- 26.06.2018 00:00
Şimdi bu pencereden Türkiye'ye bakın.
Bizdeki de başkanlık sistemi mi?
Yoksa başkan babalık mı?
Bizde de, başkanlık sistemini gerçek bir demokrasi yapan güçler ayrılığı, bağımsız yargı, bağımsız ve özgür medya var mı?
Yoksa, Latin Amerika'daki gibi bizde de bütün bu kurumlar biat kurumları mı?
Tüm dizginler "tek adam"ın elinde mi?
Sözü uzatmak istemiyorum.
24 Haziran'la birlikte artık Türkiye'nin de bir başkan babası oldu.
İsteyen padişah da diyebilir, sultan da... Adı otokrat da olabilir, despot da...
Şunun altını çizin:
24 Haziran'la birlikte Türkiye'nin önünde açık diktatörlük ya da tam diktatörlük yolu ardına kadar açılmış durumda.
"Tek adam"ın elinde artık öylesine yetkiler var ki, bunları kullandıkça, tüm farklı seslerin, tüm eleştirel seslerin tamamen susturulacağı günler de kapımızı çalacaktır.
Çünkü Türkiye'nin krizi derinleşiyor.
Türkiye'nin çıkmazı büyüyor.
Tek adam bunlarla başa çıkamadıkça, bugünkünden daha beter despotlaşacaktır.
Kimse hayal kurmasın.
Kendini aldatmasın.
Yazın bir kenara:
Erdoğan Türkiye'yi yönetemez!
Türkiye'nin krizi Erdoğan'la büyür.
Şimdi tek bir soru ve sorun var:
Muhalefet ne yapacak?
Despotluğa karşı demokrasi, hukuk ve özgürlük mücadelesinde muhalefet birleşebilecek mi?
Güç birliği yapabilecek mi?
Kendisini yenileyebilecek mi muhalefet?
Evet, 24 Haziran bir son değil, bir başlangıç.
Demokrasi, hukuk ve özgürlük mücadelesinde yeni bir başlangıç...
Soru ve sorun da şu:
Bu demokrasi mücadelesini muhalefet örgütleyebilecek mi?
Yorum Yap