- 5.10.2014 00:00
Arakan'dan Guantanamo'ya kadar gönül coğrafyamızın kanadığı bir dönemde, bir bayramı daha idrak ediyoruz. Dün sabah Necdet Subaşı Hocam'dan aldığım bir bayram mesajıyla, belki daha doğrusu 'bayram mektubu'yla gelen sürûru sizinle de paylaşmak istedim.
'Birazdan hep birlikte bayram namazına gideceğiz. Ardından kurban. Birkaç on yıldır kendimizi bu bayramların tadını, tuzunu yok edecek acılı hikayelerin içinde bulduğumuz cümlemizin malumudur. Olsun, geçecek. İnşallah geçecek. Bunlar olacak ve biz ne Cumamızdan ne bayramımızdan ne de salâmızdan vazgeçeceğız.
Bizden kaynaklanan dertler var, hiç de az değil. Yüzleşeceğiz hesaplaşacağız. İşi yola koyacağız.
Başkalarından kaynaklanan dertler var. Oturup hâlleşeceğiz, gereği neyse onu düşünüp içinden çıkmanın yollarını bulacağız. Camide imam kendi gündemini cemaatle paylaşırken kendi gündemimizi de retoriğe kurban etmeden söze dâhil edeceğiz. İş biraz başa düşmüş gibidir. Ama kesin her şey yoluna girecek. Aklımızı tatilden geri çağıracağız, gelsin ve işe el koysun artık. Kalbimizi ihmal etmeyeceğiz. Ruhumuza ilaç olsun ama aklımızı yaya bırakmasın.
Bu saatte garip bir itkiyle uyandım. Birazdan bayrama gideceğiz.
Annemler evimizi bizim dönüşümüze hazırlayacaklar. Biz o yeni ve muntazam eve döneceğiz. Aile içi bayramlaşmayı müteakiben atamız İbrahim'den beri fasılasız bir devamlılıkla ifa ettiğimiz ibadetimiz için yollara döküleceğiz. O'ndan geldiğimizi, O'na döneceğimizi, Elçisi ve Habibi aracılığıyla öğrettiği gibi biz de idrak edeceğiz. O'na yetişecek, O'na erişecek olanın sadece takva olduğunu bilerek kurbanımızın derin anlamlarını kavrayacağız.
Eve döneceğiz, yuvaya döneceğiz, kilitlenen kapıları açacağız, uçuruma açılan geçitlere mühür vuracağız. Atamız İbrahim gibi, dedemiz İsmail gibi Nûr-u Cihan Efendimiz aleyhisselatü vesselam gibi lanet şeytana da, Nemrut'a da, Firavun'a da, Ebu Cehil'e de, bunların güncellenmiş sürümlerine de zarifçe hadlerini bildireceğiz.
Şimdi bayrama gidiyoruz, oradan bilumum sokakları hareketlendirerek meydanlara değil, evimize, hane-i saadetimize avdet eyleyeceğiz. Bir onarma vaktidir onarılacağız; bir telafi vaktidir, kendimizi ihmal etmeyeceğiz.
Haydi kutlu olsun bayramımız, nice böyle güzel duraklara, nice böyle sevinçlere yeniden yeniden erişelim inşallah.
Unuttuklarımızı hatırlayalım, yâd edelim. İhmal ettiklerimizin gönlünü alalım. Beklemeyelim puma kuşu gibi, gidelim. Büyüklerimizi bilelim sayalım. Küçüklerimizi görelim, adam yerine koyalım. 'Kaht-ı ricâl yok, dirilmiş ruhlar var artık' diyelim. Cümle ervahla biz yaşayan diriler duaya duralım.
Kutlu olsun bayramınız...'
Yorum Yap