- 7.04.2012 00:00
Cumhurbaşkanı Gül, Harp Akademileri konuşmasında içe ve dışa önemli mesajlar verirken İsrail’i de uyardı: “Başkenti DoğuKudüs olan bağımsız Filistin devletinin kuruluşuna imkan tanımadığı takdirde İsrail bir Apartheid rejimine dönüşecektir.”
Cumhurbaşkanı Gül’ün Perşembe günü Harp Akademileri’nde yaptığı konuşmanın demokrasiye ilişkin bir bölümüne dünkü yazımda değinmiştim.
Demokrasi deyince özellikle beş noktayı öne çıkarmıştı:
1- Demokrasi ifade, basın ve örgütlenme özgürlüklerinden geçer.
2- Demokrasi sadece seçim sandığından çıkan çoğunluk demek değildir.
3- Türkiye’de gerçek barış, demokrasiyi birinci sınıf yaparak gerçekleşir.
4- Demokrasi olmadan güvenlik, güvenlik olmadan da gerçek demokrasi olmaz.
5- Türkiye’nin demokratik, istikrarlı, sözü dinlenir güçlü bir ülke olabilmesi için kendi evinin tertipli, düzenli olması şarttır.
Cumhurbaşkanı Gül’ün Harp Akademileri konuşmasında dikkat çektiği iki önemli konu daha var.
Biri, Arap Baharı...
Diğeri, İsrail ve Arap Baharı...
Bu iki konu Türkiye’yi hiç kuşkusuz çok yakından ilgilendiriyor. Her iki konuda da Cumhurbaşkanı Gül’ün yerinde değerlendirmeleri var.
Arap Baharı’yla artık ‘korku duvarları’nın yıkıldığına işaret ederken şöyle diyor:
“Avrupa’daki 1848 ve 1989 devrimlerine eşdeğer olarak gördüğüm Arap Baharı’yla esasen bölgede gecikmiş, ancak çok kuvvetli ve geri döndürülemeyecek bir süreç başlamıştır.
Bu süreç de, Batı Avrupa ve Amerika’da cereyan eden birinci demokrasi dalgası, 1989’dan sonraDoğu Avrupa ve Latin Amerika’da yaşanan ikinci demokrasi dalgası gibi tarihteki yerini alacaktır.
Arap Baharı veya Uyanışı kapsamında, Tunus’ta, Mısır’da, Libya’da ve Yemen’de diktatörleri yerinden eden bölge halkları, Suriye’de de hayatları pahasına özgürlük, adalet ve onur mücadelesi vermeye devam etmektedir.”
Cumhurbaşkanı Gül, Suriye’de akmakta olan kana, Irak’ta Şiiler’le Sünniler arasındaki mezhepsel istikrarsızlığa ve İran’da nükleer gerilimin yol açabileceği ‘sıcak çatışma ihtimali’ne dikkat çekerken şu uyarıyı da yapıyor:
“Bu şartlar altında, Türkiye’nin gelişmeleri uzaktan izleme lüksü yoktur. Türkiye için diplomatik aktivizm ve askeri hazırlık bir seçenek değil, zorunluluktur.”
Cumhurbaşkanı Gül’ün konuşmasında İsrail’e, Arap-İsrail anlaşmazlığına ayırdığı bölümün altını çizmekte yarar var.
Çünkü Ortadoğu’da, Arap dünyasında barış ve demokrasiden, istikrar ve refahtan gerçek anlamda söz edebilmek, ancak Arap-İsrail anlaşmazlığının ve Filistin sorununun hakça çözümüyle mümkün olabilecek.
Cumhurbaşkanı Gül, “Filistin halkının dramı, bölgedeki kargaşa ve çatışmaların temel sebebidir. Bu sorun, dünyanın çeşitli bölgelerinde aşırılık ve radikalizmi besleyen bir kaynaktır” derken haklıdır.
Bunun gibi İsrail’e yönelik şu sözleri de yalın bir gerçeğin altını çiziyor:
“Bölgedeki yeni siyasi iklimi en dikkatli takip ve analiz etmesi gereken ülke İsrail’dir. Ortadoğu’da büyük bir demografik güç artık demokrasiyle buluşmaktadır. Bölgede demokrasi er ya da geç hakim olacaktır.
Tarih, defaatle göstermiştir ki gerçek, adil ve kalıcı bir barış, iktidar elitleriyle değil, ancak halklar arasında tesis edilebilir. Demokratik bir yönetim, kendi halkı tarafından adaletsiz, haysiyetsiz ve aşağılayıcı olarak algılanan hiçbir dış politikayı uygulayamaz.
Ayrıca, bölgedeki demografik trendler de İsrail’in aleyhine çalışmaktadır.
Başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve onurlu bir Filistin devletinin kuruluşuna imkan tanımadığı takdirde İsrail, önümüzdeki 50 yıl içinde tam anlamıyla bir Apartheid rejimine dönüşecektir.
Bu nedenle, İsrail’in stratejik bir bakış açısıyla, adil bir barışa ulaşmak için çaba göstermesi kendi çıkarınadır.”
Cumhurbaşkanı Gül’ün Harp Akademileri konuşmasıyla içe ve dışa vermiş olduğu mesajlar isabetli ve uyarıcıdır.
Yorum Yap