Aşağıda okuyacağınız mektup bana yazılmış. Çocuğu Ermeni okuluna giden ve sınava girecek olan bir veli kaleme almış. Fakat sanırım Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın cevaplaması daha doğru olacaktır. İmam-hatipler, dershaneler derken azınlık okuluna giden çocuklarımızın dertleri arada kaynamamalı.

Benden iletmesi:

“Sevgili Hayko Bağdat, bizler 8. sınıf velileri olarak bu sene uygulanacak TEOG (Temel Eğitimden Ortaöğretime Geçiş) sınavlarından muaf olduğu için mağdur duruma düşen yüzlerce öğrenci velisinden sadece birkaçıyız.

Size, bu yaşadığımız süreci anlatmak ve durumumuzu gösterir hesapları sunmak istiyoruz. Bize vakit ayırdığınız için şimdiden çok teşekkür ederiz.

MEB tarafından yapılacak TEOG sınavının ayrıntıları belli olunca uzmanlar ‘Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi’ dersinden muaf olan adayların puan hesaplamada dezavantajlı durumda olacağının uyarısında bulundu. Hesaplamaya göre aynı netleri yapan iki adaydan din dersinden muaf olan öğrenci, diğeri ile ciddi puan farkına sahip oluyor. Ekte sunulan hesaplamayı incelerseniz bu farkın yapılan doğru sayısı ile ne kadar artıp azaldığını fark edebilirsiniz. Bir puanın, bırakın bir puanı, ondalık kısmın bile liselere yerleştirmede ne kadar önemli olduğunu düşündükçe oluşan farkın çok ciddi boyutta olduğunu görüyoruz.

Bu durumun bayram sonrası yetkililere, okul müdürlerimiz tarafından resmi bir yazı ile duyurulduğunu, çözüm önerileri sunulduğunu biliyoruz. Ancak Taraf gazetesinin 20 Kasım tarihli haberinden de okuduğunuz gibi 13 Kasım günü Ataşehir Zübeyde Hanım Öğretmen Evi’nde, Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Mehmet Küçük başkanlığında yapılan toplantıda, sistemdeki yanlışların seneye düzeltileceği, Din ve İnkılâp Tarihi derslerinin sınav sisteminden çıkarılacağı ancak bu sene sınava girecek çocuklar için yapılacak bir şey olmadığı söylenmiş.

Hayko Bey, yani anlayacağınız biz bu çocukları 2000 senesinde doğurduğumuz için hatalıyız!

Takdir edersiniz ki ‘eşitlik’ ilkesine çok aykırı olan bu durum üzerine biz bir grup veli idari mahkemeye başvurma kararı aldık. Bu haksızlığın giderilmesi için önümüzdeki hafta dilekçelerimizi vereceğiz. Musevi cemaatinin de bu durumdan rahatsız olduğunu ve onların da yasal haklarını arayacaklarını öğrendik. Ayrıca Süryanilerin de MEB’e Süryani Kadim Vakfı ve cemaat üyeleri olarak yazı yazdıklarını biliyoruz.

Hayko Bey, bu süreçte sizden istediğimiz sesimizi geniş kitlelere ulaştırmamız için bize yardımcı olmanız. Cemaatimizin ileri gelenleri, vakıflarımız acaba bu konudan haberdar mı?

Bizi desteklemeyi düşünmezler mi?

Bu, sadece bizim sorunumuz mu?”

***

Azınlık kodları ne oldu

Vatandaşlık bilgi edinme hakkımı kullanarak 133983 nolu dilekçeyle sordum:

• Nüfus Müdürlüklerinde Rumlar için kod1, Ermeniler için kod2 olarak kodlar verildiği medyaya yansımıştır.

• Bu kodlamalar devletin başka hangi birimlerinde mevcuttur?

• Mecburi askerlik hizmetini yerine getiren vatandaşların dosyasında mevcut mudur?

• Devlete memur, işçi alımlarında bu kodlar değerlendirmeye alınmakta mıdır?

• Milli İstihbarat Teşkilatı, faaliyetlerinde bu kodlara ulaşabilmekte midir?

• Tapu daireleri bu kodlara ulaşabilmekte midir?

• Yakın zamana kadar Emniyet teşkilatı bünyesinde görev yapan Azınlıklar Masası departmanı faaliyetlerini bu kodlar üzerinden mi gerçekleştirmiştir?

Cevap: “Aile kütüklerinde bulunması gereken kişisel bilgiler 5490 sayılı Nüfus Hizmetleri Kanununun 7 nci maddesi ile belirlenmiş olup, kütüklerde milliyet, ırk veya soy ifade eden terimler yer almamaktadır.”

E hani bu kodların varlığı kabul edilmişti?

Bir de buradan sormuş olalım.

Kod var mı yok mu?

haykobagdat@yahoo.com