- 17.02.2015 00:00
O,hepinizin yakından tanıdığı, ülkemizin medarı iftiharı, milsiz gururumuzun nişanı Şef Kok Karaşişman Hasan. Yani CKKH. Kısaltmadaki C harfi ecnebi dillerde chef diye yazılan Şefe tekabül etmektedir. Böylece hem yoldaşın yabancı dil bildiği vurgulanmakta, hem de halkımızın aşağılık kompleksinin doyurulmasına katkıda bulunulmaktadır. Kok kelimesi de zannettiğiniz gibi kokmak fiilinden değil, Danca’da aşçı kelimesinden gelmektedir.
Dünyaca ünlü Milsiz Şef Kok Hasan, cennet vatanımızın müstesna güzellikteki bir köşesinde Davşanlı’da dünyaya geldi. Ailesi Hacıhasanlar, ege ve İç Anadolu bölgesinde geniş arazilere, çiftliklere, hanlara, hamamlara sahipti.
Küçük Hasan dadıların mürebbiyelerin ellerinde büyüdü. Terü taze üç sütanne tarafından emzirildi. Horkhaimmer, Riche, Junge gibi Frankfurt ekolüne mensup psikiyatristler Sikokoaş ’da ileri yaşlarda da görülen manalı meme düşkünlüğünü çocukluğunda üç sütannesi tarafından emzirilmesine bağlamaktadırlar. Ama kadın bedenin diğer mahrem yanlarına düşkünlüğüne henüz bilimsel bir izahat getirmekten acizdirler.
“(…)Fıtrattan sınıf şuuruna sahip olan küçük Hasan, varisi olduğu mal mülk ve servetten rahatsız oluyor, ailesinin mensup olduğu aristokrat sınıftan kopup emekçi sınıfların içine girmek istiyordu.
Babası Ali Rıza Efendi onu mahalle mektebine yazdırdı. Küçük Hasan okuldan sık sık kaytarıyor, dedesinin bostan tarlalarında kızları kovalıyor, yakaladığına Karacaoğlan’ın erotik şiirlerini okuyordu. Sonunda yavruların arasında bir eli yağda, bir eli balda burjuva hayatına dayanamadı. Ve sekiz yaşında evden firar etti. Yıllar sonra bu firar için “M.Kemal’in Samsun’a çıkması tarihimizde ne kadar önem arz ediyorsa, benim baba ocağından firarım da aziz milletimin tarihinde o kadar önem arz ediyor.” diyecekti.Annesi Zahide hanım için ise bu firar, kadıncağıza yıllarca kanlı gözyaşı döktürecek bir kabustu. Zahide’m türküsü bu acıyı anlatır.”
Firari küçük Hasan, Kütahya’da Köfteci Hasan Ustanın yanına çırak girdi. Çok kısa sürede aşçılığı kavradı. Esnaf loncasında ‘Kızıl Ustalık Kuşağı’nı kuşanırken, ustası yaptığı tebrik konuşmasında: ”Oğlum senin adın Hasan, benim ki de Hasan. Bundan sonra senin adın Kara Hasan olsun dedi. Hazirun bu teklifi hararetle alkışladı. Hasan memnuniyetle otuz iki dişini göstererekten sırıttı.
Gel zaman git zaman Kara Hasan’ın meslekteki ünü önce vatan sathına, bilahare cihana yayıldı. Ülkenin ve dünyanın dört bir yanından davetler alıyor, bok gibi para kazanıyordu.Kara Hasan, çevresindekilerin “ Karun kadar zengin oldun, kendine bir harem kur” mealindeki telkinlerine kulak asmadı. Milletimiz faidelensin diye,Dersaadet’in Karaköy Yüksek Kaldırım mevkiinde muhteşem bir Umumhane açtı. Umumhanenin giriş kapısına renkli neonlarla “Türkiye Laiktir, Laik Kalacak!” Yazdırdı.
Münekkitler, biyografi yazarları Kok Hasan’ın bu devrimci eyleminin Karacaoğlan’ın “Güzel dediğin hepimizin olmalı, yağmur misali” mısraına post modern bir gönderme olduğu mevzuunda hem fikirdirler. Ve neondaki sloganın, dehşetli bir uzak görüşlülük örneği olduğunu ,sözlerinin altını derin şekilde oyarak, belirtmektedirler. Kürt kerhane tatlıcılarının bir türlü mana veremedikleri bu slogan daha sonra kerhaneci laiklerin amentüsü olacaktı.
Bu arada Kara Hasan, mümtaz milletimizin bir yandan hamburgercilerde tıkınıp sonra da medya tarafından sürekli pompalanan, burjuva vücut estetiği propagandasına kapılıp diyetisyenlere, spor salonlarına oluk oluk para akıttığını görünce,” oha ulan,çüş yani!”, oldu. Direniş için dal gibi vücudunu kamburlaştırdı ve göbek bıraktı. Adına gönüllü olarak şişman sıfatını ekledi Şef Kok Kara Hasan, Karaşişman Hasan oldu.Böylece eşcinsel erkekler, heteroseksist ibnelerin kendilerini aşağılamak için kullandıkları ibne sıfatını resmen kabullenerek nasıl onlara geçirdilerse; şef kok kara Hasan da gürbüzleri aşağılamak için kullanılan “şişman” sıfatını şerefle adının önüne koyarak vatandaşlarımızın önemli bir kesiminin bağrında taht kurdu.
Kara şişman Hasan, ünü cihanı tutmuş aşçılığı, pezevenkliği yanı sıra, usta bir şarkı sözü yazarı ve bestekârdır. Mesela “saçın uzun öreyim” türküsü söz ve beste olarak kendisine aittir.
”Saçın uzun öreyim.(Burada romantizme sindirilmiş naifliği görüyoruz)
Geç karşıma göreyim (Örgülü uzun saçlı çırılçıplak bir yavru !Yoğun erotizmi düşünebiliyor musunuz!)
Senin gibi zalime (Hasan sınıf bilincine fıtrattan sahip biri olarak kendini erotizme kaptırmıyor, diyalektik bir sıçrayışla Zalim/baskı/faşizm kavramlarına çok ustaca gönderme yapıyor.
Ve müthiş final :Nasıl gönül vereyim! Bu, soru değil, bir haykırış bir isyan. Bu konuda Macar estetisyen George Lucaks’ın Hasan yoldaşın üç mütevazimısrasını üç ciltte analiz ettiği bir tahlil incelemesi olduğunu belirtmek iktiza eder.
CKKH’ın hayatı ne zamana, ne de kelimelere, kitaplara sığar. Yazıyı onun ünlü bir sözüyle bitirelim:
”Beni görmek demek, behemehâl yüzümü görmek değildir. Benimle birlikte ‘sağlığa ve aşka’ bir kadeh kaldırın yeter.
Yorum Yap