Baş döndürücü şiddet olaylarının sonunda AKP hükümeti PKK ile sürdürdüğü 6 yıllık çatışmasızlık ortamını Kandil'i ağır şekilde bombalayarak bitirdi.

Önce Suruç'ta IŞİD büyük bir katliam yaptı. Bu saldırı HDP üzerinden Suriye'de IŞİD'e kök söktüren PYD'ye yönelikti. Katledilen gençler Kobani ile dayanışma adına bölgedeydiler. Bu katliamın hemen ardından iki polis kaldıkları evde öldürüldü. Cinayeti PKK'nın askeri kanadı HPG üstlendi. Bu işlerin uzmanı olmadığımdan bu bariz provokasyonun amacını anlamış değilim. Çok geçmeden IŞİD militanları sınırda bir astsubayımızı vurdular. Bu arada IŞİD'e karşı cephe açmaya nihayet karar vermiş olan hükümet bu fırsatı kaçırmadı ve bu kanlı örgüte savaş açtı.

Ancak aynı zamanda Kandil'e yönelik ağır bombardıman başlattı. Oysa ateşkesi sürdürmek isteyen bir irade olsaydı iki polisi öldürenlerin peşine düşülür, PKK'ya sert ve kesin uyarı verilir, sözde ortak hükümet kurulmaya çalışılan CHP genel başkanına da bilgi aktarılır, bu kadar kritik gelişmeler hakkında görüşü alınırdı. Tabii ki böyle olmadı. Adeta IŞİD'e açılan savaşın şokundan yararlanılarak PKK ile var olan zımni çatışmasızlık bitirildi. Bunun doğal sonucu olarak da seçim kampanyası boyunca zaten askıya alınmış olan çözüm sürecine son nokta konuldu.

AKP iktidarının yeni bir strateji izlemeye karar verdiği oldukça aşikâr. AKP çözüm süreci sayesinde Kürtlerden, genel olarak da Türkiyeli seçmenden aldığı desteğin artmasını bekliyordu. Bir miktar milliyetçi oyun MHP'ye kaptırılabileceğinin farkına vardığında ikircikli bir yol izlemeye başladı. “Kürt sorununun olmadığı” ilan edildi. HDP ağır itham altına alındı. Mutlaka seçim barajının altında kalması gerektiği söylendi, bu amaca yönelik provokasyonlar da esirgenmedi. Ama 7 Haziran akşamı görüldü ki gerek HDP gerek MHP cephesinde hezimet söz konusu. AKP'nin başkanlık sistemini kurabilmek için başlıca hedefi olan referandum çoğunluğu şöyle dursun AKP çoğunluğunu yitirdi.

Bu sonucu başta Cumhurbaşkanı olmak üzere çoğu AKP yöneticisinin hazmedebildiğini sanmıyorum. CHP ile koalisyonun en asgarisinden bile yargı, dış politika, ekonomi gibi temel alanlarda dayatacağı politika değişikliklerini AKP açısından kabul edilebilir görmediğimden arzulamama rağmen AKP-CHP koalisyonunun şansını çok düşük görüyordum. Şimdi sıfıra yakın görüyorum. Bence AKP filmi başa sarmaya karar verdi. Yenilenecek seçimde HDP barajın altında bırakılmaya çalışılacak. Şehit cenazeleri geldikçe HDP'ye giden oyların geri gideceği umuluyor. Çözüm sürecinin bitirilmesiyle de MHP'nin en önemli kozu elinden alınacak. Bu sayede MHP'ye giden AKP oylarının geri alınması tasarlanıyor. Savaş stratejisinin ödeteceği can bedelleri ise umursanmıyor. Yenilenecek seçimde istenen elde edildikten sonra duruma yeniden bakılır deniliyor olmalı. Savaşın zaten sallantıda olan Türkiye ekonomisine ödeteceği bedelin de referandum çoğunluğu elde edildikten sonra telafi edilebileceğine inanıyor olmalılar.

Yeni strateji 3 ay içinde yenilenecek bir seçimde esas hedef olan başkanlık sisteminin yolunu açacak referandum çoğunluğunu sağlar mı? Umarım yanılıyorumdur ama böyle bir ihtimal var. Gelişmekte olan çatışma ortamına bir de koalisyonun kurulamaması sorumluluğu “çok şey isteyen” CHP'ye yıkılabilirse, AKP'nin 7 Haziran'a kıyasla oylarını artırma ihtimali yüksek. HDP barajın altına çekilemese bile AKP mutlak çoğunluğu kazanmaya yetecek kadar oy alabilir. Defalarca yazdım ama bir kez daha hatırlatayım. Bunun için AKP'nin yüzde 44 civarında oy alması yeterli. Eğer HDP barajın altında kalacak olursa yüzde 45 civarında bir oyla AKP referandum çoğunluğunu da kazanabilir. AKP açısından ödenecek bedellere değer duruyor.

Zaman