Mustafa Erdoğan: Referanduma niçin hayır demeliyiz (2)

TBMM’nde kabul edilen anayasa değişikliği paketinde, bütün yürütme yetkilerini tek başına kullanan ve ayrıca yasamayı

Mustafa Erdoğan: Referanduma niçin hayır demeliyiz (2)
25.03.2017 - 07:32
1928

  TBMM’nde kabul edilen anayasa değişikliği paketinde, bütün yürütme yetkilerini tek başına kullanan ve ayrıca yasamayı da vesayeti altına alabilen cumhurbaşkanı üzerinde hiçbir işler denetim mekanizması öngörülmemiştir. Ayrıca, cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar için de etkili bir Meclis denetimi öngörülmediği gibi, bunların işledikleri iddia olunan suçlardan dolayı yargılanıp mahkum edilmeleri de kolay değildir.

İlk olarak, cumhurbaşkanının parlamento veya başka bir makam tarafından denetlenmesi mümkün değildir, o sadece suç işlediği iddiasıyla Meclis tarafından soruşturulup Yüce Divan’da yargılanabilir. Ne var ki, bu teorik ihtimalin gerçekleşmesi de çok zordur. Nitekim,Cumhurbaşkanı hakkında soruşturma açılması ancak TBMM üye tam sayısının salt çoğunluğu tarafından istenebilir ve soruşturmanın açılmasına da yine üye tam sayısının 3/5’inin oyuyla karar verebilir. Soruşturma Komisyonu marifetiyle yapılan soruşturma sonunda Cumhurbaşkanının Yüce Divan’a sevk edilebilmesi için ise TBMM üye tam sayısının 2/3’ünün oyuna ihtiyaç vardır.

Cumhurbaşkanını seçen aynı çoğunluğun TBMM’de de kontrolü elinde bulundurduğu düşünülürse; bir suç isnadıyla onu değil Yüce Divan’a gönderebilecek, hakkında soruşturma açılmasını isteyebilecek çoğunluğa (üye tam sayısının salt çoğunluğu) bile ulaşmak imkânsız gibidir. Bir de şu var: Cumhurbaşkanı Yüce Divan’da yargılanıp mahkûm edilse dahi, bu onun görevinin sona ereceği anlamına gelmeyebilir. Çünkü, anayasa değişikliğine göre, sadece seçilmeye engel bir suçtan mahkum olursa cumhurbaşkanının görevi sona erer.

Buna karşılık cumhurbaşkanı yardımcılarına ve bakanlara karşı zayıf da olsa bir Meclis denetimi öngörülmektedir: TBMM üyeleri cumhurbaşkanı yardımcılarına ve bakanlara yazılı soru sorabilirler. Bunun dışında kalan “genel görüşme” ve “meclis araştırması” yolları ise esas olarak bilgi edinme amaçlıdır. Kaldı ki, Meclisin diyelim “Meclis araştırması” yoluyla edindiği bilgi ve belgelere dayanarak bir bakanı siyaseten sorumlu tutması da mümkün değildir. Esasen cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar TBMM’ye karşı değil, cumhurbaşkanına karşı sorumludurlar.

Bu kişiler hakkında “Meclis soruşturması” yolu açık olmakla beraber, bu da onların siyasî değil cezaî sorumluluklarıyla ilgilidir. Yani,bu yol sadece cumhurbaşkanı yardımcıları veya bakanların suç (görev suçu) işlemiş olmaları durumunda işletilebilir. Kaldı ki, bu yolun işlemesi de cumhurbaşkanının durumunda söz konusu olan zorluklara tâbidir. Kısaca cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlar hakkında bile Yüce Divan yolu pek nadiren işletilebilecektir. Ayrıca, bu kişiler adî suçları bakımından da “yasama dokunulmazlığı”ndan yararlanmaktadırlar.

Yürütme iktidarını tek başına kullanan cumhurbaşkanının yetkilerini kullanma biçiminin yargı yoluyla denetlenmesinde de ciddî zorluklar olacaktır. Bu konuyu tekil idarî işlemler (idarî kararlar) ile cumhurbaşkanı kararnâmeleri için ayrı ayrı ele almak gerekir. Cumhurbaşkanının idarî kararlarına karşı yargı yolu açık olmakla beraber;üyeleri aynı siyasî çoğunluk (TBMM ve Cumhurbaşkanı) tarafından atanan ve başında Adalet Bakanı’nın bulunduğu Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun mesleğe kabul ve atanmalarını yapacağı hâkim ve savcıların cumhurbaşkanının işlemlerini denetleyebilmeleri hiç de kolay değildir. Bundan başka, Türkiye’nin geleneksel devletçi kültürü ve eğitim sistemi içinde yetişmiş olan hâkimlerin, öngörülen modelde neredeyse “Devlet” demek olan Cumhurbaşkanının bir işlemini hukuka aykırı bulup iptal etmesi hakikaten cesaret gerektirir.

Cumhurbaşkanı kararnâmelerinin (CBK) yargısal denetimi ise Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacaktır ama bu yolun da etkili bir şekilde işlemesi kolay değildir. Çünkü, yeni düzenleme cumhurbaşkanının Anayasa Mahkemesi’nin kompozisyonunu büyük ölçüde belirlemesine imkân vermektedir. Nitekim, bu yapıda, Anayasa Mahkemesi’nin, sayısı 15’e indirilen üyelerinin 12’sini doğrudan doğruya veya dolaylı olarak cumhurbaşkanı atayacak, 3’ünü ise yine cumhurbaşkanıyla aynı siyasî partiden olan üyelerin çoğunluğu oluşturduğu TBMM seçecektir. Ayrıca, anayasa değişikliğinde, CBK’lerinin “kanun alanı”na girmesini önleme amaçlı olarak öngörülen sınırların çoğu da yargısal olarak uygulanmak için yeterince kesin değildir. Bu konudaki belirsizliğin cumhurbaşkanından yana sonuç vermesi de güçlü bir ihtimaldir. Sivil ve siyasal hakların CBK’leriyle düzenlenmesi yasağı ise olağanüstü kararnâmeler için zaten söz konusu değildir. Bu durumun pratik sonucu, cumhurbaşkanının isterse yasama organını büyük ölçüde devre dışı bırakarak ülkeyi kararnâmelerle yönetebilmesi demektir.

Sonuç olarak, eğer hâlihazırdaki olağanüstü tek-adam rejiminin kalıcı-anayasal bir model haline gelmesini istemiyorsak, 16 Nisan’da bu anayasa değişikliği paketine “hayır” demeliyiz.

http://ortaksoz.com/2017/03/22/referandumda-nicin-hayir-demeliyiz-2-mustafa-erdogan-yazdi/

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums