“Büyük kavrulmuş soykırlar gelir aklıma hep / tükenince insan dayanıklılığım”*

  • 30.11.2015 00:00

 Bugün sana geliyorum. Gecikmiş bir randevu bu.

    Roger Garaudy yeni kitabının özünü teşkil eden fikirleri kafasında netleştirdiğinde, bunun aslında komünist partisinden ve yoldaşlarından kesin bir kopuş anlamına geldiğini biliyordu. Kitap yayınlandığında, kopuşun çok uzak olmayan bir gelecekte tecelli edeceğini hesaplamadığı, kendini buna hazırlamadığı düşünülemez. Bununla birlikte o, son ana kadar partiyle ilişkisini sürdürdü. Beklediği ihraç haberini televizyondan ilk duyduğunda bütün ruhsal hazırlıkları boşa gitti. İç dünyasında kopan fırtınaya engel olamadı. Ne kadar içine sindirdi bilinmez ama ihracı kavraması zaman aldı.

    Amaçsız, hedefsiz Paris’in sokaklarında dolaştı. Tren istasyonuna gitti. İntiharı düşündü. Raylarda gezindi. Sonra kendini taş bir binanın önünde buldu. Basamakları çıkıp iki kanatlı kocaman giriş kapısının zilini çaldı. Eski karısı açtı kapıyı. Gülümseyerek sevgiyle “Hoş geldin!” dedi. Şaşırdı. Buraya gelmeyi kurmamıştı kafasında. Salona baktı. İki kişilik bir yemek masası, Şarap, mumlar. “Özür dilerim, misafirini bekliyordun, ben gideyim” dedi. “Hayır” dedi kadın,” haberi televizyondan öğrendim. Seni bekliyordum”

    Beynim uyuşuyor, hiçbir şey düşünemiyorum, dediğin günlerde, ciddi bir iç çatışması yaşadın. Bunun unsurlarının ne olduğunu, en çok nerede bunaldığını bana anlatmadın. Benim sezgilerim ise bir işe yaramıyordu. Sonra sürüp giden mülkiyeti sana ait çelişki yokmuş gibi davranmayı denedik. Hem beceremedik, hem bir faydası olmadı. Uzaklaşmaya devam ettin.

    Adını koymamıştın, en azından bana söylemiyordun ama, gövden ve avuçların aşkı öldürmek istediğini anlatıyordu. Belki benim, tam burada mesajı kavrayıp hayatından çekilmem gerekiyordu, yapamadım.

    Kararını vermiştin, sevgi süreç içinde bende de yatışacak, sönüp gidecek, böylece mesele hallolmuş olacaktı. Zaten bir süredir böyle bir yatıştırma rolü üstlenmiştin. Benim hiç dahlim yokken kuğunun uzun ve sancılı bir ölüme terk edilmesine gönlün razı olmadı. Hissettirdiklerini kavrama konusundaki direnişimi anlayacağını umuyorum.

    Sevda kapımı çaldığında, elbet böyle adı konmamış bir son, aklımın ucundan geçmiyordu. Seninle hiç unutmayacağım zenginlikler yaşadım. Seninle çoğaldım. Hayatın manası adın oldu.

    Bu krizdeki çözümün imkânlarını göremediğini düşünüyorum. Şimdi yüreğim AMA NEDEN sorusuyla sürekli bir isyanı yaşıyor. Seninle paylaşmayı düşündüğüm güzel huzursuzluğu kaybetmek gücüme gidiyor.

1992  bahar, Beşiktaş

*Turgut Uyar– Büyük Kavrulmuş

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (1)

  • Yavuz Dnacıoğlu
    Yavuz Dnacıoğlu
    27.03.2013 19:41

    Anatolia da asya ırkından gelen ençok Çerkesler vardır ve türk değildirler. Anatolia halkı türk falan değildir. Türkleri Yavuz sultan selim Soykırıma maruz bırakmıştır. Eğer türk diye birşey olsaydı en büyük türk atatürk kızıl saçlı mavi gözlü olmazdı, türkmenistan cumhurbaşkanına benzer bir tipi olurdu. Bu arada selçuklular farsi mi türki mi bilmem ama osmanlılar kesinlikle türk değil ve türk asıllı hiç bir osmanlı devlet adamı yok. inanmayan DNA testi yaptırsın ya da enazından aynaya baksın

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums