- 22.04.2018 00:00
Sonuncusu, arkadaşlarıyla aynı düşünmüyordu. Yaşanılan bütün emareleri alt alta koyunca paniğe kapıldı. Savaş şartlarında uzun süredir ölü sayısı önemini kaybetmişti. Evet, Batı bu olayın içindeydi ve büyük bir vahşet olursa müdahale edeceğini açıkça beyan etmişti. Fakat çok fazla yer değiştirme, katliam, baskı haberi vardı ve İttihat ve Terakki’ye artık yeterince güvenmiyordu.
“Soyumuzu kurutacak bunlar, katliama hazırlanıyorlar” gibi bir şeyler yazdı kağıda. Yazdığından kendi de ürpermişti...
Beni, hikayedeki üç iyi insandan biri gibi düşünürseniz, biraz iç sıkıcı olan bu yazıya devam edeceğim.
Üç fikir de önemliydi çünkü.
“Kürtlere Ne Olacak 2 ”...”
Bu serinin ilki yayınlandığında oluşan tepkiden memnunum.
Ukalaca atılmış başlık için şimdi özür dileyebilirim sizden. Hatta şimdi makale formunda yazmaktan vazgeçebilirim.
İstersem öyle de yazarım ama bilin yani. Daha basit cümlelerle yazmak istiyorum devamını.
Sosyal medyada, Kürdistan kahvelerinde, “Atatürkçü Düşünce Derneği İzmir Şubesi”nde de konuşulsun diye üslup değiştiriyorum. Ortak dille, daha çok mizah gibi...
Bu konuda gündem yaratabilmek için her yolu denemeye hazırım çünkü.
Yazı Kürt kamuoyunun “legal”, “illegal” pek çok kesiminde ilgi yarattı, özelden biliyorum.
Türk devleti zaten her şeyimizi kayda alıyor, zalim.
Ermeniler de çok paylaştı ama Türk aydın kesimlerden henüz tık yok.
Ona da bir çözüm buluruz elbet.
Ya da mecburen önümüzdeki bir 100 yıl daha uğraşıp dururlar bu konuyla!
Daha büyük ceza yok zaten, onların durumu hepimizden zor...
Bu tartışma, aynı zamanda Türk kimliğinin sırtına yüklenen “katil” kamburunun ağırlığını hafifletmek için de lazım hepimize.
Şimdi, şöyle devam etmeyi düşünüyorum:
Tespitlerimi okudukça, dönüp bana: “Mevzuyu anladık, Kürtler aynı Ermeniler gibi kıyıma uğrayabilir diyorsun. Tarihsel bir hatırlatma yapıyorsun. Tamam da ne yapalım yani?” deme çabukluğuna varabilirsiniz.
Hatta deyin lütfen ki sayfalarca 1915 sürecini anlatmak zorunda kalmayayım.
İlgilenenler daha fazla bilgi, belge ve yayın için Aras Yayıncılık, Agos, Rober Koptaş, Pakrad Estukyan ve tabi Taner Akçam Hocam gibi kaynaklara başvurabilir.
Ama inanın büyük ve şaşırtıcı aynılıklara rastlayacaksınız. Katliam hazırlığı dediğin şey “Windows 1915” gibi sürekli güncellenen bir vaka olmamalı zaten. Katillerin üç beş numarası var işte, öyle bakın rastlantılara.
Gazeteci kimliğimle ziyaret ettiğim Brüksel KNK binasında, KNK Eş Başkanı Remzi Kartal Bey’e söylediğim gibi “Selahattin Demirtaş’ın alındığı gün Krikor Zohrab’ın alındığı gündür.” fikrimde ısrarcıyım ben.
Yani felaketler zincirinin en önemli işareti Selahattin Başkan’ın evine polis baskını yapıp almalarıdır. Kitlenin, onun alınmasını durduramayacak halde olmasıdır. Bu bir ölçüdür. Normalde Selahattin Demirtaş’ın alınması halinde “Serhildan” başlangıcı olacağı bile söylenmişti. Fakat bunun için dinç bir halk lazımdı.
Ya da “Salyangoz” oyunumu Sur direnişi sürerken Amed’de sergilediğim zaman DTK Eş Başkanı Hatip Dicle Bey’e “Hatip Abi bak F-16 uçakları alçaktan uçuyor. Camlar kırılacak neredeyse. Direniş devam ediyor fakat bunlar tankla vuracak. TC size bunu söylüyor. Şehrinizi yıkacaklar” dediğim cümlenin doğru çıkmasından övünecek de değilim.
Neticede onlar bu halkın önderleridir ve benim bildiğimin onların deneyimi yanında büyük bir mavrası yoktur. Bunu samimi söylüyorum, bir şey ima etmiyorum.
Hatta bu iki ismi özellikle yazayım ki şahitlerin kim olduğunu bilin. Yeri gelirse teyit edin. Onlar da, size bana ne dediklerini anlatırlarsa, ikisinin de deneyimli siyasetçiler olduklarına tekrar ikna olursunuz.
Selahattin Abi ile de neler konuştuk neler zaten. Onu çıkardığımız gün daha neler konuşacağız hatta, kardeşi Süleyman da şahittir.
Bu arada ona açık bir mektup yazdıydım geçen herkes görsün diye. Mektubum tarihidir.
Tutsak ile sürgün iki dost arasında “illegalite”yi tartışır. Herkes için olmasa da bizim için tarihidir. Gün gelir yüz yüze konuşuruz olmadı.
Yani ez cümle, bu meseleyi uzun zamandır gündeme getirmek istiyorum diyorum. Sabitlenmiş twitime bir bakın, Salyangoz turne afişini yerine koyup değiştirmiyorum. Değiştirmiyorum ki iki kişi fazla okusun.
Denize girip boy veren insanlar gibi uyarayım sizleri. 100 yıl önceki acıların tekrarına gebe yarınlar.
Geç olmadan durdurun...
Şimdi, gelin, yazıyı “Kürtlerin en çok sordukları sorular ve o sorulara cevap” formuyla sürdürelim.
Peki ne yapmalı, tüm Kürt güçleri olarak TC’ye teslim olun mu diyorsun?
Devamı yarın
Yorum Yap