Hastalıklı bir hâl çünkü.

Hem yazanı hem okuyanı yoruyor gerçekten.

“Başka şeyler de biliyorum hayatta” diyesi geliyor insanın.

Başka şeyler.

Sıradan insan hâlleri.

Başka siyaset, başka hayat, başka gerçekler...

Bu günlerde yapamıyorum, mazur görün.

Hrant Dink cinayetinin duruşmaları başladı ve yorgun değilmiş gibi yapmalıyız yeniden.

Yeniden mahkeme kapılarına koşuşturmalıyız.

Dimdik edalarla ekranlara çıkıp adalet talep etmeliyiz.

Aradan yedi yıl geçmemiş gibi, bizlerle dalga geçilmemiş gibi, kendi hayatlarımızdan endişe etmiyormuşuz gibi ellerimizden alınan abimizin hatırasına dimdik sarılan güçlü sesler çıkarmalıyız.

Markar’ın tabiriyle “Hakikat anlatıcısı” olmalıyız.

Hakikat dediğiniz ne ola ki?

SKY360 kanalında, Hilmi Hacaloğlu’nun programına konuk olduk.

Ben, Radikal gazetesi muhabiri İsmail Saymaz ve iki konuk daha.

Yargıtay’ın bozduğu ve yeniden başlayan Dink cinayeti davasının detaylarını konuşacaktık.

Konuştuk.

Bu tarz programlarda iki ayrı görüş tartışır.

Bu cinayette iki ayrı görüş ne olabilir ki?

Devletin tüm kurumlarıyla parçası olduğu bu cinayetin iki ayrı tarafı var mı?

Varmış.

Senin polislerin, onun jandarması, diğerinin istihbaratçısı varmış.

“Ermeni’yi vurdum” diye bağırarak koşan katile mani olacak kimse olmamış ama “konjonktür” gereği bu cinayetten bugün mutsuz olanlar varmış.

Gerçeği söyleyeyim mi?

Bu bir milli mutabakat cinayetidir.

Suskunluk yaşayacak bir şey yok, söyleyiniz.

Kendi kabilenizde katil var.

Hrant’ı katleden iklim bizim son toplamımızdır.

Alışkanlığımızdır.

Cinayetin yedinci yılında ortaya çıkan tablo kasabamızın sırrıdır.

Katil “bizim çocuklar”dır.

Onları anlamamız gerekir.

Milliyetçi veya muhafazakâr hassasiyetleri vardır onların.

Bu hassasiyet ile öldürebilirler.

Size gerçeği söyleyeyim mi?

Yerin dibine batsın hassasiyetleriniz.

Ölen biziz.

Hassasiyet bizdedir.

Yorgunluk bizdedir.

Suskunluk sizdedir.

Kimileri katillerin kimileri maktullerin tarafından bakıyor hayata.

Kimileri “hassas” kimileri “ölü” artık bu topraklarda.

Kabilenizde katil var.

“Olmaz” deyiniz.

“Yeter” deyiniz.

Bize sorarsanız iki cümlemiz var.

Bundan bahsedebilir miyiz?

İsmail Saymaz bunu anlattığı için günlerdir ağır tehdit altında.

O büyük suskunluğun parçası olmayınız.

Söyleyiniz.

Bizi gerçek özgürleştirecekti ya?

Peki, şimdi neden çok daha büyük bir çaresizliğin ortasında hissediyoruz kendimizi?

Gerçeği söyleyeyim mi; hep birlikte kırmak için birleştiğimiz, üzüldüğümüz, ağıt yaktığımız çemberi her geçen gün, her geçen duruşmada daha da büyütüyorsunuz. 

Hem de daha büyük bir suskunlukla. 

Ama unutmayın ki sizler sustukça, görmezden geldikçe ne zalimin tek milletliği kalıyor ne de yaralar iyileşiyor. 

Size gerçeği söyleyeyim mi.

Kabilenizde katil var!

haykobagdat@yahoo.com