İkinci yıl dönümünde Gezi direnişi

Gezi Parkındaki ağaçların kesimine karşı tepki ile başlayan ve otoriterleşen siyasi iktidara karşı demokrasi ve özgürlük talebiyle bir halk ayaklanması niteliğine bürünen Gezi direnişinin 2inci yıl dönümü.

İkinci yıl dönümünde Gezi direnişi
29.05.2015 - 12:08
3045

 Gezi Parkı'ndaki ağaçların kesimine karşı tepki ile başlayan ve otoriterleşen siyasi iktidara karşı demokrasi ve özgürlük talebiyle bir halk ayaklanması niteliğine bürünen Gezi direnişinin 2'inci yıl dönümü.

 Gezi Parkı'ndaki ağaçların kesimine karşı tepki ile başlayan ve polisin sert müdahalesinin ardından büyük bir toplumsal tepkiyle büyüyerek tüm Türkiye'ye yayılan, otoriterleşen siyasi iktidara karşı bir halk ayaklanması niteliğine bürünen Gezi direnişinin 2'inci yıl dönümü. Halkların direniş tarihine adını ödenen büyük bedellerle yazdıran Gezi direnişinin ortaya çıkardığı ruh ise, Kadıköy'den Kobanê'ye kentlerin tüm sokaklarında kimi zaman barbarlığa karşı insanlık mücadelesinde kimi zaman da siyasi iktidara karşı hak arama mücadelesinde simge olmuş sloganlarıyla ve ölümsüzleşenlerin duvarlardan gözlerimize bakan fotoğraflarıyla yaşıyor, mesaj vermeye devam ediyor. Peki neydi Gezi direnişini başlatan, gençleri, kadınları, işçileri, işsizleri, halkları, inançları bir arada sokağa çıkartan ve yaklaşık 20 gün boyunca büyük bedeller ödenerek devam eden direnişin sırrı? Gezi direnişi günlerinde yaşananlar, ortaya çıkanlar nelerdi? İşte ikinci yıl dönümünde Gezi direnişi günlüğü.


Ağaç kesimine karşı direniş nöbeti

Gezi Parkı'na Topçu Kışlası'nın kötü bir taklidini yapmaya kararlı AKP iktidarı, bütün yetki ve karar mekanizmasını kendisi sayarak, 27 Mayıs günü öğle saatlerinde parkın Asker Ocağı Caddesi'ne bakan dış duvarının yaklaşık 3 metrelik kısmını yıktı. Parktaki 4-5 ağaç taşınacağı iddiasıyla söküldü. Yapılan açıklamada, Taksim'i Yayalaştırma Projesi kapsamında duvarın yıkıldığı belirtildi. Bunun üzerine uzun bir süredir Gezi Parkı'nın park olarak korunması için mücadele yürüten Taksim İçin Ayağa Kalk Platformu üyeleri ve ekoloji meselesine duyarlı yaklaşık 50 kişilik bir grup yurttaş, ağaçların kesilmemesi için parkta çadır kurup nöbet tutmaya başladı. Gece saatlerinde direnişçilerin ilk tepkisi parkın yıkımına devam etmek isteyen iş makinelerinin önünde uzanmak oldu. Yıkım bu gece ertelendi ama polislerin de belirttiği gibi ertesi gün yeniden yıkım için geleceklerdi. Bu sırada sosyal medyada geniş kesimlerin duyarlılığını oluşturmaya dönük açık çağrılar başladı.

Dozerlerin önünde BDP milletvekili Önder

28 Mayıs sabahı parkta daha büyük bir kitle toplandı. BDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, yıkıma karşı çıkmak için dozerlerin önünde durdu. Gezi direnişinin sembolü haline gelen görüntüde Önder, "Ben bu ağaçların da kuşların da vekiliyim" dedi. Yıkım bir gün daha ertelendiği açıklandı ama talimat alan polis parkta nöbet tutan yurttaşlara biber gazıyla sert bir saldırı gerçekleştirdi. 2 kişi biber gazından etkilenerek hastaneye kaldırıldı. Yurttaşlar direnişe devam ederken, parkın duvarının bir bölümü daha yıkıldı. Yıkıma engel olmak isteyen gruba polisin yeniden saldırması üzerine çok sayıda kişi yaralandı. Sonraları Gezi Direnişi'nin sembollerinden biri haline gelecek Kırmızılı kadın da, polisin gazlı saldırısına karşı direnler arasındaydı. Direniş sosyal medyada büyük yankı bulmaya başladı. Ülkenin hemen her yerinde yurttaşlar parkın yıkılması ve ağaçların sökülmesine karşı büyük tepki veremeye başladı. Çadırların yakılması görüntüsü yurttaşların orantısız polis şiddetine karşı büyük tepkisini açığa çıkardı. 

Çadırlara polis saldırısı

Tüm saldırılara rağmen parkta direniş nöbeti tutulmaya devam edilirken, 30 Mayıs sabahı saat 05.00'de çadırlara yine polis müdahalesi yaşandı. Direnişçilerin gece nöbeti için kurdukları çadırlar yakıldı. Çok sert bir polis saldırısı yaşandı. Öğle saatlerinde parkta toplanan büyük bir kitle forum gerçekleştirdi. Akşam saatlerinde direnişin bastırılmasına karşı çıkan yurttaşlar, büyük bir kalabalık oluşturdu. Özellikle yaşananlara uygulanan sansür, olayların medyaya yansımaması büyük tepkiye sebep oldu. Twitterda bir günde 2 milyon #DirenGeziParkı tweeti atıldı. 31 Mayıs günü sabaha karşı 04.30'da gerçekleştirilen polis saldırısı ise tüm toplumsal kesimlerin sabrını taşıran son damla oldu. Saldırının ardından İstanbul başta olmak üzere tüm Türkiye illerinde halk alanları doldurmaya başladı. Gün boyunca polis saldırıları ve direnişler gerçekleştirildi. Gezi Parkı'nda polisin biber gazlı ve tazyikli su saldırısı sonucu çok sayıda kişi yaralandı. 
Polis Taksim Meydanı'nda da toplanan kitlelere gaz bombaları, tazyikli su ile saldırdı. Taksim'in havadan çekilen fotoğraflarında Taksim ve çevresini biber gazı bulutu kaplamış şekilde görünüyordu. Polis müdahalesinde o kadar çok yaralanan oldu ki bölgedeki hastaneler yetersiz kaldı, Türk Tabipler Birliği geçici bir acil müdahale birimi kurdu. 

Saldırı şiddetlendi halk korku duvarlarını yıktı

Artık halkların korku duvarları yıkılmıştı. İstanbul'un tüm semtlerinden halk akın akın Taksim bölgesine gelmeye başlıyordu. Gezi direnişi dünyanın da gündemine oturmuştu. Birçok dünya televizyonu haber bültenlerinde 15 saat boyunca polis saldırısına karşı devam eden direnişi canlı bağlantılarla aktarıyordu. Türk basınının büyük çoğunluğu ise hala üç maymunu oynamayı tercih ediyordu. Akşam saatlerinde kitlesi artan direniş adeta tarih yazıyordu. Gece saatlerine karşı süren direnişe karşı polis İstiklal'deki saldırısı sürüyordu. Gazdan göz gözü görmüyor, polis gaz bombalarını insanlara nişan alarak ateşliyordu. Direnişe destek eylemleri Ankara, İzmir, Mersin, İzmit, Konya, Manisa ve birçok şehre yayıldı. Ankara'da Kuğulu Park, İzmir'de Gündoğdu Meydanı ve Konak bölgelerinde yapılan yürüyüşler polis saldırısıyla sonlandı.

Tüm Türkiye ayakta

31 Mayıs'ı 1 Haziran'a bağlayan günün ilk saatlerinde artık tüm Türkiye ayaktaydı. Polisin günlerdir şiddetini arttırarak sürdürdüğü saldırılar, Türkiye'nin hemen hemen tüm şehirlerinde, İstanbul'un çeşitli mahallelerinde başlayan protesto yürüyüşleriyle tepkisini buluyordu. Sabaha karşı İstanbul'un Anadolu Yakası'nda toplanan on binlerce direnişçi Boğaziçi Köprüsü üzerinden yürüyüşe geçerken hükümet direnişle yalnızca polisle başa çıkamayacağını anlayınca alanlara jandarmayı da indirdi. Öğle saatlerine yaklaşırken, polis yoğun gözaltı yapmaya başladı. Tek bir kişi dahi görse gaz atıyor ya da gözaltına alıyordu. Gün içerisinde Beşiktaş'tan Kabataş'a geçişler engellendi. Taksim metrosunun durduruldu. Öğleden sonra 15:00 civarında Taksim'de kurumlar adına yapılan açıklamada DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezğlu, "Taksim'i kazanana kadar evimize gitmeyeceğiz" dedi. Taksim'de aralarında milletvekillerinin de bulunduğu binlerce kişi, Gezi Parkı'na yürüdü ve Gezi Parkı'nın Mete Caddesi tarafına giriş yaptı. Ardından on binlerce kişi Gezi Parkı'na giriş yapmaya başladı. Harbiye, Sıraselviler ve Dolmabahçe tarafından on binlerce kişi Taksim'e akın ediyordu. 

