Recep Maraşlı: HDP Barajı geçmesin ya da Kürt annesini görmesin

Fıkrayı herhalde biliyorsunuz:

Recep Maraşlı: HDP Barajı geçmesin ya da Kürt annesini görmesin
3.06.2015 - 18:35
4985

 

"HDP Barajı geçmesin" ya da "Kürt annesini görmesin"

 Fıkrayı herhalde biliyorsunuz:

Biri Türk, biri Kürt iki idam mahkumu vardır. Önce Kürt olana sorarlar;

"- Son arzun nedir?"

"- Annemi görmek istiyorum" der Kürt, "yıllardır görmemişim, elini öpmek isterim..."

Sonra Türk olan mahkuma sorarlar:

"- Peki senin son arzun nedir?"

"- Kürt, annesini görmesin!.."

Aslında bu fıkradaki isimler "öteki" saydığını kendi sonunda bile aşağı tepelemek ihtirasından kurtulamayan herkes için değişebilir.

Bir başka fıkra da "öteki dünyayı" anlatır.

Cehennemde zebaniler kaynar kazanlar, ateşler içindeki insanların başında bekliyor ve başını yukarı çıkarmak isteyenleri tekrar ateşin içine atıyorlar. Bu dünyadan göçen bir fani, dehşet içinde bunları görerek ilerlemektedir. İçlerinden bir kazanın başında hiç bir zebani beklemediğini görür. Kendini gezdiren meleğa merakla sorar;

"-Bu kazanın başında neden zebaniler beklemiyor?!"

"- Ha o mu? O kazanda Kürtler kaynıyor, içlerinden biri kazandan dışarı çıkmak istediğinde diğerleri ayağından çekiyorlar zaten. Zebanilere gerek kalmıyor!"

Daha önce Kürt ulusal hareketi, sol, demokrat ya da liberal çevrede olup da son seçimlerde AKP'den milletvekili adayı olan Muhsin Kızılkaya, Orhan Miroğlu, Mehmet Metiner ve ya Markar Esayan gibi isimlerin "HDP barajı aşmasın, HP barajı aşmazsa iyi olur, HDP Barajı aşarsa çözüm süreci bitebilir" gibi demeçlerini okuduğumda ilk aklıma gelen bunlar oldu.

Girdikleri partinin başarılı olmasını istemeleri normal tabi... ama bunların söyledikleri "Kürt annesini görmesin" demekten veya kazandan başına çıkarmak isteyenleri bacağından aşağıya çekmekten farksız. Patolojik bir durum ve bana daha çok 12 Eylül Cezaevlerinde tanık olduğumuz "itirafçı psikolojisini" hatırlatıyor. Biraz daha ileri gidersek, beyaz adamın yanında kahyalık aldıklarında kölelere daha acımasızca davranan "kölelik ruhu"na benziyor.

HDP % 10 barajını aşmasa örneğin % 9 ve % 8'de kalsa bile, büyük çoğunluğu Kürt yurtseverleri ile Türkiyeli demokrat insanların oylarından oluşan bu kitlenin iradesinin meclise yansımamasını istemektir bu. Her türlü zorluğun, zorbalığın, mücadelenin yükünü çekmiş bu insanların oyları "yok" sayılacak ve çöpe gidecek. Onun yerine hiç hakketmedikleri halde AKP, CHP, MHP gibi partiler milletvekilliklerini şişirecekler. Hangi demokrat akıl veya vicdan sahibi bunu savunabilir?

Kendileri de bir zamanlar bu camialar içinde şu veya bu şekilde bulunmuş insanların milyonlarca seçmenin isteğinin meclise yansımamalarını dilemeleri nasıl bir ruh halidir, nasıl bir düşünce halidir başka türlü izah edilebilir mi, bilmiyorum.

HDP'yi beğenmeyebiliriz, hiçbir politikasını onaylamayabiliriz. Oy veren verir, vermeyen vermez. Ama biz beğenmesek bile bu kitle eğiliminin meclise yansımasını istememek, o oyların boşa gitmesini, temsil edilmemesini istemek ve bunu "demokrasi, çözüm, insan hakları vb" gibi hasletlerle bağdaştırmak mümkün değildir.

12 Eylül diktatörlüğünün getirdiği bu baraj sisteminin özellikle sistem dışına kaçan uçları merkez partilerinin içinde erimeye zorlama amacı taşıdığı, 90'lı yıllardan beri de özellikle Kürt ulusal demokratik muhalefetini barajlamak için sürekli korunduğu bilinen bir olgudur. Hal böyleyken bu barajı savunmak ahlak ve vicdan ölçülerinin dışındadır.

HDP barajı aşarsa ne olur, aşmazsa ne olur, sorusundan daha önemli olan; bu toplum kesiminin demokratik enerjisinin legal açık siyaset kanallarında dolaşabilmesidir. Sırası geldiğinde "Senin düşüncelerine katılmıyorum ama düşüncelerini ifade edebilmen için canımı bile verebilirim" diye Voltaire'den örnek veren "demokratlarımız"; iş katılmadıkları eğilimlerin temsiline gelince; onlar çok yüksek baraj oranına yaklaşsalar bile temsil edilmemelerini dileyecek kadar da "açık sözlü" olabiliyorlar.

Bu büyük toplumsal dinamizme kendini temsil ve ifade yolları kapatılırsa ne olur?

Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki bu enerji kendini ifade edecek başka yolları bulup, kendisini bir biçimde meşrulaştıracaktır. Seçim çalışmalarında görüldüğü gibi, Kürt ulusal demokratik muhalefeti toplumda rahatsızlık duyan cok daha farklı eğilimleri, renkleri de yanına alma başarısı gösterdi. Dolayısıyla bu gücü marjinalize edip bir kalıba dökmek hiç kolay değildir.

Bir yandan "PKK'yi dağdan indireceğiz, silahi çözüm yolu olmaktan çıkaracağız" deyip sonra da ona, parlamento yolunu, legal siyaset yollarını tıkamak, onlara dağı, sokağı göstermekten başka bir anlama gelmez. Dünyanın her yerinde bu tür çözüm görüşmelerinde ilk yapılan şöy ulusal veya toplumsal muhalefetin meşru mücadele kanallarına çıkışını kolaylaştırmak gelir.

Burada ise tam tersi oluyor. Sivil siyesetin alanını daraltmaya çalışılıyor. Ve en acı olanı ise bu ucubeyi en hararetli savunanların bir zamanlar kendileri de bu mücadelenin içinde olanlar olması...

Demokrasi çoğulculuksa, olabildiğince geniş kesimlerin temsilini, katılımını sağlamaksa, doğru olan en geniş ve çeştliliğin temsilini savunmaktır. Daraltmak değil.

Özcesi geniş bir toplum kesiminin temsil edilmesi, siyasete bu araçla da katılabilmesi ortalıkta dolaşan spekülatif senaryoların her birisinden daha önemlidir.

HDP'nin siyaseti, söylemi. çizgisi eleştirilebilir; fakat hakettiği temsili elde etmesini istemek demokratik bir duruşu gerektirir. % 10 barajını aşamadığı takdirde % 9'un oyu çöpe gidecekse, diğer senaryolar bir yana, bu kesimin temsilini sağlamak adına destek vermenin demokratik bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Bunun için illa HDP'li olmak gerekmiyor.

 

Kaynak: Gelawej.net

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums