Yasakçılık değil özgürlük kazandı hep, tarihle inatlaşmak çıkmaz sokaktır!

  • 17.07.2012 00:00

 “Özgürlüklerimizin ince ince elimizden alındığını düşünüyorum. O kadar iyi yapılıyor ki bu. Günü gününe hesaplanmış... Hissim bu. Ve maalesef her gün inancımı kaybediyorum. Bir festivalde bira yasağından öteye bir şey beni rahatsız eden, o da kapıya tekbir getirerek yeşil bayraklarla dayananlar...”

 

Özgürlükler kolay kazanılmadı.  Hep bedel ödendi.
Bedel ödenmeden ne özgürlük geldi,  ne de gerçek barış.
İnsanlar kendi hak ve özgürlükleri için, kendi hayat tarzları için her zaman, her yerde mücadele verdiler.
Demokrasi böyle olgunlaştı.
İnsan hakları çıtası böyle yükseldi.
Yılmadan, usanmadan verilen mücadelelerdir ki, torna tezgahından çıkmışçasına tek tip insan yaratmanın mümkün olmadığını kanıtladı.
Herkesin kendi inançları ve inançsızlıklarıyla, kendi kimlikleri ve kültürel alışkanlıklarıyla ya da siyasal bakış açılarıyla özgürce yaşamasından başka çare olmadığını tarih baba çok iyi gösterdi.
Kolay olmadı tabii.
Tarihin sayfaları bunun acı, çarpıcı örnekleriyle doludur.
Anlaşılan o ki:
Şimdi tarihle inatlaşma sırası Ak Parti’ye gelmiş durumda.
Yazık!
Yazık diyorum, çünkü başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Ak Parti’yi oluşturan çekirdek kadrolar da, vakti zamanında kendi özgürlüklerinin nasıl hoyratça çiğnendiğine dair örneklere kendi hayatlarında  kendileri tanık oldular.
Devletin, askeri darbelerin kendi inanç alanlarına, kendi hayat ve siyaset tarzlarına nasıl pervasızca müdahale ettiğini yıllar yılı yaşadılar, hissettiler.
Mürteci diye hapise atıldılar.
Başörtülü diye cüzzamlı muamelesi gördüler.
Bir ‘şiir’den dolayı hapse girdiler.
Siyaset yasağına uğradılar.
Peki şimdi ne oldu?
İktidar, unutturdu mu bütün bunları?
‘Eskiler’in muhafazakar, merkez sağ iktidarları gibi Ak Parti de demokrasiden sadece kendisi için demokrasiyi mi anlamaya başladı?
Yanız kendine mi demokrat oldu?
Kendisinin ‘iktidar özgürlüğü’nü demokrasi mi sanıyor?
Gerçekten yazık.
Diyarbakır ve İstanbul’dan son iki örnek, özgürlükler açısından içler acısıdır.
Evet öyle, içler acısı.
Diyarbakır’da  BDP’ye karşı uygulanan devlet şiddeti bu ülkede barış ve demokrasi özlemlerine büyük bir darbedir.
Kürt sorununu derinleştiren, Kürtlerin yüreğinden bir tel daha koparan, Kürtlerle Türkler arasındaki, Kürtlerle devlet arasındaki  kutuplaşmayı Uludere acısından sonra biraz daha keskinleştiren son derece talihsiz bir gelişmedir.
Yasakla, gazla, copla ne olacak ki?..
Milletvekili Pervin Buldan’ın bacağını kırarak, milletvekili Ayla Akat’ın gözüne gazlı su sıkıp morartarak, Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’i hastanelik ederek nereye gidebilirsiniz ki?
Sindirebileceğinizi mi sanıyorsunuz? Bunca kanlı, acılı yıldan ders alınmayacak mı?
Şiddet şiddeti getirmeye devam eder.
Kürt sorunu çözümsüzleşir.
Öte yandan İstanbul örneğine gelince...
Burada da ‘hayat tarzı’na kaba bir müdahale söz konusu, Ak Partili Eyüp Belediyesi tarafından.
Bilgi Üniversitesi’nin Santral Kampusu’nda, 11 yıldır yapılan bir müzik festivaline son anda uygulanan bira yasağı öyle geçiştirilecek bir yasakçılık örneği değildir.
‘Hayat tarzı’na çirkin bir müdahaledir, insanların özgürlük alanını kısıtlamaktır.
Adı bende saklı olan, sanatla, müzikle iç içe yaşayan bir arkadaşımın geçen günkü notuyla yazımı noktalıyorum: 
“Her gün her yerden eşit bir şekilde ince ince özgürlüklerimizin elimizden alındığını düşünüyorum.
O kadar iyi yapılıyor ki bu..
Günü gününe hesaplanmış...
Hissim bu.
Ve her gün maalesef inancımı kaybediyorum. Bir festivalde bira yasağından öteye beni rahatsız eden, o da kapıya tekbir getirerek yeşil bayraklarla dayananlar...
Her gün biraz daha ikiye bölünüyor toplum. Benim gibi olan ve olmayan şeklinde...
Maalesef benim gibi hep hoşgörü peşinde olan ve devamlı olarak içindeki eşitlik ve özgürlük hissini büyütmeye çalışanlar ise yapayalnız.
Kendimi kolumdan bir yere çekiştirilir gibi hissediyorum. Hiçbir yere ait olamama hissi yükseliyor içimde.
Çekip gitmek istiyorum.
Maalesef...
Bu bir bira-alkol savaşı değil, özgürlük savaşıdır artık.”
 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yorumlar (2)

  • Hrac Madooglu
    Hrac Madooglu
    2.11.2014 22:10

    "Butun kabahat batili emperyalistlerde"...yahu kutsal kitaplari yazanlarin hic mi kabahati yok? Ya sehirleri basip esirlerin kellesini kesen, kadinlari cariye, cocuklari kole diye alip satan peygamber? Ya dini siyasete alet eden liderler? Mevki ve para sahibi olmak icin dini kullananlar? Dindar nesiller yetistirecegiz diye insanlari cahil birakanlar? Yok bu Allahin sozudur, degismez degistirilemez, sorgulanamaz diye 1500 sene oncesinin kurallarini uygulayarak hak ve ozgurlukleri yasaklayanlar? Hergun zamparalik yapip esinin, cocuk yastaki kizlarin basini baglatanlar? Emperyalizmin zararlarini defalarca okuduk, biliyoruz. Dinin sebep oldugu kotuluklerle ne zaman yuzlesecek musluman ulkeler? 21. yuzyilda yasiyoruz, vakti gelmedi mi?

  • Ali Yasar Yılmaz
    Ali Yasar Yılmaz
    3.11.2014 21:40

    Anlaşılan o ki, Roni Margulıes Parvüs efendinin (Alexanderİsrael Helphand) misyonunu üstlenmiş.Tıpkı yüz yıl önce Parvüs efendinin yaptığı gibi müslümanlarla hristiyanları karşı karşıya getirmeye uğraşıyor.İslamiyeti şiddete ve kana susamış bir din olarak lanse etmeye çalışmak senin haddine değil Parvüs efendi.Bugün islami görünüşlü terör örgütleri olan Taliban,El kaide,Işid vd.diğer örgütler 1930 larda siyonist yahudilerce kurulan Hannah adlı terör örgütünün devamıdırlar.Bu terör örgütlerini kuran ve finanse eden İsrail ve Mossaddır.Ortadoğunun sınırları emperyalistler tarafından çizilmemiştir.Siyonist Yahudi ajan Gertrude Bell tarafından 1921 yılında Kahirede çizilmiştir.Tarihi çarpıtarak bir yere varamazsınız.Sizin emperyalist dediğiniz Abd,İngiltere,Fransa,Almanya gibi ülkelerin çelik sanayii,kimya sanayii,silah sanayii,bankacılık ve finans sektörü,yeraltı madenleri siyonist yahudilerin elinde idi.İsimleri farklılık gösterse de özünde bu ülkelerin tamamı siyonist yahudilerce yönetilmekteydi.Şayet emperyalizmden bahsedeceksek adı siyonist emperyalizm olmalıdır.Siyonist İsrail devletini kuranlar emperyalistler değil bizzat siyonist yahudlerdir.Basel dünya siyonist kongre karalarını ve Balfour deklerasyonunu okuyan herkes bunun böyle olduğunu anlar.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums