Emine Uçak Erdoğan: OHAL değil demokratikleşme!

Kıyamete kadar sürecek”, “Onların uzantılarından bize böyle haberler geliyor. Konuşacak hiçbir şey yok”, “Birileri barışı

Emine Uçak Erdoğan: OHAL değil demokratikleşme!
27.06.2016 - 01:57
1601

 Kıyamete kadar sürecek”, “Onların uzantılarından bize böyle haberler geliyor. Konuşacak hiçbir şey yok”, “Birileri barışı özlemiş olabilir fakat biz savaşa henüz yeni başladık!” 

Doğmamış bebeğin bile hayatını kaybettiği saldırılarla ilgili tarafların açıklamaları kısaca böyle. Taraflar, savaşta da barışta da kendilerini sonuna kadar destekleyecek milyonların olduğunu bilmenin rahatlığıyla konuşuyor. Ansızın ateşkese karar verdiklerinde ‘binlerce canı niye ardımızda bıraktık’ denilmeyeceğinin konforuyla bir de…

Halk PKK’yı savaşı şehirlere, mahallelere taşıdığı için desteklemedi ama aynı zamanda iktidar değişse de devletin değişmediğini gördü.

Vezneciler’deki katliamın ardından TAK’ın yaptığı açıklamalar ve karşılıklı restleşme bana uyuşturucu kaçakçılığından devlet içi bir yapılanmaya kadar giden ve Kolombiya’da uzun yıllar kaos estiren Paplo Escobar’ın hayatını konu eden Narcos dizisindeki bazı sahneleri hatırlattı. Escobar, istemediği yasayı çıkartan devlet başkanını zor duruma düşürmek için şehirlerde bombalar patlatmaya başlar. Halk tepkilidir ama devlette henüz bir karar değişikliği yoktur. Bunun üzerine devlet kademelerindekileri veya yakınlarını rehin almaya başlar. Başkaları öldüğünde soğukkanlı olan yöneticiler konu kendi sevdikleri olunca bu kez başbakanın, Escobar’ın teklifini kabul etmesi için baskıya başlarlar. Bir yılı geçen zaman içinde yaşadığımız bu durum tam da böyle bir şey. O bombalar çok yakınımızda olmadığı için çok rahat pozisyon tutabiliyoruz. Savaşa devam güzellemeleri yapabiliyoruz.

Hükümete göre, PKK bitmiş, son çırpınışlarını yaşıyor. Bu konuda medyada yer alan haberlerin bir tek imzaları farklı, yoksa 30 yılın haberleriyle aynı. Tek taraflı bilgilenme, hamaset ve kolaycılıkla bakanlar dışında durumun tam da öyle olmadığını herkes görüyor. Çok kısaca özetlemek gerekirse halk, PKK’yı savaşı şehirlere, mahallelere taşıdığı için desteklemedi, olanlardan sorumlu tutuyor ama aynı zamanda iktidar değişse de devletin değişmediğini ve yıkıcılığın daha da sürdürdüğünü gördü. Bu da PKK’nın varlık zemini zaten, kabaca anlatmak gerekirse. Örgüt ise bitmediğini göstermek için en iyi yaptığı şeyi yapıyor; ölüyor ve öldürüyor. Biz de yüreğimiz ağzımızda seyirciliğe devam ediyoruz. Her olayda kahırlanıp sonra ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi yaşamaya devam ediyoruz. Ama bu böyle sürüp gidemez, savaşa da teröre de teslim olmamayı toplum olarak başarmamız gerekiyor.

“Devlet zaten böyledir, karşısına dikilirsen gelip dümdüz eder” kolaycılığından vazgeçmekle başlayabiliriz misal. Devletin yöneticileri daha birkaç yıl öncesine kadar ‘artık aynı devlet değil’ dediğimiz kişiler… Askeri vesayeti bitirdiğine inandığımız, adil ve refah bir ülke için yola çıktığını söyleyen bir siyasi hareketin ve halen de milyonların ‘iyiliğin timsali’ gördüğü bir yönetimden bahsediyoruz. O halde “devlet böyle yapar” kolaycılığına kaçamayız. Yöneticilerin inançlarına ve siyasi çizgilerine uygun şekilde davranmasını beklemek, her durumda insanın sistemden daha kıymetli olduğunu hatırlatmak ve buna uygun davranmadığında da hesap sormak bir vebal olarak boyunda duruyor. Operasyonlar sırasında şehirleri yerle bir ettikleri yetmiyormuş gibi evlere girip insanların mahremiyetini ortaya seren, bunları sosyal medyada en kötü şekilde afişe eden, ölümler unutulsa da unutulmayacak bu onur kırıcı davranışların “gönüllü kötülüğünün” kahramanlarına yeni zırhlar, OHAL yasaları getirilmesine sessiz kalınmaması da keza…

