Pazartesiyi salıya bağlayan gece tüm televizyonlar “son dakika” gelişmesini duyurmaya başladı: “İstanbul merkezli operasyonlarda 200’e yakın adres arandı. Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, yasadışı dinleme yapmak ve sahtecilik suçlarına karıştıkları öne sürülen 70’e yakın polis gözaltında.”

Sanırım Erdoğan’ın Gülen Cemaati’ne karşı çeşitli vesilelerle “inlerine gireceğiz” dediği büyük operasyon başlamış durumda.

Şimdi soru sorma hakkımız var.

• Devlet, kendi içindeki çetelerden arınıyor diye sevinelim mi?

• Suça karışmış, vatandaşın canına, malına kastetmiş kamu görevlilerinin yakasına yapışıyorsunuz öyle mi?

• Bu büyük “temizlik” harekâtı ile Roboski’de çoluk çocuğa bomba yağdırmış katilleri ortaya çıkaracak mısınız?

• Sekiz yıldır bir bekçinin bile sorumlu tutulmadığı, devletin tüm birimleriyle cinayetin etrafında dolaştığı Hrant Dink davasını aydınlatacak mısınız?

• Malatya Zirve katliamının, Rahip Santoro cinayetinin devlete sızmış faillerini bulacak mısınız?

• Gezi sürecinde nice gençlerimizi katledenleri, onlara “saldırın” emrini verenleri adalete teslim edecek misiniz?

• Ceylan Önkol’un, Uğur Kaymaz’ın, Lice’nin, Okmeydanı’nın sorumlusu, eli kanlı kolluk kuvvetlerine ibretiâlem için dokunacak mısınız?

• KCK davaları adı altında önüne gelen Kürd’ü yıllarca hapis yatıranları afişe edecek misiniz? O Kürtlerden özür dileyecek misiniz?

• Soma’da üç kuruş fazla kâr etmek için yüzlerce işçinin canına kıyanlardan hesap soracak mısınız?

• Hayırsever işadamı Reza’nın teslim aldığı iktidar mensuplarının yakasına yapışacak mısınız?

Niye hiçbirimiz gönül rahatlığıyla bu sorulara “evet” diye cevap veremiyoruz?

Yıllarca mahkeme kapılarında, devlet kendi polisine dokunmadığı için öfke ile bağırıp çağıran insanların niye bu operasyonla yüreği soğumuyor?

Niye mutlu değiliz?

Çünkü biliyoruz...

Bu iktidar Ergenekon, Balyoz davalarında olduğu gibi Cemaat operasyonunda da sadece kendi derdine bakıyor.

Sadece kendisine tehdit olarak gördüğü durumlarda davranmayı biliyor.

Üstelik rahatsız olduğu kesimlere saldırırken MGK kararları ile tüm devleti seferber ediyor, önüne gelen herkesin canına okuyor.

Defalarca yazdım, yine yazayım.

Bu devlet seferberlik hâlinde bir kesime “vatan haini” damgası vurarak saldırmaya başladığında önüne geçilemez bir sürecin startını vermiş olur.

Belli ki sivillere de dokunacaksınız.

Cemaat’in dershanesine giden gencin de, Cemaat’in yayın organında çalışan gazetecinin de aynı anda hayatını riske etmiş oluyorsunuz.

Suçun bireyselliği ilkesini gözardı edip cadı avı başlattığınızda adaleti “toplama kampı”na çeviriyorsunuz.

Bu alışkanlığınız hiçbir kesimin derdine deva olmadığı gibi sadece yeni mağduriyetler yaratacak.

AKP’ye oy vermeyen kesimlerin neredeyse tamamının bir vesileyle hain ilan edildiği bir ortamda kimse kendini güvende hissetmeyecek.

Bu kadar büyük kaygıların olduğu bir ülkeyi taşıyamazsınız.

Sadece gerginlikten beslenen bir anlayış ile davranıyorsunuz.

Kazandığınız her seçim birilerinin büyük kaybına dönüştüğü sürece felakete gidiyoruz demektir.

Sıranın kendisine gelmesini bekleyenlerin ülkesi artık burası.

Bu sıra eninde sonunda size de gelir.

Söylemiş olayım...

iletisim@haykobagdat.com

Twitter:@haykobagdat