Bayram Geldi Hoş Geldi

  • 24.09.2015 00:00

 “Eskiden kimin Alevi, kimin Kürt, kimin Ermeni olduğu konuşulmazdı. Bir arada yaşar giderdik işte.”

Bu cümleyi her kurduğunuzda içinizi kaplayan rahatlama ve övünç duygusunu o kadar iyi anlıyorum ki…

Ruhunuza iyi gelen bu halin karşısında, peşinizden bir gölge gibi kovalayan zulüm ve katliamlar dolu hikayeleri ıskalayarak inşa ettiğiniz tertemiz ve umutlu bir gelecek tahayyülünüzü paylaşabilmeyi o kadar çok isterdim ki…

Gözlerimin içine bakarak bu cümleyi söyleyen, söylerken en ufak bir itirazda bulunurum diye kaygılanan ifadesini gizleyemeyen herkese hep “evet” dedim. “Evet, aynen dediğin gibi çok mutluyduk eskiden.”

“Eskiden kimin Alevi, kimin Kürt, kimin Ermeni olduğu konuşulmazdı.”

Konuşulmazdı çünkü Alevi, Kürt, Ermeni çok korkardı bunu konuşmaktan. Sokağa top oynamaya çıkan her birimizin kulağına tekrar tekrar “söyleme sakın, konuşma sakın!” diye fısıldandığını kimselere söyleyemedim hiç.

Üzülsünler istemedim.

Bizim mahalle Kurtuluş Baysungur Sokak’ın sonuydu. Baysungur Sokak üç dört blok devam edecek kadar uzundu. Son 15 metresi birden yokuşa dönüşür onu cart diye Aktaş Sokak durdururdu. Halen de öyledir. Bana sorarsanız dokuz günlük bayram tatillerinin keyfi en güzel o sokakta yaşanırdı.

Aktaş Sokak’ın Günaydın Garajı’na doğru olan kısmında, köşede, Madam Mari’nin bakkal dükkanı vardı. Bayram harçlıklarının yarısını orada harcamak farzdı. Çünkü kılıbık kocasına asla kasaya oturtmayan Madam Mari, mahallede Tay Yayınları’nı satan tek mekandı. Zagor, Mister No, Tommiks, Teksas, Mandrake…

Günaydın Garajı’nın karşısındaki Kalyoncu Bakkal ise harçlıkların kalan yarısına talipti. Herifin dükkanı bakkal değil mühimmat deposu mübarek. Kız Kaçıran, Torpil, Füze, Çatapat, Mantar…

Maç yapmadığımız anlarda bir elimizde çizgi kahramanlarımız, bir elimizde torpil mahallenin altını üstüne getirirdik.

İki bakkal da Süryani’ymiş. İlk insandan beri bu topraklarda yaşayan halkın çocuklarıymış. Bilmezdik…

Elektrikçi Ali Abi ve muzip kardeşi Cem’in Alevi olduklarını ise daha dün öğrendim desem yeridir. Muharrem orucu tuttukları kadim kültürleri Ramazan orucu tutuyor gibi davranma hallerine hep yenik düşmüştü.

Metin’in babasının Harbiye’nin Dolapdere’ye uzanan kısmında bir pastanesi vardı. Kurabiyelerin içine konulan marmelatın gazete kağıdını huni gibi yaparak içine doldurulup hamura enjekte edildiğini oradan biliyorum. Muameleyi görseniz bir daha o kurabiyelerden yemezsiniz yeminle.

Kürtmüş Metinler. Mersinli derlerdi kendilerine hep. Mersin’e nereden göç ettiklerinden hiç bahsetmediler ki…

Bizim üst komşu Meryem Hanım ise annemin mahallede evine kahve içmeye gittiği tek insandı. Sokağa çıkarken başına taktığı örtüsünü bazen unutur “hay Allah, telaşla çıktım evden bak ne oldu” diye hayıflanırdı.

Ermeni bir kız çocuğuyken bilmediğimiz sebeplerle Müslümanlaştırılmış dediler sonradan Meryem Teyze’nin gıyabında.

Elazığlı Cem’in, Selim’in, Zeki Abi’nin, Yücel Abi’nin birbirlerine benzer benzemez hikayeleri de vardı elbet.

Ama bütün mahalleyi anlatacak değilim size, ayıptır…

Çünkü eskiden kimin Alevi, kimin Kürt, kimin Ermeni, kimin Sünni olduğu konuşulmazdı.

Biz bütün veletler, sadece Ramazan bayramlarında harçlıklarımızın içinden başka bir sebep için pay ayırmayı o güzel zamanlarda öğrenmiştik.

Metinlerin pastane fırınında pişirilecek iftarlık Karadeniz pidesi için malzeme alınacaktı ya. Halimizi görseydiniz gurur duyardınız, biliyorum.

Bir Hayat Bilgisi kitabı fotoğrafı gibiydik. Bugün olsa Kamu Spotu’na malzeme olurduk belki de.

9-10 yaşında her ramazan iftar sofrası kurup o enfes pideleri mideye indiren iyi çocuklardık bizler.

Kurban Bayramları’nda ise gidip boğazlanan hayvanları hiç izleyemedik. Fazla geldi o kadar kan görmek.

Her birimizin atası binlerce yıldır bu topraktan yeşermiş güzel yüzlülerdik.

Paskalya yumurtası için, Newroz için, Hıdırellez için hiç para toplamadık ama.

Dokuz günlük Bayram tatilleri en fiyakalı bizim mahallede yaşanırdı.

Yerli ve milliydik üstelik. Kasabanın sırrını deşmedikçe sorunsuz yaşamayı öğrenmiştik.

Miting meydanlarında çığıranlara sorsan mahallenin tamamını nefretle anıyorlar şimdilerde.

Duymazdan geliyorum. Mahalle çocuğu olmayı sadece kabadayılık diye belleyenlerin hikayeleri olmaz ki. Yok da zaten.

Ben onlardan daha iyi biliyorum.

Tüm bayramlar tüm çocuklarındır arkadaş.

Bayramımız kutlu olsun…

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums