- 26.03.2014 00:00
Haber şöyle:
“Türkiye’nin gündemine oturan ses kayıtlarına bir yenisi daha eklendi. Artı Bir televizyonunda yayımlanan, Başbakan Erdoğan ile Akif Beki arasında geçtiği öne sürülen ses kaydında, Erdoğan’ın Ali Bayramoğlu, Hasan Cemal ve Okay Gönensin’in Kanal 24’te çıkmasından yakındığı iddia ediliyor.
Cumhuriyetve Sözcü’nün de aralarında bulunduğu bazı gazetelerde de yayınlanan ses kaydındaki iddiaya göre ‘Siyaset 24’ isimli programı izlediğini dile getiren Erdoğan, ‘Garip garip şeyler var. Hasan Cemal gibi adam çelişkide bulunuyor. Partisi kapatılıyor diyor, partisi kapatılan bir adamın, partilerin kapatılmaması için bir Anayasa değişikliği getirdiğimiz zaman niçin oy vermediler...’ diyor.
Erdoğan’a atfedilen ses kaydında, ‘Burada bakıyorsun bir tarafta Mustafa Karaalioğlu, öbür tarafta Ali Bayramoğlu, Hasan Cemal, Okay Gönensin... Ben anlamıyorum nasıl böyle bir tablo oluşturuyorsunuz, hayret ediyorum ya’ ifadelerini kullandığı iddia ediliyor.
Bizim Mustafa’dan‘ben şeyi takip edemedim Başbakan’ım, tamponu aldırdığım için televizyon çok bakamadım’ yanıtını aldığı öne sürülen ses kaydında Erdoğan, ‘Tamam da kardeşim biz buralarda ağırlıklı olarak kendi sesimiz olmuyoruz hala. Ben bunu size anlatamıyorum ya. Bu adamlardan bize bir şey olmaz ya’ diye çıkışıyor.
Mustafa Karaalioğlu’nu kastederek, ‘Mustafa şu anda onların yanında eziliyor. Bu üçü onu orada topa tutuyor adeta’ dediği öne sürülen Erdoğan, ‘Ben burada kendi kendime kahroluyorum böyle şey mi olur?’ diyor.” (T24 Bağımsız İnternet Gazetesi)
Bu konuşmanın 2011 yılının nisan ayında gerçekleştiği iddia ediliyor.
Yani ortada Cemaat-AKP kavgası yok, referandum gerçekleşeli yedi ay olmuş, ‘Derin Devlet’in temizlenmesi operasyonları henüz ahlaki üstünlüğünü yitirmemiş...
Başbakan’ın kastettiği “bu adamlar” kimdir?
Ortalama bir televizyon programında, evrensel demokrasi normlarının hatırlatılması ve esasında hükümete adım atması için olumlu bir teşvik olarak görülebilecek yorumlar yüzünden başbakan niye kahroluyor?
Hadi arayıp programa müdahale etmesini geçtik de iktidarın vesayete karşı mücadelesini desteklemiş, referandumda evet demiş, uçağında beraber yolculuk ettiği gazeteciler karşısında bu kadar büyük bir öfkeye niye sahip?
Çünkü koşulsuz biat istiyor.
Bir telefonla fırça atabileceği, rezil edebileceği, söylemlerinin sınırlarını belirleyebileceği ve bunun karşısında iki kuruşluk itibar dağıtarak elinin altında tutabileceği gazeteci müsveddelerine alışık.
Ve en önemlisi kendi ideolojik geçmişi ile aynı motivasyonları taşımayanlara asla güvenmiyor.
Çünkü onlar Başbakan’ın yoldan geçen kadınların eteğine bakıp laf etmesine itiraz edebilirler.
Yetişkin insanların kiraladığı evlerde seks yapma ihtimaline karşı polisin göreve çağrılmasına kızabilirler.
Berkin’i öldüren katillerin ortaya çıkmasını talep edebilirler.
34 insanını bombalayarak öldürmüş bir ülkede sorumluların adaletin karşısına çıkması talebinde bulunabilirler.
Sadece ateşkesi değil Kürt halkının haklı taleplerinin karşılanmasını isteyebilirler.
Şimdilerde internet yasaklarına karşı oluşan tepkileri “Porno lobisi faaliyetleri” diye yazan, “Hrant yaşasaydı AKP’ye oy verirdi” diyen, “Asker de medyaya müdahale ediyordu canım” diye haykıran ve seküler hayatı savundukları hâlde muhafazakârlara sırnaşarak köşe tutmaya çalışan arkadaşların hâlini daha iyi anlıyorum artık.
Başka şansları yok çünkü.
Öbür mahallenin çocuğu olacaklarsa bu kadar yamulmaları şart koşulmuş onlara anlaşılan.
En azından son bir beklentimi aktarayım kendilerine.
“Hrant yaşasaydı” diye başlayan bir cümle kurmanın ahlaki zayıflığına düşecek kadar alçalmasınlar.
“Ulan sen öldürülmüş olsaydın, aradan geçen sekiz senenin ardından, ‘Hrant yaşasaydı’ ne yapardı asıl onu deyiver” diye sormak zorunda bırakmasınlar bizleri...
Başbakan’ın jargonuyla söyleyeyim.
Asıl sizden bir şey olmaz be...
Twitter:@haykobagdat
Yorum Yap