- 16.10.2011 00:00
Türkiye'de her yıl bin civarında kadın kocaları, eski kocaları, babaları, erkek kardeşleri/akrabaları, nişanlıları veya sevgilileri tarafından öldürülüyor ya da intihara sürükleniyor. Maktüllerin çoğunluğunu zorla evlendirilmeye veya dayak yemeye direnen ya da boşanmak isteyen veya boşanmış kadınlar oluşturuyor. Evlilik dışı ilişki yaşadığı veya sevdiği kişiye kaçtığı için öldürülen kadınlar da var. Sebep ne olursa olsun, sonuç değişmiyor ve bu zulmün adı "namus cinayeti" olarak konuyor.
Namus, kadim Yunancada "yasa" anlamına gelen "nomos" kelimesiyle irtibatı olduğu düşünülen kıymetli bir kelime. Ancak günümüzde namusa, "ırz" kelimesine indirgenerek önce kadına ve kadın üzerinden erkeğe ait olan bir kavram muamelesi yapılıyor. Böyle olunca da İslâm'ın öngördüğü anlamından oldukça uzaklaştırılmış bir biçimde anlaşılıyor.
İslâm dini, ırzı kulun kendisinin koruması gereken bir nitelik olarak anlatıyor. Örneğin Nur suresinde önce erkeklere sonra da kadınlara seslenerek şöyle hitap ediliyor:
Mü'min erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. (...) Mü'min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. (...) Ey mü'minler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz! (Nûr, 30-1)
Ayetlerden anlaşılacağı gibi, namusuna veya ırzına sahip çıkmak kadın veya erkek tüm müminlerin görevidir. Kadının namusu, erkeğin namusundan daha az veya daha fazla önemli değildir. Kadının namusu üzerinden erkeğin, erkeğin namusu üzerinden kadının namusu 'kirlenmez'. Kadın veya erkek tüm kullar yapıp ettiklerinden sadece kendileri sorumludurlar.
İslâm'a göre bir kulun namusu, diğerininki üzerinden tanımlanmaz veya etkilenmez. Ancak günümüz toplumunda bazı erkekler bu kelimeyi zulümlerine paravan yaparak namuslarını kanla 'temizliyorlar'. Kadın-erkek pek çok kişinin paylaştığı bu gayri-İslâmî anlayış bana cahiliye dönemi uygulamalarını hatırlatıyor. Malumunuz cahiliye döneminde kız çocuk, pek çok baba için yüzlerinin kapkara kesilmesine ve öfkesinden yutkunmasına sebep olan kötü bir haberdi (Zuhruf-17). Babalar, kız çocuklarını belli bir yaşa geldiklerinde geçimlerini sağlayamamak ya da iffetlerini "kirletmeleri" korkusuyla diri diri gömerlerdi.
Erkeği, kadının her türlü hareketinden sorumlu kılan bu cahiliye zihniyetinin sebep olduğu pek çok toplumsal kötülük var:
1. Erkeklerin zina gibi ağır günâhlara bulaşmasını da tahfif ediyor. Kadını, erkeğin "elinin kiri" olarak konumlandıran algı, bu kirli zihniyetten neşet ediyor.
2. Boşanma gibi arzu edilmese de İslâm'ın "son çare" olarak ruhsat verdiği bir seçeneğe din dışıymış gibi muamele edilmesine sebep oluyor. Pek çok adın, kendi ailesi tarafından bile kendine zulmeden kocasına mahkûm ediliyor. "Gelinliğinle girdin, kefeninle çıkarsın" anlayışı öylesine yaygın ki pek çok kadın bu sebeple hakikaten kefeniyle o evden çıkmak zorunda bırakılıyor.
3. Erkeğin, kadının üzerindeki otoritesini kötüye kullanmasını haklılaştırıp, tüm keyfî uygulamalara kapı aralıyor. Dolayısıyla toplumun da kocası tarafından zulüm gören kadına sağlayabileceği tüm sosyal destek mekanizmalarını kapatıyor. Erkeğin zulmünün sürmesine "Kocadır/ babadır; döver de sever de" algısı sayesinde gerekçe sağlıyor. Böylelikle, komşusu açken tok yatan olmamakla öğütlenmiş bir toplumun üyeleri, komşusu zulüm görürken kulağının üzerine yatmayı vazifesi sayabiliyor.
4. Cinayet gibi en büyük günâhlardan birisi sanki İslâmî bir zemine sahipmiş gibi yansıtıldığından hem dine hakaret edilmiş oluyor hem de "bütün insanlığı öldürmüş" sayılan bir katilin işlediği günahın hafifleştirilmesine vesile oluyor.
Ben bu yazıyı yazarken haber sitelerine yeni bir "namus cinayeti" haberi düşmüştü bile. "Öz kızını boğrarak öldürdü" başlıklı haberde şöyle deniyor:
"Alınan bilgilere göre, aslen Gaziantep'in Nizip ilçesinden olduğu öğrenilen V.Y. (43), sabah saatlerinde kızı Y.Y. (16) ile namus meselesi yüzünden tartıştı. Tartışmanın büyümesi üzerine öfkeli baba kızını boğarak öldürdü."
"Namus" gibi kıymetli bir kelimeyi kullanarak gencecik kadınların hayatlarının beş satırlık bir haberdeki baş harflere indirgenmesinde devletin üstlenmesi gereken sorumluluk kadar önemli olan, bu katillerin toplum nezdinde de lanetlenmesidir. Bu minvalde "namus"u İslâm'ın öngördüğü asıl anlamına rücu ettirmenin elzem olduğunu düşünüyorum. Çünkü namus da insan hayatı gibi cahillerin eline oyuncak edilmeyecek kadar kıymetlidir.
Yorum Yap