- 16.02.2016 00:00
Cumhuriyet gazetesinde dün Türkiye ve Suriye’yle ilgili önemli bir mülakat vardı.
Selin Ongun’un emekli Büyükelçi Ünal Çeviköz’le yaptığı konuşma. Büyükelçi’nin iki cümlesinin altını özellikle çiziyorum:
1. “Türkiye’nin önce kendi Kürtleri ile barışması lazım.”
2. “Türkiye kendi Kürt sorununda çözüm ve diyalog kartını yeniden masaya koyduğu andan itibaren komşu ülkelerdeki Kürtlerle ilgili sorunları düzelecektir.”
Sözü, Büyükelçi Ünal Çeviköz’e bırakıyorum.
SURİYE BATAKLIĞI...
YPG’ye darbe vurmak, Esad rejimine karşı eyleme geçildiği şeklinde de yorumlanabilecek. O zaman Türkiye doğrudan doğruya Esad rejimi ve onu destekleyen Rusya, İran gibi aktörleri de karşısına almış, onlara darbe vurmuş gibi yorumlanabilecek. Bu da bizi Suriye bataklığına daha fazla çekecek bir sonuç doğuracak diye endişeleniyorum.
ABD İLE RUSYA...
ABD, Rusya’nın bugün Suriye’ye olan ilgisini içine sindiremese de, Rusya'nın oradaki varlığını meşru görüyor.
RUSYA KUŞATMASI...
Türkiye NATO’nun bir kanat ülkesi olmak yerine artık doğrudan bir cephe ülkesi olmaya aday. Türkiye Karadeniz havzasında,Ermenistan üzerinden Kafkasya'da ve Suriye üzerinden de Ortadoğu'da Rusya'nın coğrafi kuşatması altında.
SUUDİ SEPETİ...
‘Sünni sepeti’ni temsil edenlerin arasında Suudi Arabistan veKatar olduğu gibi örneğin Hamas da var. O da aynı cephenin unsuru. Türkiye mezhepçi bir dış politika uygulamamalı.Türkiye’nin bölgesinde ayırt edici yegâne özelliği laik devlet ve toplum yapısıdır. Bundan uzaklaşmamak lazım.
LAİKLİK ŞAPKASI...
Laiklik şapkasını çıkaran bir Türkiye karışır. Türkiye’yi karıştırmak için birçok odak harekete geçer. Bunun işaretlerini görmüyor değiliz. PYD’nin Moskova’da büro açması buna delalettir. Soğuk savaşın bir tarafında Rusya olacaksa ve siz de cephe ülkesi olursanız bu, Rusya ile doğrudan doğruya karşı karşıya olmaktır. Bu da Türkiye’nin her bakımdan istikrarını bozacak bir gelişmedir.
RUSYA MEMNUN OLUR!
Türkiye’nin Suriye’ye girmesine Rusya çok memnun olur. Türkiye’ye bir bedel ödetmek istiyor. Rusya’nın dış politikası hamle yaparak karşısındakini belli hamleleri yapmaya mecbur kılmak üzerine inşa edilir. Türkiye'nin bu oyuna gelmemesi lazım.
TÜRKİYE OYUNA GELDİ!
Türkiye uçak düşürerek oyuna geldi. Bu bir tuzaktı. Rusya “uçağımı düşürsün de ben şunları elde edeyim” gibi bir hesap içinde olmasa dahi, Türkiye'nin en azından o uçağı düşürerek başına neler gelebileceğini, birkaç hamle ötesini görerek belirlemesi ve oyuna gelmemesi gerekirdi. O oyuna geldi. Kara harekâtına girmek gibi bir oyuna gelmenin ise çok daha büyük bedelleri olur.
MİT VE DIŞ POLİTİKA...
Suriye’deki politikanın belirlenmesinde oyun planı en çok MİT’ten gelen istihbari bilgiler üzerine kuruldu. Eğer istihbarat üzerine oyun planı kuracaksanız, bunun istihbaratını MİT’ten alırsınız. Fakat o zaman da Dışişleri Bakanlığı'nı devre dışı bırakmış olursunuz. Sadece istihbarat teşkilatının sağlayacağı bilgiler üzerine dış politika kurulmaz.
KAMU DİPLOMASİSİ BİRİMİ...
Büyükelçi olarak bulunduğunuz başkentte, birdenbire milletvekillerinin ya da parti temsilcilerinin olduğunu duyuyorsunuz. Ne size haber verilmiş, ne de elçilikle temasa geçilmiş... Göreviniz sebebiyle normal koşullarda sizin görüşmeniz gereken insanlara ulaşıp görüşüyorlar. Bu, mevcut yapıların yanı sıra var olan bir yapı ve dış politika uygulamasına dönüştü. Bunun en bariz örneği de Başbakanlık'ta Kamu Diplomasisi Birimi'nin kurulmasıdır.
BAAS REJİMİ GİBİ...
Kamu Diplomasisi Birimi, Dışişleri Bakanlığı varken Başbakanlık'ta kurulması gereken bir birim midir? Buna ne ihtiyaç vardır? Bu durum ikilik yaratmaktadır. Kurumlar arası eşgüdüm yapılmamaktadır. İşte bu, Türkiye’yi eleştirdiğimiz Baas rejimine benzetir. Türkiye'de parti ile devleti üst üste çakıştıran monolitik bir yapı hazırlanmak isteniyor. Başkanlık sistemi de zaten bunun en son noktası. Ve çikolatalı pastanın üzerindeki çilek olarak hesaplanıyor. Türkiye’nin, demokratik hukuk devleti yapısına zarar verecek nitelikteki bu gelişmelere hiçbir şekilde gitmemesi lazım.
ÖNCE KÜRTLERLE BARIŞMAK...
2016 dünya açısından olduğu kadar Türkiye için de dönüm noktası olacaktır. Türkiye kendi içinde huzuru ve barışı sağlayabilir ve Almanya'nın soğuk savaş döneminde izlediği gibi yapıcı ve olumlu bir politika izlerse -ki, burada kastettiğim Doğu politikası anlamına gelen ‘Ostpolitik’tir- o zaman sıkıntılı cephe ülkesi olmaktan uzaklaşır. Bunun için de önce kendi Kürtleri ile barışması lazım.
KÜRT KARTI...
Türkiye’nin elinde hâlen kullanmadığı çok önemli bir kart var. Türkiye kendi Kürt sorununda çözüm ve diyalog kartını yeniden masaya koyduğu andan itibaren komşu ülkelerdeki Kürtlerle ilgili sorunları düzelecektir. Türkiye'nin en kuvvetli kartı ve kozu budur. Bu düzelmediği takdirde zaten o cephe ülkesi olma durumu Türkiye'yi çok daha büyük sıkıntıların içine sokacaktır.
Çeviköz’ün açıklamalarının tam metni
Yorum Yap