Aliye Çınar Köysüren: ‘Sol muhafazakârlık’ mı?

Toplumsal örüntümüzü genel iki siyasi şablonla tasvir edemeyiz bundan böyle: Sadece sol ve sağ ayrımı yeterli değil, ikisinin ortasında yeni bir sınıf varlığını ilan ediyor ki, o da ‘muhafazakâr sol’dur.

Aliye Çınar Köysüren: ‘Sol muhafazakârlık’ mı?
26.06.2016 - 09:10
2816

 Toplumsal örüntümüzü genel iki siyasi şablonla tasvir edemeyiz bundan böyle: Sadece sol ve sağ ayrımı yeterli değil, ikisinin ortasında yeni bir sınıf varlığını ilan ediyor ki, o da ‘muhafazakâr sol’dur.

Bu iki kelimeyi yan yana getirmek belki toplumsal algıdaki gerilimi de dışa vurmaktadır. Birbirine zıt görünen yapılar birlikte yeni bir oluşum ise, toplumdaki eski kutuplaşmaların normale döndüğünü; ancak onun yerini daha sorunlu ayrışmaların aldığını söyleyebiliriz. Muhafazakâr sol söylemi esasında Batı’da da mevcuttur. Özellikle Avrupa’da emperyalist baskıcı sağ rejimlere karşı solun kucaklayıcı olması muhafazakârları da sol bünyesine katmıştır. Böylece hem muhafazakâr hem de sol yan yana anılır olmuştur.

Türkiye’deki sol esas itibariyle muhafazakârdır. Çünkü sol, durumların ve inandığı şeylerin değişmesini göze almak istemiyor. Hâlihazırda ‘sol algı’ muhafazakârlığını korumaya devam ederken, ‘sağ’ çizginin baskıcılığa doğru kayması yeni bir yol ayrımını zorunlu kılmaktadır.
‘Baskıcı Sağ’a direnç olarak yeni Sol

Gezi olayları önemli bir değişimin kırılma noktası oldu. Çünkü yeni gençlik iktidarın baskıcı muhafazakârlığını istemiyordu. O park, eşitlik ve hukuk talebini öne çıkaran, gerçekte solun dışındaki yeni damarın da, baskıya direnç göstererek bir tür sol duruş göstermeye başladığının sembolü oldu.

Ülkemiz sağının fazlaca otoriteryanizme kaymış olduğunu bilmeyen kalmadı sanki. Aslında burada otoriteden ziyade baskı ve statükoculuktan söz edebiliriz. Sağ, doğası gereği otoriterdir; ancak gücü kullanmaya (!) başlayan otorite zayıflayarak baskıcılığa teslim olmuştur.

Statüko, konformizmi koruduğu sürece itaat ve kabulün dozu artar sadece. Son aylarda yaşanan seçilmiş bir başbakanın ışık hızıyla değiştirilmesi durumu sözünü ettiğimiz baskıcılığın ve konformizmin tam bir dışavurumudur.

Başlangıçta bizdeki öykünmeci sol (!) cafe kültürünü, sanata özentiyi ve parayı biriktirmemeyi öne çıkarmıştı. Şimdilerde ‘sağ’ da iyi yaşam koşullarından faydalanma yollarını aramaktadır. Bir anlamda belirli bir sınıfta görünmenin imkânlarına sahip olmaya çalışmaktadır.

‘Muhafazakâr/Yeni Sol’un Belirgin Özellikleri

Tıpkı sol gibi sağ da sınıfçılığı öne çıkarır gibi görünmektedir. Elbette kendi anlam dünyalarına göre enstrümanları var bu sınıfın. Öyle ki şaşırtıcı bir biçimde beklenmedik kimliklerin bu sınıfa ait görünmek için belirli formatlara girmeleri sağın basbayağı sınıfçılığını teyit etmektedir. Bu sınıfın yeşil sermaye olarak güçlenmesi kuskusuz solun garibanlığa ve emekçiliğe övgüsünden ayrılmaktadır (!) Sosyo-ekonomik bakımdan değişen ve farklı olduklarını -beden dillerinden yaşam biçimlerine kadar- her fırsatta ifşa etmeye çalışan bu yeni damarın sağ muhafazakârlıktan türeyen yeni sol olduğu söylenebilir.
Dindarlık algısının içinin boşlaması ya çağın gerisinde kalması ya da şekilciliğe mahkûm olması, düşünen ve ince zevklere sahip kişileri farklı bir çizgiye kaydırdı. Taban ve çevre olarak muhafazakâr olan bu yeni trend de sağdan ayrılmaya meyletmiştir. Onlar, özgürlük talebi ve hukuka vurgularıyla muhafazakâr sol çizgiyi zorlamaktadırlar. Hatta devletin muhafazakâr vurgusu ve baskıcı dini rengi laikliği desteklemelerine de neden olmuştur; bu duruş bile başlı başına sola yaklaşmak anlamına gelmektedir.

Bu yeni sol çizgi, muhafazakârlığın savunma refleksinden memnun değil… Daha gerçekçi olmak istiyor. “Aslında biz iyiyiz, ama şu modernlik olmasaydı bakın neler olacaktı…” kompleksi de sol muhafazakârları fazlasıyla rahatsız etmektedir. Muhafazakâr sağın özgün bilgi, rafine ve incelikli bir sanat, dahası bütün benlikler üretemediğini gören vizyon ehli algılar, Beşir Ayvazoğlu ya da Rasim Özdenören gibi isimlerin aydın boşluğunu doldurmadığını açıkça görmektedirler: Kral çıplak diyerek cesaretin iyileştireceğini düşünmektedirler. Elbette burada gizlice gelenek eleştirisinin, cehalete duyulan nefrete yaklaşması da andığımız bu yeni çizginin yol ayrım tabelasını göstermektedir.
Bu muhafazakâr sol, geleneğin sınırlayıcı kıskacına direnç gösterdikçe, bireysel özgürlükleri seslendirdikçe, liberal bir hava esmektedir. Onların devletçilikle de başı hoş değil… Bu bağlamda devletin neo-liberallik tavrı ile süratle özelleştirmeye destek olarak, devletçilikten uzaklaşmasını da desteklemektedirler. Dahası bu yeni dalga, ayni zamanda tipik sol olarak sosyal devlet projesini desteklemektedir.

Ancak isimlendirme kadar tavır olarak da kendi içinde bir gerilimi saklamaktadır muhafazakâr sol… Çünkü muhafazakârlıktan uzaklaşmış gibi görünse de, Kemalizm bekçiliği yapan sol ile arasına mesafe koymak istemektedir. Öte yandan sağdan uzaklaşırken; sosyal demokrat ve özgürlük arayışıyla sola daha yakın durmakta. Liberallikle ara sıra flört edip kaçmakta; çünkü geleneksel ve muhafazakâr damarı kızdırınca, “aslını saklayanın” kültürde hayırla yâd edilmediği hatırlanmakta. Sonuç olarak her sınırda duranın risk alması gibi, bu durumu göğüslemiş durumdadır muhafazakâr sol. Ancak sınırı zorlayarak da kendi gücünü deneyimleme fırsatı yakalamaktadır.

Yarına Bakış

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums