Krizden önce son çıkış

  • 26.06.2011 00:00

Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin Yüksek Seçim Kurulu tarafından düşürülmesi ve KCK davasından tutuklu olarak yargılanan beş milletvekilinin durumunun belirsizliğini koruması üzerine BDP meclisi boykot kararı aldı. Beklentimin aksine Öcalan'dan da boykot kararına destek geldikten sonra, BDP'li milletvekilleri seçilmiş arkadaşlarının önü açılmadan, mecliste bu soruna dair bir çözüm bulunacağı sözü ve çağrısı gelmeden meclisi boykot etmeye kararlı görünüyorlar. Bir zamanlar meclisten yaka paça atılan Kürt hareketinden milletvekillerinin, bugün meclise gelmeyi kendilerinin reddetmesi bence oldukça ironik. Siyasî gelenekleriyle de çelişen bu kararı gözden geçirmelerini temenni ettiğimi bir kez daha belirtmek isterim.

Şimdiye kadar Ak Parti'den gelen açıklamalarsa, meclisten acil bir çözüm çıkamayacağı yönünde yoğunlaşıyor. Daha da vahimi, Bekir Bozdağ'ın açıklamasında olduğu gibi YSK kararının doğru olduğunun savunulması olsa gerek. Hâlbuki Ak Parti'nin, yargı denetimine açık olmayan bir kurumun halkın iradesi üzerinde bu denli güç sahibi olmasını ve 78.000 vatandaşımızın oyunu alarak mazbatasını almış bir vekilin seçilme hakkının gasp edilmesini en azından eleştirmesi beklenirdi.

Seçim öncesinde Ak Parti'yi gerçekleştiren asabiyenin statüko-karşıtlığı olduğunu ve bu asabiyenin giderek gevşediğine dair emareler olmakla birlikte, bunun sadece bir "seçim öncesi tedbir" mekanizması olduğunu umduğumu yazmıştım.

Seçimler bitti. Önümüzde bir karar var. Bariz bir "statükoyu muhafaza kurumu" olan YSK'nın kararı. Halk egemenliğini gasp eden, 78.000+1 kişinin kul hakkına giren, oy vermek için şehir ve hatta yurt dışından bile gelen vatandaşlarımızın emeğini ve zamanını boşa çıkaran bir karar. Bugüne kadar "statükoyla mücadele ediyoruz" söylemini haklı olarak dile getiren Ak Parti'nin bu karara en azından vicdanen bir karşı duruş göstermesi bekleniyor. Fakat bilakis, Dicle'nin vekilliğinin düşürülmesi gerektiğine dikkat çekmek için YSK'ya dilekçe veren Ak Parti'li Haluk İpek ve kararın hukukî olduğunu savunan Bekir Bozdağ tüm beklentileri suya düşürmüş durumda. Başbakan Erdoğan'ın hâlen konuşmamış olmasıysa şimdilik umut verici...

Bu noktada Ak Parti'ye şunu sormak isterim: Hatip Dicle'nin mahkûm edildiği Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 7. Maddesinden, Ak Parti Diyarbekir milletvekili Galip Ensarioğlu da mahkûm edilmişti. Eğer Yargıtay'da Dicle'nin değil de Ensarioğlu'nun dosyası onansaydı, YSK da Ensarioğlu'nun vekilliğini düşürüp onun sandalyesini sıradaki BDP'li adaya verseydi; Ak Parti yine YSK'yı savunmaya devam edecek miydi?

Çözüm yeri meclis ise

CHP'nin de destek vereceğini açıkladığı 76. maddede yapılacak bir anayasa değişikliği ve Diyarbekir'de yapılacak bir ara seçimle bu mesele meclisin açılacağı ekim ayına kadar rahatlıkla çözüme ulaştırılabilir. Kürt meselesinin çözümüne Ak Parti'nin Diyarbekir'den haksızca kazandığı bir sandalyeden çok, böylesi demokrat ve hakkaniyetli bir tutum hizmet edebilir.

Ara seçim formülü uygulanmayacaksa bile, söylem bazında Ak Parti'nin haksızlığa haksızlık diyebilmesi ve gelecekte yapılmasını düşündükleri düzenlemeleri dile getirerek (örneğin TMK, vb.) daha yapıcı bir siyasî iklimi tesis edip BDP'yi meclise davet etmesi isabetli olur. Çünkü Ak Parti'den gelen tek demokrat açıklamanın sahibi olan Bülent Arınç'ın dediği gibi "çözüm yeri meclistir". Ak Parti, diyalog kapılarını açık tutar ve statüko-karşıtı duruşunu devam ettirirse aşılamayacak olan hiçbir kriz yoktur.

Oya Eronat'a bir hatırlatma

YSK'nın Dicle kararındaki haksızlık bir tane değil ki. Mazbatasını almış birisinin vekilliğinin düşürülmesi haksızlığın sadece bir veçhesi. Buna ek olarak, YSK, Diyarbekir'den Ak Parti'nin vekil adayı olan Oya Eronat'a mazbata verilmesinin de yolunu açtı. Hâlbuki YSK, 2007 seçimleri sırasında bir trafik kazasında vefat eden MHP'li bir milletvekilinin ardından "üyeliklerden birinin boşalmasına" diye hüküm vermiş; yerine milletvekili "atamamıştı". Dicle kararındaysa, Dicle'nin vekilliğinin düşürüldüğü yetmiyormuş gibi, halktan yeterince oy almayan ve o vekil sandalyesini bileğinin hakkıyla elde etmeyen birisini vekil yaptı. Seçmen tercihini yok sayan bu karar da kabul edilemez.

Oya Eronat, PKK'nın zulmettiği yüz binlerce insanımızdan birisi. Diyarbekir dershane saldırısında evladını yitirmiş acılı bir anne. Kendisini mecliste görmek ve sorunun çözümüne katkı sunacağını ummak isterdim ancak bu şekilde değil. O yüzden salı günü mecliste yemin edecek Oya Hanım'a o sandalyenin esasında Dicle'ye ve içinde nice "acılı anneler"in olduğuna emin olduğum 78.000 hemşehrisine ait olduğunu hatırlatmak isterim.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums