HDP’ye yönelik kuşatmalar, isnatlar artarak sürüyor.

Aslında pek çok çevrede HDP’nin barajı aşmasının şaşkınlığı ve hazımsızlığı var. 

HDP, değil sadece MHP, AKP gibi Meclis’te grubu bulunan partiler, BBP veya diğer ulusalcı parti ve çevreler için de Türkiye’deki kötülüklerin tek müsebbibi sayılıyor.

Yetmezmiş gibi şu günler Kandil’in de günah keçisi.

Bir yanda AKP, kendisine tek başına hükümet olanağı vermediği için her fırsatta HDP’yi yerden yere vuruyor.

Bir yanda MHP, HDP kapatılsın diye feryat ediyor.

Bir yanda Kandil, HDP ve Demirtaş’a mütemadiyen bir üst irade olduğunu hatırlatıp, açıklamalarını tekzip ediyor, uyarıyor.

Yani HDP’nin genelkurmayı, HDP’den ve ortaya koyduğu sivil iradeden rahatsız.

Siyaset, PKK’nın gerilla komutanları ve MHP’nin şahinlerine kalsa ortalık yine kan gölüne dönecek.

Çünkü onların istediği müzakere değil, kanın siyaseti.

Her iki çevrenin de kendilerinin ötelenmesine, demokratik zeminde sivil siyasal saçaklar oluşmasına tahammülleri yok.

Sözün gücünden, demokratik bir atmosferde fikirlerin ve kimliklerin özgürleşmesinden korkuyorlar. Müzakereden, özgürlüklerden korkuyorlar.

Yıllarca bu ülkede sadece namlular konuştu. Halklarımız yıllarca kirli savaşın acısını, zulmünü, vahşetini yaşadı.

Bu savaşın kaybedenleri Türk-Kürt yoksul, emekçi aileler ve onların çocuklarıydı.

Bu çağ, aydınlanmanın dağlarda patlayan namluların ışıltısıyla değil, diplomasiyle, bilgiyle, teknoloji-mühendislik stratejileriyle gerçekleşebileceği bir çağdır.

Bu çağ, dağlarda silah tutmanın değil, birlikte düşünebilmenin, birlikte konuşup birlikte çözümler üretebilmenin çağıdır.

  Kaldırım görmemiş  gerilla komutanları

70’lerin sonunda, 80’lerde o yarı feodal coğrafyada köylerinden çıkıp hiç kent, kaldırım görmeden dağlara gidip kimileri sağ kalabilen gençler, bugünün gerilla komutanları.

Onlar, dağlara çıkarken köylerinin bağlandığı kasabaların, şehirlerin caddelerinde köyden gelenlerin eşekle dolaştığı yıllardı.

Onlar dağlara çıkarken köy meydanlarında aşık oynayan çocukların yerini yeni çağın, dünyanın değişimine koşut olarak cep telefonu kullanan ve internette sörf yapan çocuklar aldı.

Belki zor, kıyasıya koşullar yüzünden  entelektüel gelişimleri de güdük kalmış o komutanlar, bugün 80’lerden 2015’lere gelememiş algılarıyla sivil siyaseti dağlardan yönlendirmeye ve toplumun HDP’ye verdiği tarihsel şansı heba etmeye çalışıyorlar.

Kuruluşundan beri onlarca genel başkan değiştiren HDP geleneğinin ışığının ilk kez Selahattin Demirtaş’la parladığını görmezlikten gelerek, HDP’nin bir Türkiye partisi olma çabasıyla oluşturduğu sivil alanı pervasızca ihlal ediyorlar.

Kaldırım görmeden atanmışlar, her fırsatta bu ülkede yüzde on üç oy almış HDP Genel Başkanı’nı, pek çoğu eğitimli milletvekillerini aşağılıyorlar.

Her fırsatta Demirtaş’ın söylediklerini tekzip edip, mütemadiyen onu kuşatarak seçmeniyle kurduğu iletişimi de sabote ediyorlar.

Yapmayın! Ne yıl 1910, ne de sizler Emiliano Zapata ya da bir Amilcar Cabral filansınız.

Demirtaş’ın, hem HDP için hem de halklarımızın kardeşliği ve barış için bir şans olduğunu, Türkiye kamuoyunun da Demirtaş’ın şahsında HDP’ye tarihsel bir şansı emanet ettiğini unutmayarak sivil kulvarlara ve sivil iradeye saygılı olun!

MEYDAN