Direniş kazandı polis Taksim'den çıktı

Halkın kararlı direnişi sayesinde polis saldırısı püskürtüldü ve Taksim'de yeniden yürüyüş başladı. Saat 17.00'yi gösterdiğinde Taksim'de toplanan kitle tarih yazıyordu. Artık alanda hiç polis kalmamıştı. Akşam saatlerinde Gezi Parkı direnişi koordinasyonu tarafından açıklama yapıldı. Direnişin park nöbetine dönüştürüldüğü duyurusu yapıldı. Katılımcı örgütler dönüşümlü olarak Gezi Parkı'nda nöbet tutmaya başladı. Ertesi gün saat 14.00'te aydın ve sanatçıların katılımıyla direnişin zaferinin kutlandığı büyük bir şölen gerçekleşeceği duyuruldu. 

Barikatlar, sloganlar, gençler

Polisin alandan çekilmesi ile birlikte, direnişi kola kola yürüten Kürdünden Alevisine, Türkünden Ermenisine, işçisinden işsizine toplumun her kesiminden on binler, alana yaşanabilecek olası polis müdahalelerine karşı Taksim'e çıkan tüm yolları barikatlarla kapattı. Polisin alandan çekilirken bıraktığı bariyerlerin ise artık direnişçilerin barikat kurmak için temel malzemelerinden olmuştu. Ters çevrilmiş polis araçlarından, sandalyeye her türlü malzeme kullanılarak yapılan barikatlardan Gezi'nin sembolü olan "Bu daha başlangıç mücadeleye devam" sloganı ise hiç eksik olmuyordu. Gaz bombalarına ve tazyikli suya karşı elbise, plastik şişe, deniz gözlüğü gibi her çeşit giyecek ve aksesuarı gaz maskesi yapan gençlerin barikat önlerindeki görüntüleri ise dünyada simge oldu. Her alanda yaratıcılıklarıyla ön plana çıkan gençlerin gaz bombasının etkisini hafifletmesi için ürettikleri spreylerle, sloganlarıyla, barikatlarıyla yine yaratıcılıklarını konuşturuyordu. Alanın öz savunmasını alan gençlerin "Polis yoksa problem yok" yazılamaları, barikatlara verilen isimler de dikkat çeken ayrıntılardı. AKM binası ise, direnişin sembollerinden birisi olmuştu. AKM üzerine çıkan gençler binaya hem üyesi oldukları siyasi parti ve platformlarının flama ve bayraklarını hem de taleplerinin yazılı olduğu pankartları astı. Onlarca pankart ve flamanın bir arada olduğu bina direnişin görsel boyutuna ayrı bir katkı sundu. Sokaklar, caddeler meydanlar sloganlarla donatılırken, Türkiye devrimci önderleri de unutulmadı. Taksim ve çevresinde bulunan binalara Türkiye devrimci önderlerinden İbrahim Kaypakkaya, Deniz Gezmiş, Mazlum Doğan ve yaşamını yitirmiş birçok devrimcinin posterleri asıldı.

Taksim'de komün deneyimi

On binlerin doldurduğu Taksim ve çevresinde insanların birçoğu artık direniş alanının terk edip evine dönmüyordu. Ortaya çıkan ihtiyaçların giderilmesi noktasında ise komün devreye girdi. Taksim Meydanı'nda artık bir komün deneyimi yaşanıyordu. Hem barikatlarda polise direnen gençlere maske ve ilaç ihtiyacını karşılayan komünler alanda bulunan yurttaşlarında hemen hemen günlük tüm ihtiyaçlarını karşılayabilecek boyutlara ulaştı. Tamamıyla yurttaşların desteği ile işleyen ve ilk gün bir duvar üzerine bırakılan su, bisküvi, meyve suyu gibi malzemelerin bulunduğu komün, günler içerisinde gelişerek, alanda onlarca komün masasına dönüştü. 

Simge haline gelen görüntüler

Ters çevrilen polis otoları sprey boyalarla yapılan yazılamalar sonrası yurttaşların direniş hatırası olarak önünde fotoğraf çektirdiği simgelere dönüşenlerden birisiydi. Çatışmalar sırasında tahrip olan belediye otobüsleri ise yurttaşların gece dinlendikleri noktalardan birisi haline gelmişti. Yaygın medyanın direnişin ilk günlerinde sessizliğine karşı el konulan canlı yayın araçları da simge olanlardandı. Alanda bazı sokaklarında adı değiştirilmeye başlandı. Taksim'deki sokakların adın direnişçiler tarafından değiştiriliyor birçok sokağa aralarında Ceylan Önkol'un da bulunduğu devlet tarafından katledilen çocukların isimleri veriliyordu. Taksim'de artık geceleri on binler buluşuyor forumlar düzenleniyor ve siyasi iktidara öfke sloganlarla her gece yineleniyordu. Tüm Türkiye kentlerinde de her gece direnişe destek eylemleri devam ediyordu.

