- 30.12.2015 00:00
Hırant’ı vurdular,ciğerim dağlandı.Bu acıyı ilk gençliğimden beri tanıyorum,yabancısı değilim.Daha önce kaç defa birlikte gökyüzünü fethe kalkıştığımız; işkencede,faşist pusularda,yargısız infazlarda katledilen arkadaşlarım,yoldaşlarım için aynı acıyla dağlandı yorgun yüreğim.
Bildik kelimelerle geliyor ölüm.
Haberi aldığında - gecenin ıssızlığında yürürken,bilmediğin bir yönden ve aniden suratına şiddetli bir şamar yemiş gibi -aptallaşıyorsun.Bildik kelimeler.Ama beynin algılamak,anlamak istemiyor. Duygusuz,mat bir kalakalmışlık hali.
Sonra acı.
Kolların, bacakların zorla yerlerinden koparılıyorlarmış gibi,azgın,anlatılmaz bir acı. Çaresizliğin,öfkenin,kaybetmenin,yenilmenin, ölümün geri döndürülmez gerçeği karşısında eli kolu bağlı kalmanın acısı.Bütün damarlarına zerk edilen ve yavaş yavaş bütün bedenini zapteden ağu.
Sonra çığlık.
Kasvetli bir Oslo köprüsünde hiç ses çıkarmadan haykıran Munç’un kocaman açılmış karanlık ağzındaki gibi bir çığlık,o güne kadar etinde kemiğinde duyduğun bütün acıları sırtlamış hızla gırtlağına yükseliyor.Boğazında yumruk gibi bir kıl yumağı.Onu püskürtüp Kuyucaklı Yusuf’un yeri göğü inleten çığlığına dönüşemiyor.Gerisin geriye içine,önüne çıkan her şeyi yakarak içine dönüyor.Kimsenin görmediği kuytularını vuruyor.
Yüreğim! Ölüm acılarıyla dağlanmış yorgun yüreğim.Hırant acısını ırkçılığı boğacak isyana dölle !
Şimdi devletin abluka altına aldığı Kürt şehirlerinden geliyor ölüm acıları.Üç aylık bebek,hamile kadın,onbeş yaşında çocuk,yetmiş yaşında bir ihtiyar:..
Ölüm,ölüm,ölüm...
Köye şehire,yere göğe sığmıyor ölüm.
Yüreğim! Şimdi Kürt halkının ölüm acılarıyla dağlanan yorgun yüreğim.Kürtlerin ölüm acısını,ırkçılığı,inkarcılığı,soykırım teşebbüsünü boğacak isyana dölle!
Yorum Yap