- 10.06.2016 00:00
“Diyarbakır, Van, Batman, Siirt, Bitlis size selam söyledi. Ben başka şehirler için programımı yapadurayım sizler ufaktan hazırlıklara başlayın. Diyarbakır, Van, Batman, Siirt, Bitlis sizi bekliyor çünkü…” (Bir önceki yazıdan devam…)
Bölgeye yapacağımız geniş tur için sabah erken saatlerde Van Havaalanı’na indik. Kemal Gökhan Gürses, Fatma Baçaru ve ben.
Salyangoz’un ilk gösterisi 24 Mayıs Salı akşamı Nüda Kültür Merkezi’nde olacaktı. Van Belediyesi Kültür Sosyal İşler Daire Başkanı Murat Ertaş resmi sıfatıyla bizi karşılayıp tanıştıktan 15 dakika sonra gayrı resmi kardeşim oldu bile.
O hep bahsedilen meşhur ‘Van Kahvaltısı’ var ya; gerçekten şöhreti hak edecek kadar iyiymiş haberiniz olsun.
Van Denizi kenarında (Van Gölü derseniz kızıyorlar, Van Okyanusu demelerine ramak kalmış) Avzem adlı bir tesiste harika bir kahvaltı ettik beraberce.
Oradan Grand Hotel’deki odamızda biraz dinlenip etkinlik için hazırlıklara başladık.
Nüda’da oyun için hazırlanan ekip çok heyecanlıydı. Teknik işlerden sorumlu olan Erkan laf arasında şunu fısıldadı Kemal’e:“İyi ki geldiniz. Gülmeye çok ihtiyacımız var.”
Oyun saati yaklaştığında salon kadar insanın dışarıda kaldığına başta üzüldük. Fakat sesi dışarıya da verecek pratik çözüm bulununca biraz olsun içimiz rahatladı.
Van’ın tüm ilçelerinin belediye eş başkanları oradaydı neredeyse. Onlar, koltukta yer bulamayıp sahne önünde gençlerle beraber yere oturacak kadar mütevazı insanlardır, bilin istedim.
Yere oturanlar arasında Füsun Demirel de vardı. Canım benim, ertesi gün sahneleyeceği oyun öncesi bana da yetişsin diye gün boyu koşuşturmuş.
Onun oyununun adı ‘Aşk Oyunu’. Hani Hatay’da sahnelerken polis kamerasına alınıp terörist ilan edildiği oyun. Ben Füsun’u çok seviyorum, onu da bilin istedim.
Sahnede iki saat boyunca konuştum. Bıraksalar iki saat daha konuşurdum. Salondaki yüzlerce insanla o kadar harika bir vakit geçirdik ki ne zaman bitirsek erken olacaktı zaten.
Çıkışta Van Büyükşehir Belediye Eş Başkanları Bekir Kaya, Hatice Çoban, Füsun, bizim Murat, Erhan Aksoy, Sevgi Özdinç’in de içlerinde olduğu bir ekip yemeğe gittik.
Bekir Abi eşi ve güzel oğluyla gelmişti. İki oğlan babası olduğumdan beş dakikada kafaya aldım tabi yaramazı. “Baba, Hayko amca akşam bizde kalsın” cümlesini duyana kadar da rahat etmedim.
Hatice ile yeni tanıştık. Ama sanki 40 yıllık dostmuşuz gibi sarıldık vedalaşırken.
25 Mayıs sabahı Siirt’e doğru yola çıkarken dört gün sonra Van’daki ikinci oyun için sözleşerek vedalaştık.
Yalan yok Siirt yolunda arabada uyudum biraz. Keşke uyumasaydım. Dünyalar güzeli bir coğrafya. Siirt’te bize Eşref eşlik etti. Eşref’i tanırsınız. HDP mitingleri öncesi Selahattin Abi platforma çıkmadan mikrofondan hep o konuşur.
