- 15.02.2013 00:00
Azerbaycan ve Ermenistan, büyük bir travmayı yakın geçmişte yaşamış olan ve yaraları hâlâ kanamaya devam eden iki ülke, iki yakın komşu.
Hrant Dink, Türkler ve Ermenilerin iki hasta topluluk olduğunu ve şifalarının da yine ancak kendilerinde bulunduğunu söylerdi. Ekrem Eylisli de geçmişle okurunu yüzleştirirken, Azeri ve Ermeni halklarına benzer bir çağrıyı yapan bir yazar. Geçen Aralık ayında 'Halkların Kardeşliği' dergisinde yayınlanan, 'Taştan Rüyalar' isimli bir öykü yazmış. Sovyetler'in çöküş döneminin acı bakiyesini ele alan öyküde, Ermeni ve Azeri halkları arasında yaşanan kanlı savaşın insan bilincinde açtığı tahribatı anlatmış. Ermenilerin, 1980'lerin sonunda topraklarından kopardığı bazı Azerilerin, linç etmeye kalktığı bir Ermeni'ye sahip çıkan Azeri bir sanatçı anlatılıyor.
Eylisli, 'Bu hikâyeyi anlattığım için bana diyorlar ki; sen burada Azerbaycan halkına hakaret ediyorsun. Burada halka hakaret mi var? Halkımın temsilcisi bir Azeri bir Ermeni'ye yardım ediyor ve ben de bunu yazıyorum. Bu bir edebi metin, burada bir insanın kaderi, hafızalara kazınmış acı dolu günler, acılı makamlar var. Burada ne bir devlet, ne de toprak için yapılan bir savaşın hikâyesi var. Ben burada bir insanın hikâyesini yazdım. İnsanın insana karşı zulmüne bir son verilmesinden söz ediyorum. Henüz geç değil, bu öykü benim Ermeni halkına mesajımdır, barışa yollar açmalıyız' dese de kendi ülkesinde vatan hainliği ile suçlanıyor. 'Baltanı al gel' sloganıyla çağrı yapan gruplar, evinin önünde kitaplarını yakıyor, ailesi ve kendisini tehdit ediyor. Genç Azeri yazarlar kitaplarını bir tabuta doldurup gömüyor.
Baskı sadece bu kadarla da kalmıyor. Ekrem Eylisli'nin Halk Yazarlığı unvanı hükümet tarafından geri alınıyor. Bir öykü yüzünden, bütün edebî birikimi harcanıyor. Aylık 1.270 dolar tutarındaki emekli aylığı kesiliyor. Yazarın eşi ve oğlu bu yüzden işlerinden kovuluyor. Devletin resmi yayın organları dahil olmakla tüm Azeri basınında Eylisli'nin vatandaşlıktan çıkarılması, bütün unvanlarının elinden alınması talep ediliyor.
Azerbaycan Meclisi'nde Eylisli'nin DNA'sının test edilmesi çağrısı yapılıyor. Azeri milletvekili Melahat İbrahimkızı, Eylisli için 'Sadece Azerbaycanlılara değil, bütün Türk ulusuna hakaret ediyor' diyor. Ve en son, Azeri milletvekili Hafız Hacıyev, 2005 yılında milletvekili seçilmiş olan Eylisli'nin kulağını kesip getirene 12,700 dolar ödül vereceğini yerel medyaya duyuruyor.
Eylisli, yaşadıklarını 'Bu öyküyü halkımı aşağılamak için değil, aksine yüceltmek için yazdım. Fakat iktidar benim halkıma ihanet ettiğimi ispatlama derdinde. Bana ülkemden çık git diyorlar' diyerek özetliyor.
Elli yıldır Azerbaycan edebiyatı için çalışan, edebi çeviriler yapmış, ülkede pek çok eğitim kurumunda hâlen okutulmakta olan onlarca kitap yazmış ve oyunları tiyatro sahnelerinde defalarca sahnelenmiş, bu çabaları sebebiyle 'Halk Yazarı' unvanı verilmiş, 75 yaşındaki bir yazardan bahsediyoruz.
Hiçbir toplum, külliyen suçlu veya külliyen masum değildir. Gördüğüm kadarıyla Eylisli de ne Azerileri ne de Ermenileri külliyen suçluyor veya aklıyor. Sadece, ferdin öncelikle kendi sorumluluk alanına sahip çıkması gerektiği prensibinden hareketle, barışa çağrı yapıyor. Bunu haksız bulan Azeriler olabilir. Ama haksız bulsalar dahi, Eylisli'nin öyküsündeki linççi güruhtan ziyade lince maruz kalana sahip çıkan baş karakterde olduğu gibi hareket etmeleri gerekmez mi?
Yorum Yap