrı değişmedi ve şu an Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden emin olduğumuz lehimizi olan sonucu bekliyoruz.
Temsilciliklerimiz, şubelerimiz, genel merkez yöneticilerimiz ve on binlerce üyemizle toplu sözleşme haklarımıza daha çok yakınız. Çünkü geçtiğimiz 12 Haziran seçim propogandalarınız hatırlayınız. Tümü iktidara geldiklerinde intibak yasasını çıkaracaklarını vaad ettiler. Sendikamızı görmezden gelip utanmadan oy istediler. 2002’den bu yana 61. hükümeti kuran AKP programına (emeklilerin mağduriyetini giderecek intibak yasası kademeli olarak hayata geçirilecektir) şeklinde bir ifade koyarak emeklileri umutlandırdı. Oysa çalışma ve sosyal güvenlik bakanı Faruk Çelik birkaç gün önce yapılacak yasal düzenlemeden 2,5 milyon SSK emeklisinin yararlanacağını, maaşlarda 10-200 TL artış olacağını belirterek umutlananları bir kere daha hüsrana uğrattı.
Sadece bu kadar mı?
Aynı bakan promosyon konusunda bankaların gerekçelerine sığınmıştır. Çalışanlara ödenen promosyon emeklilere çok görülmüştür. Şaşırmadık. AKP bu! Ödevlerine iyi çalışıyor. Hangi sınıfa hizmet edeceğini iyi biliyor. Bu dönemde zenginleri sayılarının hızla arttığı ve dünya zenginleri arasında yer alan küresel kapitalizmin büyüyen Türkiye’si. Bitmedi. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası yasası ile sağlık özelleştirildi. Hastaneler ticarethane yani işletme, bizlerde kar etmesini sağlayan müşteriler. Her gittiğimizde ücretlerimizden kesilen muayene ücreti, ilaç parası, katkı-katılım payı alınıyor.
Özel hastanelere ek ödemeler yapıyoruz. Üstelik bu kesintileri gösteren ücret bordrosu verilmediği için pek çok emekli bu kesintilerden haberdar değil. Sorunlarımız çok. Çok olduğu için çalışmak zorunda kalıyoruz. Milyonlarca işsizin hakkını gasp ediyoruz. Bu durumun sorumlusu hükümettir. Bizler, bu ülkede var olan tüm değer ve hizmetlerde, birikmiş sermayede emeği olan dünün çalışanı bugünün emeklileriyiz. Çalışırken bedelini ödediğimiz, emeklilikte mutlu ve huzurlu yaşamak en temel insan hakkımız değil mi? Daha ne kadar vaatlere, yalanlara kanacağız? Kapitalist matematik hesabıyla bütçe dışına atanlara karşı sesimiz nerede?
Sorgulamadan, dayatılana hayır demeden, suskun bekleyerek, kahve köşelerinde bir çay hesabı yaparak kurtulabilir miyiz?
Yoksulluktan, dışlanmışlıktan, şiddete maruz kalmaktan, ihmal edilmekten kurtuluş ne zaman?
Bizler bu toplumun vicdanıyız. Gençlerin, işçilerin, emekçilerin, işsizlerin, yoksulların, ezilenlerin sorunu, bizim sorunumuz. Eşitlik, özgürlük ve barış mücadelesinde, toplu sözleşme hakkımızı kazanmak için sen yoksan bir eksiğiz. Katıl! Birlikte değiştirelim
Yorum Yap