“Abi, gaz yediğimiz dördüncü gün bugün, bir yanda cenazeler, baskılar öteki yanda tutuklamalar, iyi ki geldiniz, moral olur bize” dedi Eşref…
Siirt’teki sahne 1500 kişilik Amfi tiyatro. Kızlar Tepesi’nde…
Mekana varınca önce biraz endişe ettim. Dolar mı yahu burası bu gece? Doldu. Hem de 2 bin kişi geldi. İnanmazsınız diye fotoğraf da çektik.
İlk kez açık havada ilk kez bu kadar kalabalık karşısına çıktım. Size bir sır vereyim mi? Ben bu işi kıvırıyorum galiba. Bana sorarsanız harika bir gösteri oldu. O 2 bin kişi içinden ‘Kötü geçti’ diyeni bulursanız bilin ki o bizden değildir.
Siirtliler ile Bitlisliler yıllardır kavga ederlermiş. Büryan hangisinin yemeği? Ertesi sabah kahvaltıda et dolu tabakları tüketirken Eşref itiraf etti. “Büryan Bitlis’in yemeğidir ama bizimki daha güzel işte…”
Yine araçlara atlayıp Bitlis’e doğru yola çıktık.
Bitlis Belediye Eş Başkanı Nevin Taşdemir Dağkıran. Bir 19 Ocak günü Taksim’den Agos’un önüne doğru yürürken yolda tanışmıştık yıllar önce. Ne garip, acılarda dost olunca kolay kolay unutmuyor insanlar birbirlerini.
Belediye binası salonunda yaptık geceyi. Belediyeden Berçem ve Bayram beni çok seviyormuş. Ben de onlara boş değilim artık.
Kenti çok az gezebildik diye bir kez daha bir araya gelmek için sözleştik.
Batman yolu üzerinde Buzlu Pınar diye bir yer var. Bakın orada kiminle karşılaştım…
Selahattin Abi “Nasıl gidiyor” diye sorunca, “Valla senden çok kalabalık topladım bölgede” diye ukalalık yapmayı ihmal etmedim tabi.
Batman’da Kültür Daire Müdürü Ali Sarıpınar karşıladı bizi. Buralarda insanlar ya başkan ya müdür zaten. Olmayanlar da yakında olacak.
Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde biletler 50 TL idi. Çünkü toplanan tüm para yıkık kentlerde ihtiyacı olan ailelere dağıtılacak. Gösteri sonrası 10 Ekim Ankara Katliamı’nda hayatını kaybeden dokuz yaşındaki Muhammet Veysel Atılgan’ın amcasıyla oturup uzunca sohbet ettik. Ne anlatsam boş size. Ateş düştüğü yeri yakıyor.
Batman’da kuaför Mikail var. “Abi yorgun görünüyorsun, olmaz böyle” diye aldı zorla dükkana götürdü beni. Yeminle İstanbul’da böyle muamele görmedim ben. İnsanın metroseksüel olası geliyor.
Ekrem Abi Batman’da toplanan para olduğu gibi ailelere gitsin diye bizim bütün masrafları cebinden karşılamış. Yetmedi aracıyla Batman’dan Van’a kendi götürdü bizi. Uzun ve keyifli bir yolculuktu. Yine Batman’a gidince yine o gezdirsin bizi bari.
Tekrar Van’a ulaştığımızda “Oh be insanın evi gibisi yok” dedim içimden.
Van’daki ikinci gösteri ilkinden bile coşkulu geçti. Kocaman bir hatıra bıraktı belleklerimize.
Bütün bu anlattıklarım esnasında arkadan kocaman bir savaş takip ediyordu hayatı. Ölümler, çatışmalar, kayıplar…
Bütün bunlar yokmuş gibi yaptık ama biz.
Hayat normalmiş gibi gülümsedik.
Normal hayatın özlemiyle inadına gülümsedik hatta…
4 bin civarı insana dokunmanın heyecanıyla bindik uçağa döndük şehrimize işte.
Elden daha fazla ne gelir bilmiyorum.
Ama elimden ne gelirse yapıyorum.
Elimden ne gelirse yapasım var.
Elimden geldiği kadar…
Yorum Yap