- 22.11.2015 00:00
İçinden ‘oyun’ geçen bir aşk romanıydı bu okuduğun.
Yazarın adına aşinasın. Bazı eserlerini hayal meyal hatırlıyorsun Ama hangisini okumuştun?
Kitabı eline aldın, neyle karşılaşacağını bilmiyorsun. İçindeki adsız sıkıntıyla okumaya başladın.Sıkıntı kitaba değil sana ait.
Atilla bir oyun yazarı, Selma oyuncu, Kemal romancı. Bu tipler çıkıyor karşına romanda Sonra Hamlet.
Kemal’i sevgilisi terk etmiş. Aşk acısı çekiyor .Beyoğlu barları, alkole kaçış. Ne çok bildik şeyler deyip geçmedin, geçemedin. Usta bir yazarın kalemiydi . Sen de ne zamandır, üstelik bahanesiz alkollere gidiyorsun. Kaçmak ve sığınmak için iyi bir kucak mı ne ,kadehler?
Yeni yetmeliğinde ilk babandan duyduğun bir şarkıyı anlatıyor şimdi. Tereddüt; “Sarahaten söylesem darılmaz mı,/Darılmak adeti,bilmem ki çapkının, acaba naz mı”
Her gençlik aşkının bir de şarkısı olur. Tereddüt Akın’ın şarkısıydı. Kütahya Lisesi ,okul çıkışı her allahın günü peşinden gittiğiniz , arkadaşının bir türlü ilanı aşk edemediği sevgilisi. Örgülü saçlı, kırmızı yanaklı utangaç kız.
Akın Özdemir’i Adana’da faşistler pusuya düşürüp öldürdüler. Adako Birlik başkanıydı. Dehşetli bir acı, şiddetli bir boşluk duygusuydu ölüm haberinde yaşadığın. Yıllar sonra hala taptaze yaran. Kendini bırak.
Metne dön ve oku!
Bu sayfada Şan sineması ve felçli Münir Nurettin var. Sen orda yetmiş altı bir mayısından sonra Timur Selçuk’u dinlemiştin .Bir ananın savaşta katledilmiş oğluna ağıtını haykırıyordu, Teodorakis kendi dilinde.
Oku. Telaşa mahal yok. Geçmişinden kurtul! Yavaş yavaş, sindire sindire oku.
Evet, şimdi yıllardır ukalalık yaptığın bir mevzuya geldi metin, evlilik!
”Resmi ideolojiyi insan, en çok evlilik kurumunda duyumsuyor” diye bir cümle.
Malumu ilam dedikleri türden.
Yani , merhum ölmeden önce sağdı, diyor.
Kutsal aile. Mülkiyet ve hiyerarşi. Şiddetin, tabi olmanın her gün yeniden üretildiği bir kurum, diye dilinden düşürmediğin, her fırsatta kıyasıya eleştirdiğin. ”Tek eşlilik” diye söze başlayıp ahkâm kestiğin. Bir parmak, sindiğin hayat sırasında seni işaret ediyor:
-332 Hasan, tahtaya! Yenilmek mastarı, di’li geçmiş zaman, çek bakim koca adam!
-Yenildim, yenildin, yenildi, yenildik, yenildiniz, yenildiler.
-Yazıklar olsun, geç yerine!
Başka bir sayfada şöyle bir paragraf;
“Bir önceki gece sabaha kadar sevişiyorsunuz, olağanüstü hazlar alıyorsunuz, o da aynısını söylüyor, çığlıkları duvarları delip geçiyor. Egonuz doruğa çıkıyor. Ertesi akşam eve geliyorsunuz ki, karşınızda, gece zevkten kıvranan kadın, ben gidiyorum, diyor.”
Der, der. Hangi gerekçe terk edilmenin acısına merhem olur ki!
Evet yeni bir sevda bunun ilacı. Bulabilirsen tabii.
Devam ediyor metin;
“Seni unutmak istiyorum, yaşadığımız anları, yaramazca sevişmeleri, birlikte hazırladığımız yemekleri, sarhoşluklarımızı, ilk okuma provalarımızı, ilk sahneye çıkışını, salonun soğukluğunda baş başayken sarılıp sarılıp öpüşmelerimizi, prova sonrası eve koşup sevişmelerimizi, demlediğimiz çayları, çok mu eskilerde kaldı, yoksa hiç olmadı mı, keşke hiç olmasaydı, olmasaydı yüreğim bu kadar acımayacaktı. de, aşkın da ,tiyatronun da Allah belasını versin”
Nankör adam! Lanetleme ve de küfretme! Sen anlatıyordun. Ben okurken gözlerimle gördüm ;şehvetin ateşten duvarlarına çarpan çıplak bedenlerinizin birbiri içinde erimelerini, ne çabuk unuttun. Çıplak bedenlerinizin şehvetin ateşten duvarlarına çarparak yekpare oluşlarını ne çabuk unuttun!
Gümüşsuyu Papatyalar, içinden ‘oyun’ geçen şiirsel bir aşk romanı. Değişik okumalara açık, cesur, çok katmanlı bir metin. Hadi sağlığa ve aşka!
Gümüşsuyu Papatyalar. Atilla Birkiye,Roman,Plan B yayıncılık,birinci basım
Yorum Yap