- 27.12.2014 00:00
Asker de böyle yapardı.
Komünizm geliyorderdi.
İrticaderdi.
Bölücülükderdi.
Ve darbeyiyapardı.
Sonra, ‘mıntıka temizliği’ne soyunurdu.
Kimini komünistdiye, kimini mürteci diye, kimini bölücüdiye içeri atardı.
Özgürlüklerinin canına okurdu.
İnsan haklarını çiğnerdi.
Onlara zulüm ederdi.
Asker, darbe sürecinde demokrasi ve hukuku yerle bir eden yasal düzenlemeleri de ihmal etmez, vesayetsisteminin ‘kırmızı çizgileri’ni rejimin içine özenle yerleştirirdi.
Halka da şöyle seslenirdi:
“Verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz! Bütün bunları güzel yarınlar için yapıyoruz.”
Bu hiç değişmedi.
O güzel yarınlar, demokrasi ve hukuk devleti bir türlü gelmek bilmedi.
Vesayetin zamkı: Korku
Bugün askeri değil, sivil darbesürecini yaşıyoruz.
Askerin öcüsügeçmişte ‘komünist’ti, ‘mürteci’ydi, ‘bölücü’ydü.
Şimdi öcü teke indi:
Paralel yapı!
Türkiye ‘paralel’le yatıp ‘paralel’le kalkıyor, her taşın altında onlar aranıyor.
Özellikle son bir yıldır durum böyle.
Paralel öcüsüile hukukkatlediliyor.
Yargı bağımsızlığıhiçe sayılıyor.
Demokrasiyi gerçek demokrasi yapan güçler ayrılığı yerle bir ediliyor.
İfade özgürlüğü tepeleniyor.
Bağımsız medyayok ediliyor.
İnternetkıskaca alınıyor.
İş dünyasıvergi sopasıile hizaya getiriliyor.
Gazeteci milletisindiriliyor.
Bir korku imparatorluğu yaratılıyor.
Uzun lafın kısası:
Askeri darbedönemlerinden farklı değil bütün bu yaşadıklarımız.
Evet öyle.
Askerde böyle yapar, memlekette koskocaman bir korku dalgasıkabartarak darbesini derinleştirirdi, kendi vesayet düzenini sağlam kazığa bağlamaya çalışırdı.
‘Güzel günler gelecek’ düdüğü
Erdoğan iktidarıda aynı yolun yolcusu.
Paralel darbegerekçesiyle özellikle son bir yıldır kendi sivil darbesini yapıyor.
Her geçen gün derinleştiriyor darbesini.
Paralel darbedeyip demokratik hak ve özgürlüklerin canına okumaya devam ediyor.
‘Sivil darbe’nin askeri darbe dönemleriyle hazin bir benzerliği daha var.
Sivil darbe şakşakçılarıda aynı düdüğü öttürüyorlar:
“Merak etmeyin, güzel günler gelecek!”
Diyorlar ki:
“Bu geçici bir dönemdir, demokrasi gelecek!”
Askerci düdükler, bir zamanlar nasıl demokrasi ve hukuku çiğnerken, mıntıka temizliği yaparken, bunları ‘gelecek güzel günler’ adına yaptıklarını söyleyebilmişlerse, bugünün bazı sivil darbe şakşakçıları da farklı değil.
Aynı düdüğü öttürüyorlar.
Sivil darbe işlerken şakşakçılar
Özellikle son bir yıldır bu memlekette bir diktakapısını ardına kadar açmakta olan sistemli adımları*, ‘paralel darbe’yle mücadele diye, ‘mafyatik yapı’yla mücadele diye, hatta halk ihtilali diye savunabilenlere söylenecek söz artık kalmadı.
Hazin ama gerçek.
Yargı bağımsızlığına veda ediliyor.
Yargı adım adım yürütmeye tabi kılınıyor.
Güçler ayrılığı noktalanıyor.
Özgürlükler kıskaçta!
Sivil darbe süreci gören gözler önünde tıkır tıkır işliyor.
Siz hâlâ ‘mafyatik bir yapıyla mücadelenin gereği’nden söz ediyorsunuz.
Darbe yapana el pençe durmak!
Yolsuzluk…
Hırsızlık…
Rüşvet...
Tüm bu dosyaları kapatmak için hukuku tepelemekte olan…
Paralel darbediye kendi darbesini derinleştirmekte olan…
Ve kendi tek adamlıkya da başkan babalık yönetimini kurmak için önünde demokrasi ve hukuk diye hiçbir engel tanımak istemeyen gözü kara bir iktidarın önünde el pençe durmak…
Gerçekten hazin!
* Bu konuda Rıza Türmen'in 17 Aralık 2014'te T24'te yayımlanan 'Baskı rejiminin kurgusu' ve Taha Akyol'un 24 Aralık 2014'te Hürriyet'te yayımlanan 'Adalet sistemi' başlıklı yazılarına bakılabilir.
Yorum Yap