Yöneticilerin inanç ve siyasi çizgilerine uygun davranmasını beklemek, insanın sistemden kıymetli olduğunu hatırlatmak vebal olarak boyunda duruyor.

Militanlarının ortalama dağda yaşam süresi en fazla birkaç yıl olduğu halde, yıllardır tek kurşun atmadan yaşadıklarını kendileri söyleyen yöneticileri olan bir örgüte ne etkimiz olur bilmiyorum. Ama ona gönüllü nefer olan, varlığının devamını canıyla sağlayan insanların ve onların yakınlarının bundan vazgeçmesi için seslenebileceğimiz merci belli: HDP.

Silahların konuşmasıyla siyasete alan azalsa ve dokunulmazlıkların kaldırılması gibi bir dar boğazla uğraşsa da Diyarbakır’daki patlamada ayağını kaybettiği halde sandık başına koşan seçmenlerine karşı görevini yerine getirmek durumunda. Bu da örgütün kendisine verdiği ‘vitrin’ görevini kabullenmekle değil ‘aktör’ olmak ve bölgedeki çoğulcu yapıyı içinde barındırabilmekle mümkün olabilir. Sadece operasyonların önünde değil, barikatlara koşanların önünde de ‘canlı kalkan’ olmak zorundalar. İç savaş, etnik savaş ile ilgili sadece uyarı değil önleme sorumlulukları olduğunu da unutmamalılar.

Savaş devam ederken en çok konuşulan ‘çözüm sürecinin” niçin, nasıl bozulduğu oldu. Kronolojiler yapılıyor, eski defterler  açılıyor. O zaman boyunca sıklıkla çözüm sürecinin en büyük handikapının, insanların normalleşmesinin ve tüm kesimleri kuşatacak bir toplumsal barışın müzakere masasının uzak veya yakın geleceğinde hiç yer almaması olduğunu dile getirdim.

Tarafların çözüm sürecinde bile birbirini ve haliyle tabanlarını düşmanlaştırmaktan çok imtina etmediklerini hep birlikte yaşadık.

Ateşkes masasında sadece siyasi kazançların değil bu ülkenin binlerce evladını yok yere kaybetmesinin önüne geçilmesinin, yeni kuşaklara travmalar aktarılmamasının öncelenmesi gerekiyordu. Lider karizmalarına indirgenen bir çözümün uzun süreli olamayacağı, yine liderler üzerinden kolayca bozulabileceği de öngörülmeliydi.

Herkesin kendi iktidarına sesini yükseltmesi, önce ateşkesin, ardından da toplumsal bir barışın tesisi için çaba içine girmesi elzem.

Savaşın yürütücülüğünü bizzat çözüm sürecini hararetle destekleyenlerin olduğu bir ortamda, silahların susmasını istemek zor. Bir cephe de size karşı açılıyor. Ancak bu ateşi harlayanlar bile bu yolun iyi bir sonu olmadığını biliyor. Herkesin kendi iktidarına sesini yükseltmesi, önce ateşkesin, ardından da toplumsal bir barışın tesisi için çaba yoluna girmesi elzem. Kürtlerin haklarının, sorunlarının PKK’nın silahının gölgesinde konuşulmadığı ateşkes müzakeresini onunla yapan ama onu tek muhatap olarak kabul etmeyen çoğulcu bir masa, çözümün ilk adresi. Yeni OHAL’ler, yeni zırhlar değil gerçek anlamda bir adalet ve demokratikleşme… Bu bakış savaş çığlıkları arasında çok ütopik gelse de sesimizi yükseltmekten, ‘edi bisekinin’ demekten başka yapacak bir şeyimiz yok.

KARAR

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums