- 4.02.2014 00:00
Ortadoğu yangını tüm hızıyla devam ediyor.Irak yangını sönmemişken Arap baharı denilen Tunus,Libya ve Mısır’da yüzyılın demokratik modernitesi olarak ifade edebileceğimiz toplumsal olaylar yaşanıyor.
Bunlara Suriye’yi eklediğimizde Rojava denilen(Kürtçe gün batımı) batı Kürdistan’da yeni ve çok özel bir oluşumla tanışıyoruz.Bu tanışmadan bahsederken, Suriye ve Kürt halkının geçmişinden yani tarihinden kısa da olsa bahsedelim.
Osmanlı’da Kürdistan tek bölge…
Doğu Anadolu,Iran,Irak,Suriye’de belli kısımlar.Başta Ermeniler,Keldaniler,Süryaniler v.b. pek çok halk bir arada yaşamaktaydı.
1915 Ermeni soy kırımı ve bu halkın yok olmasını ve ya çok az kısmının gizlenerek, İslam’a sığınarak Kürt,Arap olarak yaşadıkları görülüyor.İttihat terki Sarıkamış trajedisi ve hükümetinin dağılarak yöneticilerinin kaçmaları,Anadolu’nun emperyalist devletlerce işgalı,devamla Serv antlaşması.T.C’nın kuruluşu ,Lozan antlaşmasıyla Türkiye sınırlarının belirlenmesi,Kürdistan’in dörde bölünmesi,tek devlet,tek millet,tek bayrak,tek din anlayışı ile aynı siyasi çerçeve,farklı partilerle sürdürülen vesayet sistemi küreselleşme süreciyle çatlamaya başladı.
Ancak, Lozan Kürt’lerin devlet olmalarını bırakın parçalarda millet olarak varlıklarını da imkansız kılar.
Bugün, Kürt halkının yüz yıllık mücadele sürecinde parçalarda kazanmış olduğu özgürlükler Irak Kürdistan’ında farklı,Türkiye’de barışın kazanımı,Suriye Rojava’daki yerel özerklik ilanıyla tanışıyoruz.
Cenevre 2 konferansına davet edilmeyen Rojava Kürtleri Araplar,Asuri’ler,Süryani’ler,Ermeni’ler üç kantona ayrılmış olarak adeta kendi kaderlerini tayin ederek bütün dünyaya ilan ettiler.
Bu durum tüm Ortadoğu açısından tarihi bir dönemeç,halkların kardeşliği,özgürlüğü noktasında kazanılmış örnektir.
Özellikle bu demokratik yerel özerklik yapılanmasında ve kadınların aktif yer almasında,meclislerde söz sahibi olması eşitlik açısından,Türkiye Kürdistan’ındaki kadın hareketiyle deneyim ilişkileri yanıyla umutlu bir değişim.Bu olgunun Türkiye tarafında Kürt sorununun barışçıl demokratik bir çözüme kavuşması, AKP hükümetinin geleneksel devlet aklından,bölgede sömürücü hegemonik güç olma refleksinden kurtulmasına bağlı.
Radikal İslamcı El Kaide ve türevlerine destek politikası,Kürt İslamcı çevrelere sempatik görünmek, teşvik etmekten başka bir şey değildir.Yerel seçimleri demokratikleşme ve özgürlüklerin kazanımı doğrultusunda çok önemli,Türkiye’nin kader değişiminin evrimi olarak görmek gerekiyor.Türkiye Ankara merkezli Kemalist,askeri bürokratik vesayetten kurtulması gerekir mi, gerekmez mi? ABD Elli küsür eyalet.Savcısı,polis şefi v.b kamu yöneticileri seçimle göreve geliyor. Tüm kamu ve diğer çalışanlar sendikalı.Askerler dahil.
Keza Avrupa Birliği’nde daha geniş yerel özerklik,yerinden yönetim,seçme ve seçilme hakları ve de örgütlenme özgürlüğü yaşanıyor.
Rojava’dan örnekle bahsederken Kürt halkının belediyelerdeki başarılarını görmek,KCK operasyonlarıyla neden engellendiklerini anlamak zor olmasa gerek.
Şimdi HDP (Halkların Demokratik Partisi) 2014 yerel seçim bildirgesini okumak ve Düzce’den katkı sunma zamanı.Eşit,özgür,halkın kendini yönettiği demokratik ,çoğulcu,katılımcı,şeffaf,ekolojist bir yapılanmayla….
Yorum Yap