- 11.06.2014 00:00
Türkiye’de toplumda karşılığı bulunan hiçbir ‘siyasal’ akımı gayrimeşru ilan etmedim.
Bırakın siyasal tercihini varlığı bile devletin resmî algısı tarafından tehlikeli bulunan bir etnisiteden geliyorum. Hâliyle MGK kararlarında “iç tehdit” olarak işaretlenenler olarak benden bir sıra yukarıda veya aşağıda bulunan kimlikler daima bana devletten daha yakın oldu.
Adına “bölücü terör” deyin, “İslamcı cemaatler” deyin, “misyonerler” deyin ne derseniz deyin.
Mademki aynı torbada vatan haini ilan edilmişiz, istihbarat raporlarını yalancı çıkarmak bize yakışmaz.
Bu bağlamda muhafazakâr tabanla devlete egemen olmalarından önce çok sıkı ilişkilerim oldu.
Başörtüsüne sadece üniversitelerde değil kamunun her alanında özgürlüğü savundum.
28 Şubat’ta olması gereken yerde durdum.
Parti kapatma kararlarında, 367 rezilliğinde, bürokratik vesayetin müdahalelerinde, sınavlarda katsayı zulmünde hep o “tehlikeli” addedilen kesimin temel insan haklarını savundum. Şimdi muhafazakârların iktidarında yine aynı prensiplerle davranmaya çalışıyorum. Onlar “devlete bizim çocuklar hâkim olursa devlet adaletli olur” zannettiler. Oysa oların çocukları çoktan ceberut devlet oldular bile. Eski devletin kötü birer fotokopisine dönüştüler.
Yine MGK kararlarıyla belirli toplumsal kesimlere hücum ediliyor. Yine kamuda fişlemeler var. Yine yasal mühimmat ile öldürülen insanların ölümü hakettikleri anlatılıyor. Yine üçe beşe tav olunmuş. Kamu kaynakları amcaoğullarına dağıtılmaya devam ediliyor. Yine ideal gençlik profili tarif ediliyor. Bu gömleği giymeyen herkes şeytanlaştırılıyor. Devleti yeni ele geçirmiş olmanın hazzıyla Kemalistlere rahmet okutacak kadar iştahlı, cüretkâr ve zorba olmayı kendilerine yakıştırabildiler.
Bütün bunları siyasal İslamcıları siyasal İslamcı oldukları için dışlamadığım bilinsin diye yazdım.
Vaat ettikleriyle icraatları arasındaki uçurumun net görülmesi için onları kendi referanslarıyla sorguluyorum. Geçen pazar günü Radikal 2’de yayımlanan Levent Gültekin imzalı bir makale tam da bu hesaplaşmadan bahsediyordu. Bazı satırbaşlarını alıntılamak isterim.
“Dindarların iktidarında bu ülkenin çocukları öldürülüyor. Bu iktidar döneminde hak, hukuk, adalet hiç olmadığı kadar yara aldı. ‘Biz- onlar’ ayrımı hiç olmadığı kadar derinleşti. Toplumun haysiyeti zedelendi, psikolojisi bozuldu. ‘Konuşan Türkiye’nin zerresi kalmadı, ‘alkışlayanlar ile yuhalayanlar’ ilkelliğine mahkûm olduk. Özgürlükler daha da kısıtlandı. ‘Mahalle baskısı’nı geçtim, bir tek mahalle, tüm Türkiye’ye baskı yapar oldu...
Gururu kırılmamış bir tek vatandaşımız var mı?
Dindar hükümet tarafından aşağılanmamış, onuru kırılmamış kim var? Birbirimizden ya korkuyoruz, ya utanıyoruz. Birbirimizden kaçıyoruz işte.
Peki, niçin vaat ettiklerimizin hiçbiri gerçekleşmedi? Nasıl olur da dindarlar, sorunların kaynağı haline gelir? Nerede, ne tür bir yanlış yaptık?..
Batı’da İslamifobya var diye şikâyet ediyorduk. Artık bütün Müslümanlar, İslamcılardan korkuyorlar. İslamcılık ideolojisi bütün Müslümanları rehin aldı. Yaptıklarımızla, söylediklerimizle İslam; çatışmanın, ötekileştirmenin, kendinden olanı kayırmanın zemini haline geldi. Cennet vaat ettiğimiz insanlara, cehennem hayatı yaşatıyoruz. Cennete gitmek için, bütün ülkeyi cehenneme çeviriyoruz. Buna hakkımız var mı?”
“Şimdi şehirlerimizde her gün çocuklar ölüyor da umurumuzda değil! Nasıl ‘Ölmüştür, gitmiştir’ diyecek kadar gaddarlaştık? Hani din insanı daha merhametli yapardı? Niçin yapmadı? Yıllarca birbirimize ‘Bir lokma bir hırka’yı öğütledik. Şimdi haksız kazançla, iltimasla elde edilen paralarla lüks ve şatafat içinde yüzüyoruz. Hani din insanları kanaatkâr yapardı? ‘Rüşvet alan da verende melundur.’ Din böyle vaaz ediyordu. Peki, nasıl oluyor da ‘davamız’ için bağış adı altında alınan rüşvetler bizi tiksindirmiyor?”
‘Vaaz ettiğimiz değerler insanlara neden derin bir ahlak, sağlam bir şahsiyet, yüksek bir kültür, stilize bir yaşam getirmedi’ sorusuna cevap bulmadan, hiçbir şey olmamış gibi yola devam edemeyiz. ‘Durmak yok, yola devam’ diyemeyiz. Yoldan çoktan çıktık çünkü.
Bataklıktayız. Ne yolu, ne devamı?”
Twitter:@haykobagdat
Yorum Yap