Direnişin 15'inci gününde büyük saldırı gözaltılar tutuklamalar

Hükümet ve dönemin Başbakan'ı Erdoğan ise, her konuşmasında alanlardaki yüz binleri tehdit ediyor, "Yasadışı eylemlere izin verilmeyecek, gerekenler yapılacak" diyordu. Ve direnişin 15'inci gününde sabahın erken saatlerinde polis Taksim'e doğru çıkmaya başladı ve büyük bir saldırı dalgası başladı. Taksim ve çevresinde şiddetin dozajını arttıran polisin müdahalesi adeta vahşete dönüşüyordu. On binlerce insan saatler süren polis müdahalesine rağmen alanı terk etmemek için direniyordu. 11 Haziran'da yaşanan polis müdahalesinin ardından kitleler yine Gezi parkı başta olmak üzere Türkiye'nin en merkezi meydanlarında eylemlerini sürdürdü. Eylemlerin hepsine polis müdahalesi yaşandı. Taksim Dayanışması "Gezi parkını terk etmiyoruz" açıklaması yaparken, 17 Haziran'da emekçiler Gezi Parkı direnişine destek için greve çıktı. Polis artık kitlelerin Taksim'e çıkışını engellemek için Taksim'e çıkan yollarda müdahalelerini sürdürürken, yurttaşlar "duran insan" eylemlerini başlattı. Kentlerin tüm meydanlarında "durarak" eylem yapan yurttaşlar da polis saldırılarından nasibini aldı. Haziran ayı boyunca her gün kitlelerin Gezi Parkı'na yapmak istedikleri yürüyüşlere polisin sert müdahalesi yaşanırken, hükümet operasyonların düğmesine de bastı. Gezi direnişinde yer alan siyasi gruplara yönelik gerçekleştirilen polis operasyonlarında yüzlerce kişi gözaltına alınıp tutuklanmaya başlandı.

Haziran ayı boyunca süren direniş boyunca 10 bine yakın kişi, polis müdahalelerinde atılan gaz bombalarıyla yaralandı. 91 kişi kafa travmasına uğradı, 10 kişi gözünü kaybetti. Polis müdahaleler sırasında 15 günde 150 binin üzerinde gaz bombası attı, tonlarca tazyikli su sıktı. 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz, Eskişehir'de 2 Haziran 2013'de uğradığı saldırı sonucu beyin kanaması geçirerek yaşamını yitirdi. 3 Haziran günü Mehmet Ayvalıtaş, göstericilerin otoyol kapatma eylemi sırasında bir aracın kasıtlı olarak çarpması sonucu yaşamını yitirdi. Abdullah Cömert Hatay'daki polis müdahalelerinde kafasına polis tarafından atılan gaz bombasının ardından yaralanarak yaşamını yitirdi. Gezi direnişi sırasında Okmeydanı'nda polisin attığı gaz bombasının kafasına isabet etmesi sonucu henüz 14 yaşında olan Berkin Elvan ağır yaralandı. Berkin, 269 gün verdiği yaşam mücadelesinin ardından yaşamını yitirdi. Ankara'da ise Ethem Sarısülük polisin açtığı ateş sonucu katledildi. Medeni Yıldırım ise, tüm ülkeye yayılan direniş sırasında Diyarbakır'ın Lice ilçesinden karakol protestosu sırasında askerlerce katledildi. 22 yaşındaki Ahmet Atakan da Hatay'da polisin attığı gaz bombasının başına isabet etmesi sonucu çatıdan düşerek yaşamını yitirdi. 

Gezi'nin ardından birçok şey değişse de büyük bedellerin ödendiği ve halkların direniş tarihine geçen Gezi direnişinin, ortaya çıkarttığı ruh hala yaşıyor. Gezi direnişinin sloganları, Kobanê'de barbarlığa karşı insanlık direnişinin yanında olanların da tek adam iktidarını hedef alan iktidarın uygulamalarına karşı sokağa çıkanların dillerinde yükselmeye devam ediyor. İlk defa Gezi direnişinde sokağa çıkarak taleplerini haykıran gençlerin şimdi kimisi Şengal'de kimisi de İstanbul'da "Bu daha başlangıç mücadeleye devam" diyor.

ÇAĞDAŞ KAPLAN / DİHA

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums