Cengiz Algan: HDP’nin penaltı korkusu

İnkârcı, asimilasyoncu devletle Kürtler arasında süren maçta ilk defa Kürtler lehine bir karar çıktı.

Cengiz Algan: HDP’nin penaltı korkusu
24.06.2015 - 09:56
3000

 100 yıldır süren bir maçın son dakikalarında hakem topu getirip penaltı noktasına, Kürt takımını da topun başına dikti. İnkârcı, asimilasyoncu devletle Kürtler arasında süren maçta ilk defa Kürtler lehine bir karar çıktı. Şimdi taraftarlarının yüzde 84’ü Kürt olan HDP yönetimi ya bu penaltıyı gole çevirecek ve maçı kazanacak ya da topu bilerek dışarı atıp belirsiz bir süre daha Kürtlerin hevesini kursağında bırakacak.

80 milletvekiliyle Meclis’te ‘eş’ üçüncü partilik konumunu elde eden HDP’nin önünde resmen iktidar fırsatı duruyor. Sadece barajı aşmaya ve Erdoğan’ı başkan yaptırmamaya odaklanmış HDP’liler bu sonucu beklememiş olabilir. Bu ihtimal, haftalarca sokaklarda binbir zorlukla seçim kampanyası yürütmüş aktivistlerin de aklının ucundan geçmemiş olabilir. Ama işte gerçeklik bu: Kürtler parti olarak girdikleri ilk seçimde iktidara ortak olma fırsatı yakaladı.

Kürtler önceleri CHP ve SHP içinden seçilmek için uğraş verdiler. Leyla Zana’lar milletvekili olabilmek, Kürtleri parlamentoda temsil edebilmek için büyük zorluklara katlandılar, hapse yollandılar. Sonraki yıllarda sistemin arkasından dolanıp bağımsız seçilen Kürt vekiller yasal siyasette ısrarın temsilcileri oldular. Cılız da olsa Kürtlerin sesinin duyulması için çaba gösterdiler. Şimdi o sesi çok daha gür çıkarmanın eşiğindeler. Sadece Leyla Zana’yı değil, Öcalan’ın yeğenini de Meclis’e, hem de Başkanlık Divanı’na sokmuş durumdalar. Fakat takımın ‘teknik direktörleri’ bu penaltıyı gole çevirme konusunda isteksiz görünüyor. “Biz yedekte kalalım, maçı başkaları oynasın” diyorlar.

Kürtler bu ülkede okula gidiyor, çalışıyor, vergi dairelerine gidiyor, askere gidiyor. Polis oluyor, asker oluyor, hukukçu oluyor, adliyelere giriyor. Medya yönetiyor, başhekim olup hastane yönetiyor, hastane sahibi oluyor, büyük şirketlerin yönetim kurullarına girip ekonomide etkin oluyor. Eğitimci oluyor, yayıncı oluyor, yurtdışı temsilcisi oluyor. Belediyeleri yönetiyor, parlamentoya girip parti olarak temsil ediliyor, Cumhurbaşkanlığı’na aday oluyor. Ama bir tek Bakanlar Kurulu’na girmesin, öyle mi? Neden? Kürtlere iktidar haram mı?

Yıllarca eşit vatandaşlık hakkı için mücadele etmiş, oğlunu, kızını, canını, parasını feda etmiş insanların temsilcileri kabineye neden girmesin? Örneğin, neden Turizm Bakanı olup kendi bölge insanına çok daha kolay yardımcı olmanın anahtarını cebine koymasın? Zaten yerel yönetiminin başında olduğu şehirlerin kaderini, neden merkezi hükümetin de üyesi olarak kolaylaştırmasın? 100 yıllık baskı ve asimilasyon döneminden sonra neden ülke yönetimine talip olmasın? Kürtlerin hakları başkalarının koalisyon yaptığı bir Meclis’te küçük muhalefet partisi olarak mı daha kolay savunulur, yoksa anayasa referandumu çoğunluğunu ele geçirmiş bir hükümetin ortağı olarak mı?

Ayrıca iki şeyi akıldan çıkarmamak gerek. Birincisi, AK Parti ile koalisyona yanaşmayan bir HDP diğer iki partiden birine yolu kendi eliyle açmış, hatta onu oraya sürüklemiş olacak. Örneğin, kendilerinin “savaş hükümeti olur” diye niteledikleri AK Parti-MHP koalisyonunun bir sebebi olacaklar.

İkincisi, tabanlar arasındaki geçişkenliğin en çok AK Parti ile MHP arasında olduğu yanılgısı. AK Parti’den HDP’ye giden oylar MHP’ye giden oyların iki katından fazla. CHP’den MHP’ye giden oylar da HDP’ye giden oyların iki katı. Her ikisinin tabanındaki dindarlık oranı diğerlerinden bariz biçimde daha yüksek. Örneğin, her ikisinde de başörtülü kadın oranı toplumun genelindekinin bile üzerinde (KONDA seçim sonrası araştırması). AK Parti ve HDP’nin temsil ettiği kesimler, hep söyleyegeldiğimiz gibi, rejimin iki en kalabalık “öteki” grubunu oluşturuyor. Birbirlerine yaklaşmaları diğerlerine oranla çok daha kolay. Nitekim HDP tabanının yüzde 58’inin AK Parti ile koalisyonu istediği araştırmalarla görülüyor.

Ayrıca AK Parti ve HDP’nin yeni anayasa önerileri birbirine çok yakın. İki parti Çözüm Süreci’nin devamından yana ve bugüne kadar birlikte yürüttüler. Oysa MHP süreci hemen bitirme yanlısı, CHP ise ipe un seriyor.

Aynı fırsat bir daha çok uzun yıllar yakalanamayabilir. Hem ortak çıkarlar hem de konjonktürel koşullar bu kadar elverişliyken HDP yönetimi kenara çekilip olacakları izlemeyi yeğlerse, Kürt halkına büyük bir haksızlık etmiş olur. 100 yıl sonra gelen “kurucu unsur” olma şansını tepmemeli, savaşa son verecek en güçlü koalisyonun ortağı olmak için çabalamalı, yeni anayasa yapımının asli unsuru olmalıdır. Bunun için kırmızı çizgilerini olabildiğince inceltmeli, şartları asgaride tutup ortak çıkarları vurgulayarak AK Parti’yi kendisiyle işbirliği yapmaya zorlamalıdır. Nişantaşı’nın değil Diyarbakır’ın partisi olmanın gereği budur.

SERBESTİYET

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums