- 19.06.2011 00:00
Türkiye’yi kanatlandırmak istiyorsak, yalnız ekonomiye dikiş tutturmak yetmez. Ekonomik istikrarla birlikte, bu kez yeni anayasayla Kürt sorununun silahla bağını kopartmamız şart
Ekonominin iyi halleri, Tayyip Erdoğan’ın yüzde 50’sinde büyük rol oynadı.
2000’li yılların başından itibaren ekonomide reformcu adımlar atılması, Ak Parti hükümetinin mali disiplini sıkı tutması ve bu sayede Türkiye’nin ekonomik büyüme rayına oturması, seçim sandığında Tayyip Erdoğan’a yaradı.
Bir başka deyişle:
Ekonomiye dikiş tutturulmasıyla yüzde 50 oy arasındaki ciddi bağ hiç gözardı edilmesin.
Geçmişte ise ekonomiye bir türlü dikiş tutturamayan iktidar partileri seçim sandığında başarılı olamadılar.
Bütçe açıklarını kapatacak, hesap kitap açısından devletin iki yakasını bir araya getirecek reformları yapamayan, örneğin özelleştirmede yaya kalan, bankacılık reformunu yıllar yılı savsaklayan iktidar partileri, bunun siyasal bedelini genellikle seçim sandığında ödediler.
2000’lerde bu iç dengesizlikler yok oldu. Ekonomide evin içi derlenip toparlandığı için Amerika’dan gelen 2008 krizi Türkiye’yi gerçekten teğet geçti.
Ama bu demek değildir ki, Türkiye bundan böyle ‘dış dengesizlik’lerden etkilenmeyecektir.
Elbette etkilenebilir.
Ekonomiyi soğutacak, ‘cari açık’la başa çıkacak ince ayarlar yapılmazsa, dışarıdan gelebilecek krizler bizim ekonomiyi yine zorda bırakabilir.
Ama şimdilik yakın gözükmüyor böyle bir ihtimal...
Kısacası:
Ekonominin dikiş tutmuş olması, Türkiye’yi iyi bir raya oturtmuş durumda!
Ekonomi aynı zamanda siyasal istikrar açısından yaşamsal nitelikli bir altyapı.
Bu altyapı ne kadar sağlam olursa, Türkiye’nin kendine güveni o kadar artar, demokrasinin temeli o kadar güçlenir.
Ama bir noktayı vurgulamak lazım.
Evin içini adam etmek konusunda, yani her şeyin başı olan ‘siyasal istikrar’ı kalıcı kılmak için sadece ekonomiye dikiş tutturmak yetmez.
Burada birbiriyle iç içe olan iki konuya Türkiye’nin önümüzdeki yakın dönemde odaklanması gerekir:
Yeni anayasa...
Kürt sorunu...
Bu iki meseleyi siyasal yelpazede olabilecek en geniş uzlaşmayla çözüm rayına oturtan bir Türkiye’nin önü açılır.
Yineliyorum:
Önü açılır ve uçar Türkiye!
Türkiye’yi gerçekten kanatlandırmak istiyorsak, ekonomiye dikiş tutturduktan, yani ‘ekonomik istikrar’dan sonra, bu kez ‘yeni anayasa’yla birlikte Kürt sorununun da silahla bağını kopartmamız şart.
2023 hedefi ancak böyle vurulur.
* * *
Yedi gündür seçim notları yazıyorum. Bazı konuları çok önemsediğim için tekrarlar ve de bazı eksikler olabilir.
Örneğin ‘dış politika’ya giremedim.
Oysa yaşamsal bir konu.
Gündemde Suriye, İran, Arap Baharı var. ABD ve AB ile ilişkiler var. İsrail var. Kıbrıs var. Ermenistan’la ilişkilerin normalleştirilmesi var.
Türkiye bunları bugüne kadar fena götürmedi.
Bu arada Arap âlemindeki gelişmeler, Türkiye’nin dış piyasalardaki ‘politik değeri’ni de arttırıyor.
Ancak şunu bilmek lazım.
Türkiye’nin dış politikadaki rolünü daha iyi oynayabilmesinin ve dış krizlerden en az etkilenmesinin yolları, yeni anayasa ve Kürt meselesine doğru çözümlerle kendi evinin içini gerçek barışa kavuşturmasından geçiyor.
İyi pazarlar!
Yorum Yap