- 23.11.2014 00:00
CHP Genel Başkanı Kemâl Kılıçdaroğlu, partisinin neden bu kadar ‘ortaya karışık’ halde olduğunu çözmüş. Kendisinden dinleyelim:
“Sık sık ‘AKP’nin derin devleti’ diyorum. MİT’in içindeki bir kanatla beraber CHP içinde operasyon yapmaya çalışıyorlar. Bu tuzağa da hiçbir CHP’linin düşmemesi lazım. Başta da kendisini ‘Ulusalcı’ olarak tanımlayan arkadaşların düşmemesi lazım.”
Bu sözlerde kayda değer üç nokta var. İlki, en son Dersim tartışmasında da ortaya çıktığı gibi, karşımızda en temel meselelerde dahi ortaklaşamayan, zayıf bir ana muhalefet partisi olduğudur. Ak Parti iktidarına politik alanda en büyük rakip olması gereken CHP, bu haliyle en büyük ‘demokrasi açığı’ sorunumuzdur. Bu zayıflık, en son ulusalcı kanattan önemli vekillerin CHP’den ayrılarak Anadolu Partisi çatısı altında birleşmesiyle ayyuka çıktı. Anladığım kadarıyla Kılıçdaroğlu da gündemi MİT’e kaydırmaya çalışarak, hem kendi partisindeki ulusalcılara, onları MİT’çi diye yaftalamakla gözdağı vermek istedi hem de partisinin dağınıklığını dış bir sebebe bağlayarak, parti içi hesaplaşma ve yüzleşmenin önünü almak istedi.
Peki Kemâl Bey, neden hedef olarak MİT’i seçti dersiniz? Ya da öncelikle şunu sorayım: Türkiye’de MİT’e en çok saldıran, her tür faaliyetini yasa dışı göstermeye çalışan, gerekirse yurtdışına ‘jurnalleyen’ odak deyince aklınıza ilk kim geliyor? Doğru bildiniz, hükümet MİT’i kendisine teslim etmeyince, çirkin yüzünü ilk kez 7 Şubat 2012’de açık şekilde gösteren paralel yapı. O gün, bugündür devleti ele geçirme planları kademe kademe suya düşen paralellerin birinci meselesi MİT. Yeri geldi Hakan Fidan’ı Esed’in hamisi olan İran’ın ajanı yaptılar, yeri geldi Esed’e karşı savaşan muhaliflere giden yardım tırlarını durdurarak El Kaide’ye destek veren kurum görüntüsü vermeye çalıştılar. Ancak herbir operasyonları teker teker suya düşünce de, bu sefer iç politika üzerinden MİT’e saldırmaya devam ediyorlar.
İşin komik yanı, bu yakınmada bulunan kişiyle, kendisi de bir kaset oyunuyla partisi karıştırılıp, dizayn edildikten sonra genel başkan olan kişinin, 17-25 Aralık’tan bu yana artan biçimde paralel istihbarat hattına bağlı yaşayan kişinin, kendisine sızdırılan yasadışı kasetleri meclis kürsüsünden dinleterek Ak Parti’yi dizayn edebileceğini zanneden kişinin aynı olması. Gerçi belki de Kılıçdaroğlu tam da bu sebeple MİT’ten müştekidir, kim bilir…
Bu arada Kılıçdaroğlu’nun iddiası da ‘zaman ayarlı’. Bu hafta içerisinde, değişen MİT Kanunu çerçevesinde meclis denetimine giren MİT’in, meclisteki dört partinin üyelerinden oluşan komisyonla yapacağı ilk toplantı gerçekleşmesi bekleniyor. Böylelikle hem meclis denetimine giren MİT’in hem de istihbari faaliyetleri direkt olarak sorgulama yetkisine sahip olan TBMM’nin prestijinin artması ve iki kurum arası işbirliğinin ülke menfaatleri çerçevesinde pekiştirilmesi söz konusu olacak. Bu bağlamda değerlendirildiğinde, Kılıçdaroğlu’nun sözlerine paralel frekansın karıştığını düşünmemek zor.
MİT’in, ‘Ak Parti’nin derin devleti’ olduğuna dair emareler nedir, bununla MİT’in olması gerektiği gibi hükümet denetimine girmesi mi kast ediliyor, bilmiyorum. Ancak bundan evvel Kılıçdaroğlu’nun ‘paralel devletin partisi’ne dönen kendi partisine bakmasında fayda var.
Yorum Yap