- 5.10.2013 00:00
“Oğlum İsmail, yine rahat durmuyorsun. Benim Ali İsmail ile ilgili söylemediğim bir sözü tekrar ısıtıp veriyorsun ki sana özel olarak telefonda bunu izah ettiğim halde her fırsatta alçaklıkla bunu tekrar ediyorsun.
Failler belirlendi, tutuklandı, yargılanıyor. Bunlardan pek memnun olmadın herhalde. Sana malzeme kalmadı derken, mahkeme bize bir soru soruyor. Biz de savcılık da kamu düzenini düşünerek yüzbinlerce insanın yaşadığı bu şehirde olay çıkmasın diye görüşümüzü yazıyoruz.
Bunlar her nasılsa yandaş avukatlarınız tarafından herhalde anında sizlere servis ediliyor. Kuşlar söyledi deme sakın inanmam! Neyse hiç önemli değil.
Zaten biz ne dersek diyelim siz vermek istediğinizi veriyorsunuz.
Siz bizim Ali ismail için çok üzüldüğümüze de inanmazsınız.
Demokratik tepkiye eyvallah ama amaçları kaos çıkarmak olanların fırsat beklediği bir ortamda bu davanın başka yerde görülmesini istemek Eskişehir’e ve halkın yararına bir şey yapmak demektir.
Tabii ki takdir yargının.
Diğer konulara girmiyorum çünkü yargılama devam ediyor. Ama siz zaten hem savcı, hem hakim, hem avukatsınız.
Müebbet bile sizi kesmez. Bir daha aynı şekilde yorum yaparak bu konuyu işlersen sen adi ve şerefsizsin.
Yerin altı da var unutma, eninde sonunda orada görüşeceğiz.”
(Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna’dan Gazeteci İsmail Saymaz’a mail - 2 Ekim 2013)
***
“Kendisi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ilk kadın savaş pilotu olarak Türk havacılığının onursal bir ismidir.
Sabiha Gökçen aynı zamanda Atatürk’ün Türk kadınının Türk toplumu içinde bulunmasını istediği yeri gösteren değerli ve akılcı bir sembolüdür.
Böyle bir sembolü amacı ne olursa olsun tartışmaya açmak milli bütünlüğe ve toplumsal barışa katkısı olmayan bir yaklaşımdır.
Bir iddiayı, milli duygu ve değerleri de kötüye kullanarak bu şekilde yayımlamanın habercilik olarak nitelendirilmesini kabul etmek mümkün değildir.
Ulusal birlik ve beraberliğimizin en güçlü olması gereken bu dönemde milli birlik ve beraberliğimize ve milli değerlerimize yönelik bu tip yayımların ne amaçla yapıldığı Türk toplumunun büyük bir kesimince artık anlaşılmakta ve endişe ile izlenmektedir.”
(Genelkurmay Başkanlığı’ndan Hrant Dink için açıklama - 2004)
***
“Birçok derneklerimiz özgürlük yok diyorlar ya... Milleti arkadan hançerleme, iftira etme özgürlüğü var. Özerk kuruluşları da göreve davet ediyoruz. Hükümet olarak yetkimiz olsaydı, gereğini yapardık...
Bu millete küfretme, bu milletin nüfus cüzdanını taşıyanların aleyhte propaganda yapma, ihanet etme dönemini artık kapatmak lazım...”
(Cemil Çiçek’ten Hrant Dink’e ithafen - 2005)
***
“Hrant bey, siz tecrübeli bir gazetecisiniz.
Daha dikkatli haber yapmanız gerekmez mi? Sonra böyle haberlere ne gerek var.
Bakın ortalık nasıl allak bullak oldu. Hayır biz sizi biliyoruz ama sokaktaki adam ne bilsin.
Bu tür haberleri başka bir niyetli sanabilirler. Bu tür haberlere daha dikkat etmek gerekmez mi. Sizin yazdığınız bazı yazılardan her ne kadar üslubunuza katılmasak da niyetinizin kötü olmadığını anlayabiliyoruz.
Ancak herkes bunu böyle anlamayabilir.
Ve toplumun tepkisini üzerinize çekebilirsiniz.”
(İstanbul Valiliği’nde Vali yardımcısının odasında iki MİT mensubunun Hrant Dink’e sözleri - 2006)
haykobagdat@yahoo.com
Yorum Yap