Akdoğan Özkan: Kürtlere Suudi dopingi mi geldi?

Akdoğan Özkan: Kürtlere Suudi dopingi mi geldi?
26.11.2018 - 06:46
1199

 ABD’nin Kuzey Suriye topraklarının Türkiye sınırına yakın bölgelerinde gözlem noktaları kurma kararı, iki ülke arasındaki ihtilaflı konulara bir yenisini eklerken, ikili ilişkilerde yeni bir gerginlik yaratma potansiyeli taşıyan bir başka gelişme de Deyrizor’da yaşanmış görünüyor. Şam yönetimine muhalifliğiyle bilinen Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’ne bakılırsa, bir Arap ülkesi Fırat’ın doğusunda ABD’nin kontrolünde bulunan Suriye topraklarında YPG güçlerine destek vermek üzere geçtiğimiz hafta içinde 2000 kişilik bir askeri birlik konuşlandırdı.

Ana akım medya kuruluşlarının dikkatinden kaçmış görünen gelişme, merkezi Britanya’da bulunan Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin yöneticisi Rami Abdülrahman tarafından dile getirildi. Abdülrahman’ın sahadaki kaynaklarından alarak Amerika’nın Sesi Haber Ajansına verdiği bilgiye göre, Suriye’nin Deyrizor bölgesinde bulunan ABD öncülüğündeki koalisyon güçlerine katılan bu Arap askerleri, “büyük ihtimalle bir Körfez ülkesinden.” Ancak söz konusu birliğin Suudi Arabistan’a mı, Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) mi, yoksa başka bir Körfez ülkesine mi ait olduğu henüz belli değil. Bu askerlerin Suudi Arabistan’a ait olduğuna dair kesin herhangi bir bilgi bulunmamakla birlikte, Suudi monarşisinin Donald Trump ile ilişkileri güçlendirmek adına ABD’ye böyle bir destek sunabileceği iddiası geçmişte birkaç kez dile getirilmişti.

Gelişmenin bu yönde cereyan etmesi, sadece Suudi birliklerini İran güçleriyle karşı karşıya getirecek bir potansiyel taşımıyor. Bu ihtimal, Kaşıkçı (Haşikçi) cinayeti ile araları iyice açılan Ankara ile Riyad’ın heybesindeki ihtilaflar kümesini -ABD’nin de katkısıyla- biraz daha büyütme olasılığını bünyesinde barındırıyor.

Kuzey – Güney bağlantısı

Bilindiği gibi, asli unsurunu YPG/YPJ güçlerinin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG), bu ülke topraklarında 2 bin civarında askeri bulunan ABD’nin havadan ve karadan desteğiyle bölgenin güneyinde varlığını halen sürdüren IŞİD savaşçılarına karşı uzun süredir aktif mücadele veriyor. Özellikle, Fırat’ın doğusundaki bölgenin güneyinde bulunan Hacin’deki IŞİD cebinde SDG ile IŞİD arasında son günlerde yoğun çatışmalar yaşanıyor.

Fırat’ın kuzeyinde ise gerginlik SDG ile Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) arasında yaşanıyor. Birbirinden bağımsız dinamiklere sahipmiş gibi görülseler de, havzanın kuzeyi ile güneyi aslında birbirine bağımlı. Geçtiğimiz haftalarda bunu daha iyi hissettiğimiz gelişmeler yaşandı. Fırat’ın doğusuna bir operasyon düzenlemek yönünde sabrının tükendiği izlenimini veren TSK, hatırlanacağı gibi, Türkiye topraklarına ateş açıldığı gerekçesiyle, geçtiğimiz haftalarda Kobani ve Tel Abyad’daki YPG mevzilerini bombalamıştı. Bunun üzerine YPG, buralardaki kontrol noktalarını takviye etmek için Deyrizor bölgesinin güneydoğusundaki bazı güçlerini kuzeye, Türkiye sınırına kaydırmış, bu durum nihayetinde güneydeki SDG mevzilerinin zayıflamasına yol açmıştı.

Tabii SDG Pentagon’un bu zafiyeti yakıcı bir şekilde hissetmesini sağlamak ve hızlıca bir önlem almaya teşvik etmek için ilave bir “uğraş” vermiş miydi, bilmiyoruz. Ancak, bildiğimiz bu zafiyetin farkına varan IŞİD güçlerinin kısa bir süre sonra içinde aktif hale geçerek SDG kontrolündeki noktalara saldırılar düzenlemeye başlaması ve ciddi oranda mevzi kazanmış olması.

Ankara – Washington Hattında Artan Gerilim

Bu gelişmelerin hemen ardından ABD askerleri, muhtemelen SDG güçlerinin kuzeyi takviye etmek üzere güney bölgeleri zayıflatacak bir hareketlilik içine girmelerine engel olmak ve Türkiye’nin Kobani ile Tel Abyad’a yönelik top atışlarını ve bombardımanlarını durdurmak için bu noktalarda YPG güçleri ile ortak devriyeler yapmaya başlamıştı. YPG güçlerinin Menbiç’ten çıkarılması ve Menbiç Yol Haritası’ndaki gecikmelerden ötürü uzun süredir bir ihtilaf yaşayan Ankara ile Washington arasında, bu nedenle yeni bir gerilim konusu daha belirmişti.

Ancak bu gerilim bu seviyede kalmamış, iki ülke arasındaki ihtilaflı konulara, ABD’nin, Fırat’ın doğusuna gözlem noktaları kurma kararı ile geçtiğimiz günlerde yeni bir tane daha eklenmişti. ABD’nin bu yöndeki kararına yönelik ilk resmi tepki, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’ndan gelmişti. “ABD gibi bir müttefikimizin sırf bir terör örgütü sebebiyle bizimle karşı karşıya gelme riskini de almaması gerekiyor,” diyen Çavuşoğlu’nun ardından Savunma Bakanı Hulusi Akar da, “Bu tür uygulamaların bölgedeki karmaşık durumu çok daha karmaşık hale getireceğini düşünüyorum,” şeklinde bir açıklama yapmıştı.

 Körfez ülkesinden gelen 2 bin civarındaki Arap askerinin IŞİD’e karşı mücadelesinde SDG’ye destek vermek ve güneydeki mevzileri zayıflatmasına engel olmak için mi bölgeye intikal ettirildiği, yoksa petrol ve doğal gaz açısından zengin stratejik noktalara kaydırılarak buraların savunmasında mı rol alacakları belirsizliğini korurken, SDG güçlerinden Arap askerlerinin bölgede konuşlandırılmasına yönelik herhangi bir açıklama ya da yorum gelmedi.

Ancak, SDG sözcüleri geçmişte yaptıkları açıklamalarda, bölgede ABD liderliğindeki koalisyonu destekleyen bir Arap gücü bulunmasını destekleyeceklerini bildirmişlerdi.

Sahip olduğu petrol ve doğal gaz kaynakları nedeniyle stratejik bir öneme sahip olan bölgede, her ne kadar Kürtlerin önderliğini yaptığı SDG güçleri başat silahlı bileşen olarak görülse de, yerleşik nüfus büyük ölçüde Arap kabilelerden oluşuyor. İki farklı unsurun bölgedeki varlığının etnik gerilimleri tetikleyebileceği endişesi birtakım gözlemciler tarafından uzun süredir dile getiriliyordu.

Arap birliklerinin YPG güçlerine destek vermek üzere Suriye topraklarına kaydırılması, mevcut gerilimleri nasıl etkiler bilmiyoruz ama, her durumda Fırat denklemini daha karmaşık bir hale getirme potansiyeli taşıdığı çok açık.

t24

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums