- 2.10.2013 00:00
Demokratikleşme paketinde ne var ne yok tartışmasıyla, beklenti yükseldi. “Devrim” dendi. “AKP iktidarının birikiminin sıçraması olacak” gibi çok iddialı sözler sarf edildi.
Böylece, her kişi, grup kendisi için beklenti içine girdi.
Paket açıklandı, “büyük” paketten, paketçikler- matruştalar çıktı.
Radikal her hangi bir adım atmamaya özen gösterilmiş.
İğneli fıçı konularına el atılmamış.
Mesela Terörle Mücadele Yasası, herhâlde çözüm sürecindeki ilerlemeye göre daha sonra gündeme gelecek veya hiç o alana girilmeyecek.
Bu pakette yer alan değişim ve iyileştirmelere bakıldığında, AKP iktidarının demokratikleşme, reform sürecinde izlediği yol ve yöntemin devam ettiğini görüyoruz.
Reform ve değişim sürecinde, sorunlar ortaya atılıyor, tartışılıyor, tepkiler yumuşuyor, toplumda mutabakat sağlanmış oluyor, fiilen işler hâle geliyor... Fiili durum ilerliyor, ilerliyor... “istim arkadan geliyor”.
Açıklanan paket, en nihayetinde demokratikleşme sürecinde bir merdiven daha ileriye gidilmesidir.
Israrla yazmaya devam ettiğim gibi, imzaladığımız, çekinceleri kaldırdığımız uluslararası sözleşmelerdeki, “bireysel, kültürel haklar”ın gereklerinin yerine getirilmesi için önemli adım.
Erdoğan’ın AB sürecine göz ucuyla bakması, dış politikada izlenecek yol açısından önemli.
Bir gün sonra Meclis’in yeni yasama döneminde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yapacağı açılış konuşmasının, reform paketi ve demokratikleşmeye vizyon çizeceğini düşünüyorum.
Paketin içinde ne var ne yok tartışması önemli. Bu tartışma, demokratikleşme ve değişim süreciniderinleştirecek alternatif muhalefetin ortaya çıkması bağlamında yapılmalı.
Açıklanan paketin bağlanmış bir takvimi yok. Örneğin seçim sistemindeki üç seçenektartışılacak. Ancak genel seçimlerden bir yıl önce yasa çıkmaz ise, genel seçimlerde uygulanamıyor.
Çıkacak yasalar, torba yasa olarak mı çıkacak... tartışma süreci nasıl yaşanacak, bunlar muğlak.
Erdoğan, uzun açış konuşmasında, muhalefete çatarak, paket karşısında konum almaya itti.Meclis’te paketteki yasaların tartışılmasında muhalefeti dışta tutma işaretini verir gibi tutum aldı.
Paket açıklanmadan yapılan eleştirileri bir kenara bırakarak, şimdi, bu değişikliklerin yapılmasını takip etmek ve bir an önce yapılması için “izleme”me “denetleme” yapılmalı. Pozitif muhalefetyaparak ve alternatif öneriler geliştirerek, paketin ve yeni paketlerin seçim propagandası olarak sakız gibi çiğnenmesine izin vermemek lazım.
Sivil toplum örgütlerinden kendilerini doğrudan ilgilendirenler, sürecin takipçisi olmalılar.
Mevcut devlet iradesi ve aklının, daha ileri değişim ve demokratikleşme talebi karşısında direnç gösterip göstermeyeceğini görmek için değişimden yana muhalefetin ortaya çıkmasının düşünsel zeminini oluşturmak gerekiyor.
Maalesef ne muhalif partilerin ne de sivil toplum örgütlerinin, kapsamlı genel veya sektör, sektör, alan alan demokratikleşme ve değişim programı yok. Kürt siyasi hareketi hariç tabii ki...
Sol’dan değişimde aktör olacak, toplumun nabzını tutacak bir muhalif seçenek kısa ve orta vadede görünmüyor.
Toplumum değişim talebi gündelik hayatına doğrudan değen kesimi, hayatını iyileştirecek, kendini iyi hissettirecek meselelere kulak veriyor, gözünü dört açıyor. Diğer meselelere, takım tutar gibi, maç kültürüyle yaklaşıyor.
Bu pakette, insana değen önemli maddeler var. Ama sarıp sarmalayıp heyecan yaratmadı.
AKP’ye yakın gazeteci, yazar ve Abdurrahman Kurt gibi siyasetçilerin, “Yetmez ama evet” demeleri anlamlı.
huscakir56@yahoo.com.tr
Twitter: @huseyincakir1
Yorum Yap