Arınç'tan çok Arınç'çılar

  • 11.11.2013 00:00

 Askerî vesayetin sona ermesi bağlamında 12 Haziran 2011 seçimleri bir milattı. Bu tarihten itibaren, her demokratik rejimde olması gerektiği gibi, siyasî irade, seçilmiş meşru sivillere ait olacaktı. 2011 Yüksek Askerî Şurası öncesi sergilenen 'emekliliğimizi isteriz' şovunun başarısızlığı da geri dönülemez bir yolda olduğumuzun kanıtıydı. İşte bu aşamadan itibaren Başbakan Erdoğan'ı dizayn etme çabaları hız kazandı.

Medyada şahsiyetini hedef almaktan kendisi hakkında garip psikolojik tahliller yapmaya, sağlık durumuyla ilgili şaibeler çıkartmaktan 7 Şubat 2012'de olduğu gibi dolaysız biçimde 'kellesini almakla' tehdit etmeye kadar pek çok 'organize iş'e kalkışıldı. Fayda vermedi.

Erdoğan'ı dizayn etme gayretleri suya düşünce, Ak Parti'yi dizayn çalışmalarına yoğunlaşıldı. Gezi sürecinde doruğuna ulaşan bu operasyonu da kısaca 'Erdoğan kötü, çevresi iyi' diye tanımlamak mümkün.

Cumhurbaşkanı Gül ve Bülent Arınç, halkta karşılıkları Erdoğan kadar olmasa da, partinin kurucuları ve ağır topları olarak bu gayretkeşliğin hedeflediği iki isim olarak öne çıktılar. Ne var ki, ikisi de yılların getirdiği tecrübe ve Erdoğan'a vefa duyguları sebebiyle olsa gerek, bu oyuna geçit vermediler. O yüzden Arınç'ın sitemkâr çıkışını, kendisine kötücül niyetler atfederek yorumlayanlara hiç katılmadığımı belirtmek zorundayım. Nitekim Başbakan'ın soğukkanlı cevabı da bunun göstergesidir.

Arınç'ın politik geçmişinden gelen birikim, aslında başından beri hükümet sözcülüğü görevini zorluyordu. Çünkü sözcü, sonuç itibariyle hükümetin genel duruşunu özetleyip kamuoyuna aktarmakla görevli olan kişidir. Ne var ki Bülent Bey, her zaman nevi şahsına münhasır çıkışları olmuş, kendisinin de isabet ettiği gibi özgül ağırlığı yüksek bir siyasetçidir.

Arınç'ın sitem dolu sözlerini de, politikada 40 yılını doldurmuş ve aktif siyasete veda etmeye hazırlanan emektâr bir siyasetçinin son dönemi olduğunu göz önüne alarak okumakta fayda var. Sonuç olarak kişiler en çok son icraat dönemleriyle hatırlanırlar ve o yüzden bu safhada kişisel tarihin nasıl yazılacağı kaygısı had safhaya ulaşır.

Ne var ki, meslekte isim sahibi olmuş bir sürü gazeteci bu çıkış üzerine aşırı heyecana kapılarak, üst üste acemice hatalar yaptılar. Üstelik son iki yıldır dozunu artıran biçimde kategorik ve düşmancıl bir Ak Parti karşıtlığı yapmıyorlarmış gibi, Ak Parti'nin kurucularından bile daha Ak Parti'ci kesilerek bunu yaptılar.

Mesela bir yazar, Arınç'ın çıkışını, 'Ak Parti'nin DNA'sını bozan Başbakan Erdoğan'a karşı akıl ve vicdanı temsil eden kişinin isyan bayrağını çekmesi olarak yorumladı. Aynı yazıda Erdoğan 'kibir, inat, acımasız, keyfî, vefasız, nezaket yoksunu,vb.' sıfatlarla tarif edilecekti.

İşte tüm bu menfi sıfatların atfedildiği Erdoğan, kendisini medya aracılığıyla eleştiren Arınç'ın sözleri sorulduğunda ise bir sıkıntı varsa bunu medya önünde değil, kendi aralarında görüşerek halledeceklerini söylemekle yetindi. Birilerinin ısrarla yapmaya çalıştığı 'kibirli, acımasız, kaba diktatör'makyajıysa aktı gitti.

Aslında örnekleri çoğaltabilirim ama hepsi aşağı yukarı aynı kapıya, yani muhalefet boşluğuna çıkıyor. Ak Parti, siyasetin alanını öylesine hegemonize etmiş durumda ki; bir muhalefet, bir kıpırdanma, bir değişim imkânını bile dört gözle Ak Parti içindeki bir yarık, bir çatlak ihtimalinden medet umarak bekleyenlerin çaresizliği sırıtıyor.

Esaslı bir muhalefet ihtiyacımız gerçekten büyük ama onu da Ak Parti'den beklemeyelim isterseniz...

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums