- 9.10.2013 00:00
Resmi Gazete’de yayımlanan düzenleme ile “kamuda başörtüsü serbestliği” dünden itibaren başladı. Emniyet, yargı ve silahlı kuvvetler dışında kamuda çalışan bayanlar görev yerlerinde başörtüsü takabilecekler.
Konuyu birkaç açıdan ele alabiliriz. Öncelikle bu serbestlik, başörtülülerde tam bir bayram sevinci hâsıl etti. Onlar için çifte bayram oldu. Dün sabah yakınlarımla konuştum. “İnanılacak gibi değil, sanki bir rüyadayız” diyorlar. Heyecanları ses tonlarına yansıyor. İlk defa başlarını örtüyor gibi duygulanmışlar. Öğretmenler için bambaşka hisler söz konusu. Okulun kapısında açtıkları başörtülerini artık çıkarmayacaklar. Öğrencilerinin karşısına ilk defa başörtülü çıkacaklar. Bu insanlar yıllardır, kendileri olamamanın ıstırabını yaşadılar, yürek yorgunluğunu her gün taşıdılar. Şimdi en tabii insan hakkına kavuşmanın sevincini yaşıyorlar. Ve bu kararı alanlar için kalbi şükran duyguları ile dolular. Darısı diğer mazlumlara… Dileriz bu adım, özgürlük talebi olan bütün insanlarımızın aynı sevinci yaşayacağı mutlu, huzurlu Türkiye özleminin giderilmesinde bir kilometre taşı olur. Vesayet zihniyeti, siyaset-üniversite-yargı-medya desteğiyle, başörtüsünü toplumsal bir mesele haline getirdi. Darbeciler eliyle, konuyu laiklik elden gidiyor zeminine kaydırdılar ve problem yaptılar. Belli bir kesimi de ikna ettiler. O kesim, başörtüsünün bir siyasi simge olduğuna inandırıldı. Şunu bile düşünmediler; başlarını örtenler sadece AK Parti’ye oy vermiyorlardı. CHP’ye, MHP’ye, BDP’ye, her partiye oy verenler içinde başörtülü vardı. Kaldı ki, günümüzde kim kızına, eşine zorla başını örttürebilir? Üstelik üniversite çağındaki kızlara baskıyla kim kıyafet dayatabilir?
CHP’nin anlayışı ve makuliyeti ile koskoca bir ülkeyi yıllarca meşgul eden üniversitelerde başörtüsü problemi, diğer partilerin de desteğiyle çözüldü. Ancak sıkıntı şuydu: Başları örtülü insanlar mezun olup iş bulunca, bu defa başlarını açmak zorunda bırakıldılar. Bunun nasıl bir zulüm olduğunu ancak yaşayanlar bilir.
Başörtüsü konusu bir inanç konusudur ama bir ölçü değildir. İnanç bir tercihtir, başörtüsü de bu tercih içinde bir tercihtir. Takva yaşamak isteyenler için bir basamak olabilir ama tek başına yeterli değildir. Başı örtülüler içinde yalan söyleyenler, dedikodu yapanlar, gıybet ve iftira edenler olduğu gibi, bu günahlardan sakınan nice başı açık insan var. Temelde, dinin özünü arkaya atıp, şekli öne çıkarmak doğru değildir. Müminler için en önemli olan imandır, hayırlarda yarışmak, kötülüklere mani olmak, kul hakkı yememektir. Din, bizi insanlığımıza yükseltmek için vardır. Büyüklerimiz, “çok şükredelim Allah bizi insan yaratmış, imanı nasip etmiş, Hz. Muhammed (sas) efendimize ümmet eylemiştir.” diyor. “Kelime-i şehadeti terazinin bir kefesine koysanız, öbür kefeye ne koyarsanız koyunuz, onu dengeleyemez.” diyor…
Kamuda başörtüsü serbestliği yeni bir dönemin de başlangıcıdır. Mütedeyyin insanlar için AK Parti, okullardaki seçmeli Kur’an-ı Kerim, Peygamberimiz’in hayatı (siyer) dersleri ve başörtüsü serbestliği ile gönülleri fethetmiştir.
Yeni dönem için şunu da söyleyebiliriz. Kamuda başörtüsü takmak bir imtiyaz değildir. Farklı bir konuma sahip olmak değildir. Mesele bir insan hakkının, özgürlüğün kazanılmasıdır. Bir bakıma yeni dönem, hepimiz için bir sınav özelliği de taşıyor. Gerilimlerin, çatışmaların değil, hoşgörünün, karşılıklı saygının kazanması gereken bir sınavdır bu…
Yorum Yap