Gelecek yılın son haftası

  • 27.12.2012 00:00

 2012’nin de sonuna geldik, 50 yılı geride bırakmış olacağım 2013’te. Bazı insanlar yaşları ilerlese de, gençliğin umutlu heyecanından, tasasız coşkusundan nasiplenmeye devam ederler. Ben de her şeye rağmen bu coşkuyu hissedenlerdendim yakın zamana kadar. Ancak bu yıl, dünyadaki sayılı günlerim hakkında daha karamsar demeyeyim ama daha gerçekçi oldum galiba. Bu ifadelerde üstü kapalı bir hastalıktan filan bahsetmiyorum, Allah’a şükür şimdilik sağlıklıyım, herhangi bir rahatsızlığım yok. Ama bu “sayılı gün” meselesi zihnimi daha çok meşgul ediyor. Öyle değil mi, sonuçta hepimizin teskere bekleyen askerler gibi sayılı günlerimiz var bu gezegen üstünde; yalnız biz, kaç şafak daha sayacağımızı bilmiyoruz farklı olarak. Neyse “Allah herkese hayatın ve ölümün hayırlısını nasip etsin!” deyip, kapatayım bu faslı.

Yakın gündemimize dönersek, başkanlık sistemi tartışmaları, kuvvetler ayrılığı, yeni anayasa tasarısı ve BDP’li vekillerin dokunulmazlıkları gibi siyasi konular, Başbakan’ın üst perdeden bastırmaları ve hükümet temsilcilerinin desteğiyle ana gündem maddeleri oldu ve medya aracılığıyla kısmen tartışıldı. Ancak, AK Parti yönetimini (daha doğrusu Başbakan’ı) caydırma konusunda bu tartışmaların etkisinin zayıf olduğunu hepimiz biliyoruz. Önümüzdeki kritik dönemde her şeyden önce bu konuların bir şekilde karara bağlanacağı ve bu kararların belki de yıllar sürecek etkileri olacağı hepimizin bildiği bir gerçek. Bugün İstanbul Politikalar Merkezi ile NDI’ın desteklediği bir “denge ve denetleme ağı” çalışması kamuoyu ile paylaşılacak. Önemli bir çalışma, inşallah bu tartışmalara katkı sağlar diye umuyorum.

Cuma günü ise Uludere katliamının sene-i devriyesi eski tabirle. Kalabalık bir grupla birlikte ben de Uludere’de olacağım inşallah. Aradan geçen bir yıl içinde gidememiştim, bu yüzden kendimi biraz borçlu, biraz suçlu, biraz da mahcup hissediyordum. Oraya gittiğimde bu duygularım azalır mı yoksa artıp bütün benliğimi işgal eder mi, diye de kuşkuluyum hâlâ. Haftaya izlenimlerimi sizlerle de paylaşmaya çalışacağım...

ODTÜ olayları ise bir başka garabet! Öğrencilerin bir kısmı hakikaten şiddet içeren eylemlere niyetlenmiş olsa bile, yaşanan polis şiddetinin ölçüsüzlüğü vahim bir durum. Ama bu ölçüsüz şiddeti haklı göstermek için kullanılan dil, bağırma tonları, ayar vermeler, itibarsızlaştırmalar, kınamalar vs. yaşanan şiddetten daha vahim sonuçlar doğurmaya gebe... Artık öyle ileri bir demokrasi aşamasına (!) geçtik ki, her kurumda “evet efendim, haklısınız efendim, siz daha iyi bilirsiniz efendim, emriniz başım üstüme efendim!” replikleri “standart konuşma dilini” oluşturuyor. Bu replikleri es geçtiniz mi, ne itibarınız hatta ne de işiniz kalıyor... Bu arada YÖK ne yapıyor, gerçekten bilen varsa beri gelsin! Mesela Yeni Yüzyıl Üniversitesi’nde yaşanan hukuksuzluğun giderilmesi konusunda YÖK’ün pasif kalması da işte bu tavrın bir parçası bana göre.

Son olarak, ikisi de Yeni Şafak gazetesi yazarı olan Hilâl Kaplan ve Teodora Doni’nin eleştirme cesaretleri yüzünden maruz kaldığı farklı haksızlıkları bir kez daha gündeme getirerek bitireyim yazımı... Hilâl malum bir odak tarafından “hedef gösterme ve medyatik linç girişimi” ile, Teodora ise kendi gazetesi tarafından “sükût suikastı” ile cezalandırılmaya çalışıldı. Kürtlerin 28 Şubatı deniyor ya, dokunanı pişman etmeye çalışıyorlar. Gelecek yılın son haftası ne durumda olacağımızı, şimdi daha çok merak ediyorum...


htuksal@gmail.com

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums