- 3.08.2012 00:00
Ankara, Ak Parti iktidarı vakit kaybediyor. Çünkü meselenin etrafında dolaşıyor, içine girmiyor. Ya da meselenin özüne girmiyor. Veyahut giremiyorlar. ‘Vizyon’ları yetmediği için ya da ‘eskiler’ gibi onlar da ‘devlet ezberleri’ne teslim olmaya başladıkları için meselenin etrafında dolaşmakla Türkiye’nin kıymetli zamanını heba ediyorlar.
Yıllar önceydi. Ankara’da, üst düzeyde bir istihbarat yetkilisiyle sohbet ediyorduk.
Bana bir harita gösterdi.
Kuzey Irak’tan, Kuzey Suriye’den, yanlış hatırlamıyorsam, Hatay üzerinden bir koridorla Akdeniz’e açılan bir Kürt devleti ya da Kürt federasyonuydu haritada işaretlenmiş olan...
İstihbarat yetkilisi eklemişti:
“Bu bir İngiliz planıdır.”
Daha sonra aynı haritayı Cumhurbaşkanı Demirel’in elinde görmüştüm.
Böyle bir ‘İngiliz planı’ var mıydı?
Bilemiyorum.
Ama olabilirdi de.
Daha sonraki yazılarımda ve Kürtler isimli kitabımda bu konuya değinirken, hep aynı noktayı vurgulamıştım:
İyi güzel de, Türkiye’nin oyun planı nedir? İngilizlerin, Amerikalıların ya da İsrail’in veya Kürtlerin bölgeye yönelik kendi senaryoları hiç eksik olmadı.
Senaryolar dün de vardı, bugün de.
Peki, bizimki neydi?
Türkiye’de barış, demokrasi ve istikrara kapıyı açacak kapsamlı bir oyun planımız var mıydı?
Yoksa öteden beri ‘kırmızı çizgiler’den oluşan istemezükçü bir siyaset anlayışıyla, negatif politikalarla olayların arkasından sürüklenip gidiyor muydu Türkiye?
Sanıyorum hep ikincisi ağır bastı.
Türkiye’nin oyun planı konusunda bugüne kadar olumlu bir şeyler yazdığımı pek anımsamıyorum.
Ak Parti iktidarıyla birlikte 2000’li yıllarda ara sıra iyimserliğe kapıldığım oldu.
Ama o kadar.
Kalıcı, uzun süreli bir iyimserlik değildi bunlar. Daha çok saman alevi gibi yanıp söndüler.
Bugün de bakınıyorum, Ankara’nın ‘oyun planı’ nedir, var mı diye?
Örneğin, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun geçen gün medyanın Ankara temsilcilerine verdiği iftar yemeğinde yaptığı her zamanki gibi upuzun konuşmayı sabırla okudum.
Bazı satırların altını çizdim, satır aralarını da okumaya çalıştım. Bir ‘oyun planı’nın ipuçlarını aradımKürt sorunu konusunda, Irak ve Suriye Kürtleri bağlamında.
Bulduğumu söyleyemem.
Ama dikkatimi çekti.
Sayın Davutoğlu konuşmasının bir yerinde, sorunun adını Kürt meselesi diye koymuş:
“Türkiye kendi Kürt meselesini kendi içinde çözer ve rayına oturtur.”
Keşke...
Sorunun adını Kürt meselesi diye koymuş olması ilginçti Davutoğlu’nun.
İlginçti, çünkü Başbakan Erdoğan özellikle 2009’dan beri artık ‘Kürt sorunu’ demiyor.
Kürt sorununun bittiğini düşünüyor.
Bunun yerine diyor ki Erdoğan:
“Kürt sorunu yoktur, Kürt kökenli vatadaşlarımızın sorunları vardır.”
Davutoğlu farklı mı düşünüyor liderinden? Yoksa sürçü lisan mı eyledi?
Bilemiyorum.
Benim belirtmek istediğime gelince...
Birincisi:
Kürt sorunu diye meselenin adını dahi koymadan bir oyun planı kurulamaz.
İkincisi:
Sürekli olarak meselenin etrafında dolaştıkça, meselenin özüne parmak basmadıkça, doğru dürüst bir oyun planı ortaya çıkarılamaz.
Üçüncüsü:
Kürt meselesinin özünde yer alan PKK’ya doğru bir teşhis koymadan oyun planı olmaz.
Dördüncüsü:
PKK sadece bir terör örgütü olarak görüldüğü sürece oyun planı kurulamaz.
Beşincisi:
PKK ile Kürt sorununu birbirinden ayırt etmenin imkansızlığını görmeden de oyun planı yapılamaz.
Altıncısı:
KCK’dan 8 bin kişiyi hapse atarak da sorunu çözebilecek bir oyun planı oluşturulamaz.
Ankara, Ak Parti iktidarı meselenin etrafında dolaşıyor, içine, özüne girmiyor.
Veyahut giremiyorlar.
‘Vizyon’ları yetmediği için ya da eskiler gibi onlar da ‘devlet ezberleri’ne teslim olmaya başladıkları için meselenin etrafında dolaşmakla Türkiye’nin kıymetli zamanını heba ediyorlar.
Yazık!
Başbakan Erdoğan, Kürt sorunu konusunda kurmay çevresini genişletse belki hayırlara vesile olur.
Yorum Yap